Türk Eğitim Derneği’nin (TED) düşünce kuruluşu TEDMEM, Türkiye'deki eğitimde telafi sürecinin planlanmasında atılacak adımlara katkı sağlamak amacıyla “Türkiye'nin Telafi Eğitimi Yol Haritası" isimli bir öneri raporu hazırladı. TED Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, "Bizim önerimiz Haziran başında okulların kapatılması, Ağustos ayı başında aşılamayla da paralel olarak okulların tamamen açılmasıdır" dedi.
TED Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, pandemi sürecinde eğitim, okulların kapalı olduğu dönemler ve yaşanan sorunların yanısıra alınması gereken önlemleri de içeren raporla ilgili olarak, "Bizim önerimiz Haziran başında okulların kapatılması; yorulmuş olan öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz ve velilerimizin tatil sürecini değerlendirmesi, Ağustos ayı başında aşılamayla da paralel olarak okulların tamamen açılmasıdır. Biz, Türk Eğitim Derneği olarak düşünce kuruluşumuz TEDMEM'in raporunda Ağustos ayında açılacak okullarda yapılması gerekenleri tek tek sıralamaya çalıştık" dedi.
Rapora göre en önemli öneriler şunlar: Doğru planlanmış yeni bir müfredat düzenlemesi, her sınıf için uyarlanmış odaklı telafi programı, telafi için okullarda geçirilen sürenin artırılması.
Yayınlanan raporda müfredat düzenlemesi önerisine ilişkin "Telafi süreci boyunca mevcut sınıf düzeyinin öğrenmelerine geçmeden önce, salgın sürecinde öğrenilemeyen ve önkoşul öğrenmeler olmaları nedeniyle sonraki öğrenmelerin temelini oluşturan içerik, kazanım ve becerilerden başlayarak mevcut sınıfın öğrenmelerine uzanacak biçimde kademeli bir müfredat düzenlemesi şarttır" bilgilerine yer verildi.
Odaklı telafi programı önerisinde ise her sınıf için ayrı ayrı belirlenmiş telafi önerilerine yer aldı. Buna göre, ilkokul 1. sınıfı uzaktan eğitim yoluyla tamamlayan öğrencilerin okuma-yazma ve diğer temel becerileri desteklenmelidir. Ortaokul veya lise kademesine geçiş yapan öğrencilerin okula ve öğretmenlere uyum süreci desteklenmeli, öğretmenler bir önceki sınıf düzeyinin kazanımları hakkında bilgilendirilmelidir. Lisede alan seçecek öğrencilerin ek desteğe ihtiyaçları vardır. Liseyi uzaktan eğitimle tamamlayıp yükseköğretime geçen öğrencilerin mesleki gelişimlerinin olumsuz etkilenmemesi adına ek desteğe ihtiyaç vardır.
Okullarda geçirilecek sürenin artırılması önerisine ise şu fikirler eşlik etti: Yaz okulu uygulaması, öğretim yılının erken başlatılması, haftalık okul günü sayısının artırılması, İlkokullarda Yetiştirme Programı'nın (İYEP) ve Destekleme ve Yetiştirme Kursları'nın (DYK) telafi süreçleri için kullanılması, seçmeli derslerin telafi süreci için uyarlanması, öğrencilerin sosyal ve duygusal iyi olma hallerinin sağlanabilmesi için birbirleriyle etkileşimlerini artırmaya yönelik olarak da ek zamanlar oluşturulmalıdır. Bunun için teneffüs sürelerinin uzatılması seçeneği değerlendirilebilir.
Raporda, dünya genelinde Covid-19 kaynaklı okul kapanmalarının çocuklar üzerindeki etkisini gidermeye yönelik, eğitimde telafi süreçlerini düzenlemede yardımcı olacak uygulamalar hakkında şu açıklamalar yapıldı:
"Bu uygulamaların başında telafi süreçlerinde yeni oluşan ihtiyaç alanlarını finanse etmek üzere ek kaynak ayrıldığı, telafi süreçlerinde danışma ve karar alma mekanizmalarından sorumlu kurul ve kişilerin tanımlandığı ya da fikir yürütme amaçlı geniş katılımlı toplantıların düzenlendiği görülmektedir. Bunun yanı sıra okul takvimlerinde ve ders saatlerinde değişikliklerin yapıldığı, program geliştirme çalışmalarındaki sorumluluk alanı açısından merkezi ve yerel otorite dengesinin sağlandığı, yoğunlaştırılmış birebir ders uygulamasının özellikle İngiltere’de salgından en çok etkilenen öğrenci grupları için eğitimde telafi sürecinin merkezine yerleştirildiği ve ölçme-değerlendirme uygulamalarının süreç odaklı olarak sürdürülmesinin önerildiği örnekler bulunmaktadır."
Türkiye'deki eğitimde telafi sürecinin planlanmasında atılacak adımlara katkı sağlamak amacıyla TEDMEM'in hazırladığı “Türkiye'nin Telafi Eğitimi Yol Haritası" önerisinin temel ilkeleri ise şöyle:
"Hiçbir öğrenci olması gereken düzeyin gerisinde bırakılmamalıdır. Öğretmenler her koşulda desteklenmelidir. Telafi sürecinin hayata geçirilmesi, öğretmenlerin ve öğrencilerin bireysel çabasına bırakılmamalıdır. Öğrencilerin öğrenmeye etkin bir şekilde katılabilmeleri için sosyal ve duygusal iyi olma halleri önceliklendirilmelidir. Her bir öğrencinin öğrenme kayıpları ve eksiklerini tespit etmeye kaynaklık edecek geçerli, güvenilir ve aynı zamanda süreç odaklı bir ölçme değerlendirme yaklaşımı benimsenmelidir. Karar alma süreçlerinde telafi programının genel çerçevesi ve temel prensipleri merkezi düzeyde belirlenmeli; uygulamada okulların ihtiyaçları esas alınmalıdır. Yalnızca geriye dönük ve kayıp odaklı bir planlama değil, mevcut sınıf düzeyi ile uyumlu bir planlama yapılmalıdır.
