Teknolojinin gelişmesi, dijital araçların yaygınlaşması ve sosyal medyanın bilinçsizce kullanılmasının sağlığı olumsuz etkilediğini belirten Ruh Sağlığı Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ömer Akgül, nomofobi, FOMO (Fear Of Missing Out), Siberhondrik, Photolurking, Facebook depresyonu, ego sörfü ve cheesepodding adı verilen çeşitli "e-hastalık"ların ortaya çıktığını söyledi.
İnternetin avuç içine sığması, tüm ekranların artık hem telefon hem de bilgisayar olarak kullanılabilmesinin ekran bağımlılığını artırdığını anlatan Ruh Sağlığı Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ömer Akgül, teknolojinin faydalarının yanında insanlarda birtakım olumsuz etkiler de oluşturabildiğine dikkati çekti.
Dr. Akgül, "İnsanların bu cihazları uzun süre ve yoğun bir şekilde kullanması oldukça önemli sonuçlara yol açıyor. Özellikle interneti kullanan insanlar bir süre sonra sosyal hayattan kopabiliyor ve dış dünyaya karşı duyarsızlaşabiliyor. Bunun akabinde de internet ve teknolojik alet insanların hayatlarının merkezi haline dönüşüyor. Merkez haline geldikçe insanlarda teknoloji bağımlılığı da ortaya çıkmış oluyor. Eskiden böyle bir bağımlılık türü yokken artık günümüzde uzmanlar teknoloji ve interneti de bağımlılık türü olarak kabul ediyor" diye konuştu.
Akgül, herhangi bir bağımlılığı olan kişinin bunu çok zor kabul ettiğini, istediğinde bu durumdan uzak kalabileceğini düşündüğünü belirtti.
Toplumda sigara, alkol ve uyuşturucunun bağımlılık olarak kabul edildiğini, teknoloji ve internetin de bir o kadar ciddi bir bağımlılık türü olduğunu ifade eden Akgül, "Bağımlılık tedavi edilmez. Kişi kendini nasıl kontrol edeceğini öğrenirse teknolojinin faydalarından daha çok yararlanıp zararlarını daha az yaşayabilir. Günümüzde her şeye bir 'tık' uzaklıkta olduğumuz ve özel hayatımızı daha şeffaf yaşadığımız için teknolojiye bağlı olarak hastalıklar gözükmektedir. Toplumda çok yaygın değilmiş gibi gelse de bu hastalıklara sahip olan insanlar bulunmaktadır" değerlendirmesini yaptı.
Akgül, insanda teknolojinin yaygın kullanımıyla görülen bazı rahatsızlıkları ise şöyle sıraladı:
Nomofobi: Cep telefonu yoluyla iletişim bağlantısının kesilmesi olarak açıklanabilir. Kişi telefondan uzaklaştığında haber alamamaktan korkar ve panikler. Bu paniğinin yanında nefes darlığı, titreme, baş dönmesi gibi belirtiler de bulunmaktadır.
FOMO: Gelişmeleri takip edememe kaygısı, gelişmeleri kaçırma korkusu olarak bilinir. Birey herhangi bir gelişmeyi takip etmemenin kendisi için bir eksiklik olduğunu düşünür. Sosyal medyada arkadaşlarının durumlarından haberdar olma isteğine karşı koyamama ve durumları sürekli takip etme isteğinde olma halidir. Kişi gelişmeleri edemediğinde kendisini gergin ve kaygılı hissedebilir.
Ego sörfü: Teknolojiye düşkünlüğü olan insanlardan bazıları belirli süre aralıklarıyla kendi ismini internette aratıp, kendisiyle ilgili gelişmeleri takip eder. Bu insanlar ego sörfü denen hastalığa kapılmışlardır. Ego sörfü, online narsizm olarak da geçmektedir. Narsizm, kişinin kendini beğenmesi olarak da ifade edilebilir. İşte online narsizm terimi veya ego sörfü de kişinin yine öz severliğinin olmasıyla birlikte bunun sanal alemdeki yansımalarını incelemesi olarak açıklanabilir. Kişilerin kendisi hakkında paylaşımları, beğenileri ve yorumları takip etmekten geri duramaması da hastalığın bir başka çeşididir.