Salgının, çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin tespitlere yer verilen raporda şöyle denildi:
"Öğrencilerin sınıflarına, arkadaşlarına, öğretmenlerine kavuşması etkili bir telafi süreci başlatılmasının ilk şartıdır. Salgının çocuklar üzerindeki etkisinin azaltılması ve bu sürecin katlanarak daha büyük öğrenme kayıpları, sosyal-duygusal kayıplar ve ekonomik kayıplara sebebiyet vermemesi için tüm okulların kademe ve sınıf düzeyi gözetilmeksizin tam zamanlı olarak yüz yüze eğitime açılması toplumsal öncelik haline getirilmelidir. Tüm öğretmenler ivedilikle aşılanmalıdır. Okula güvenli geri dönüş ve telafi süreçleri için bütçe planlaması yapılmalıdır. Öğrencilerin ailelerinin gelir düzeyi, ebeveyn desteği, evdeki öğrenme ortamı, uzaktan eğitime erişim durumları, öğrenme kaybı, sosyal-duygusal sorunlar, okul terki gibi konularda ayrıntılı bilgileri içeren sınıf risk haritaları oluşturulmalıdır. Uzaktan eğitime erişebilen ve erişemeyen öğrenciler arasındaki farklar kanıta dayalı olarak özenle tespit edilmelidir. Okul temelli olarak geliştirilecek odaklı telafi programı için okul süresi dışında bölgesel farklılıklar göz önünde bulundurularak ek zaman oluşturulmalıdır. Telafi programları, yalnızca geride kalan öğrencilere akademik destek sağlamak üzere değil, oyun ve sosyal etkinlikleri de kapsayan bir program dahilinde sunulmalıdır. Önceki sınıf düzeylerinin kritik öğrenmelerini de kapsayacak biçimde merkezi düzeyde yeni bir müfredat geliştirme çalışması yapılmalıdır. Gelecekte yaşanabilecek olası doğal afet ve salgın gibi durumlarda eğitim öğretimin sürdürülmesi ve öğrenme kayıplarının azaltılması için önceden hazırlanmış eğitimde acil durum eylem planının oluşturulması gerekmektedir."
TEDMEM tarafından yayınlanan raporda, Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında okullarını en uzun süre kapalı tutan ikinci ülke olduğuna dikkat çekiliyor. Salgının ilk yılında 175 gün okula gitmesi gereken öğrencilerin yüz yüze eğitim aldıkları süreyi sınıflara göre hesaplayan TEDMEM, bu sürelerin ilkokul 1. sınıflar için sadece 15 gün, 2. sınıflar için 10 gün olduğunu açıklarken, 6, 7, 10, ve 11. sınıfların bir yıllık süreçte hiç yüz yüze eğitim görmediğini ortaya koydu.
Dünyada 12 ülkedeki okulların Covid-19 nedeniyle kapalı statüsüne hiç geçmediği belirtilen raporda şu bilgiler verildi:
"Bu ülkeler arasında Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Rusya, İsveç, İzlanda, Tacikistan ve Türkmenistan yer almaktadır. Öte yandan okullarda yüz yüze eğitime Fransa’da 6 hafta, Çin’de 9 hafta, Almanya’da 14 hafta, İngiltere’de 16 hafta ve Türkiye’de 26 hafta ara verilmiştir. Irak, Meksika ve Nepal gibi ülkelerde ise okullar 41 haftanın üzerinde kapalı kalmıştır. Almanya, Danimarka, Fransa, İngiltere ve İtalya’nın da aralarında bulunduğu bazı ülkelerde Eylül 2021’den itibaren okullar toplumsal öncelik olarak Covid-19 kısıtlamalarının dışında tutulmuş ve yüz yüze eğitime olabildiğince devam edilmiştir. Okullar açık olsa da okullardaki önlemler sıkılaştırılmıştır. Öğretmenlerin aşılanma süreçleri ve hızlı antijen testlerinin okullarda uygulanmaya başlanması da yüz yüze eğitime devam etme süreçlerine katkıda bulunmuştur."
TEDMEM'in raporunda, UNESCO'nun dünya genelinde öğretmenlerin aşılanmasına ilişkin verdiği şu bilgiler paylaşıldı:
"27 Mart 2021 tarihinde UNESCO, Covid-19 aşılama uygulamasında öğretmenlere öncelik verilmesi hususunda tüm ülkelere çağrıda bulundu. UNESCO, 149 ülkeden yalnızca 17'sinin (ör. Rusya, Çin, Belarus, Uganda) aşılama uygulamasının ilk aşamasında öğretmenlere öncelik verdiğini, 20 ülkenin (ör. Almanya, ABD, Azerbaycan, Türkiye, İspanya) aşılamanın ikinci aşaması için öncelik grubu olarak öğretmenleri içerdiğini, 56 ülkenin ise (ör. Avusturalya, Birleşik Krallık, Fransa, Kanada, Yunanistan) ulusal aşı uygulama planlarında öğretmenlere öncelik vermediğini belirtti."