Google takibi: Bir kişinin çevresindeki kişileri sürekli olarak arama motorları aracılığıyla araştırması ve insanların neler yaptığını internetten sürekli incelemesidir ve bunu genelde gizli bir şekilde yaparlar.
Siberhondrik: Hastalık durumlarında doktor muayenesi yerine internette tedavi yöntemlerini araştırma ve uygulama hastalığıdır. İnternette hem doğru hem de yanlış bilgilerin bulunduğu herkes tarafından bilinir ancak araştırma ve öğrenme içgüdümüz olduğundan özellikle sağlıkla ilgili konularda hafif veya yoğun bir kaygı düzeyiyle hemen doktora gitmeden internetten bakıp kendimizce öğrenmeye çalışırız ve bunu yaparken doğru bilgi, yanlış bilgi ayırt etmeyiz. Teknoloji ve internet bağımlılığı yaşayan insanlar öz kontrol seviyesi düşük olduğu için siberhondrik hastalığına daha hızlı yakalanabiliyorlar.
Photolurking: Özellikle herhangi bir sosyal ağ platformunda insanların fotoğraflarına saatlerce bakarak zaman geçirmek ve bunu sürekli yapmak.
Cheesepodding: Bir kişinin internet başında geçirdiği süre boyunca internetten 'mp3' indirme hastalığı.
Facebook depresyonu: Facebook ve diğer bazı sosyal ağlar insanları depresyona eğilimli yapıyor. Özellikle genç kızların duygusal hayal kırıklıkları üzerinde tekrar tekrar konuşmaları, ruh hallerini kötü yönde etkilerken, aynı zamanda mutsuz duygular edinmelerine yol açıyor.
İnternet siniri: Mobil cihazlardaki veya bilgisayardaki performans düşüklüğünü ya da geçici sorunların önemli bir stres kaynağı ve istenmeyen olayların tetikleyicisi olduğu ifade ediliyor.
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Murat Kırık da teknoloji bağımlılığının zamanında tedavi edilmemesi durumunda bireylerin psikolojik ve sosyolojik açıdan derinden etkilenebileceğine işaret ederek, "E-hastalık olarak da ifade edebileceğimiz psikolojik rahatsızlıklar dijital teknoloji ve sosyal medyanın ivme kazanmasıyla birlikte had safhaya ulaştı. Dijital bağımlılık, başta teknolojik araç ve uygulamaların günlük yaşantımıza olumsuz etkilerini, internet, cep telefonu, sosyal medya ile dijital oyun bağımlılığını içeriyor" dedi.
E-hastalıklarla baş etmenin en temel yolunun "akıllı telefon orucu" yapmak olduğunu ifade eden Kırık, elektronik herhangi bir cihazının kullanılmamasının bireyde "dijital detoks" sağlayacağını, böylece kişinin dinlenebileceğini anlattı.
Uzman Psikolog Dilara Boztepe ise günümüzde teknolojinin yararlarının yadsınamaz bir gerçek olduğunu söyledi.
İstenilen ve önem arz eden bilgilere fiziksel bir çaba harcamadan erişmenin insan hayatını kolaylaştırdığına dikkati çeken Boztepe, "Bireyin ölçüsüz ve kontrolsüz olarak zamanının çok büyük bir kısmını kapsayacak şekilde teknolojiyi kullanması ve teknolojiye erişemediği noktada çok büyük bir yoksunluk çekmesini, sinirlilik, gerginlik, boşlukta kalmışlık hissini bağımlılık olarak adlandırabiliriz." diye konuştu.
Boztepe, çocuk ve gençlerde teknoloji bağımlılığına daha fazla dikkat etmek gerektiğini, bu konuda ebeveynlere büyük rol düştüğüne dile getirdi.
İki veya üç yaşından önce çocukların televizyon ve bilgisayar gibi teknolojik ürünlere maruz kalmaması gerektiğinin altını çizen Boztepe, "Okul çağındaki çocuklara ebeveynler belli bir zaman dahilinde ve çocuklarının hangi sitelere girdiği konusunda bilgi sahibi olmak şartıyla okul ve dersleri haricinde yani bilgi amaçlı kullanım dışında günde maksimum 1-1,5 saat izin verebilirler" şeklinde konuştu.