Temmuzdan itibaren yaşanan çatışmaların bilançosu: 58 çocuk öldü, birçok çocuk uzvunu kaybetti

Temmuzdan itibaren yaşanan çatışmaların bilançosu: 58 çocuk öldü, birçok çocuk uzvunu kaybetti

Hümanist Büro tarafından hazırlanan, bölgede yaşanan sokağa çıkma yasakları ve çatışmaların çocuklar üzerindeki etkilerinin incelendiği raporda ağırlıkla Doğu ve Güneydoğu illerinde, temmuz ayından itibaren, en az 58 çocuğun yaşamını yitirdiği, en az 56 çocuğun da yaralanarak uzuvlarını kaybettiği belirtildi.

Çocukların hayatını kaybetme nedenleri arasında, parkta ya da evinin önünde oynarken vurulma, polis tarafından dövülme, sokağa çıkma yasağı nedeniyle hastaneye gidememesi yer aldı. Bu bölgelerdeki çocukların uzun süre temel ihtiyaç malzemelerine ulaşamadığı ve çatışmaların yaşandığı mekanların havan topları, füzeler, mermiler ve bombalar ile hasar gördüğü belirtildi.

“Savaş İstemiyoruz! Çocukları Öldürmenizi İstemiyoruz!” girişimi için Hümanist Büro tarafından hazırlanan “Silahlı Çatışmanın Sürdüğü İllerde Çocukların Durumu Raporu”nda, Temmuz 2015 ve sonrasında Türkiye’nin ağırlıklı Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde öldürülen ve yaralanan çocuklara ilişkin bilgiler yer aldı.

Rapora göre; 26 Temmuz’dan, 2015’in sonuna kadar, Diyarbakır, Şırnak, Ağrı, İstanbul, Mardin, Van, Ankara, Hakkari ve Adana illerinde en küçüğü 35 günlük bebek, en büyüğü 18 yaşında olan en az 58 çocuğun hayatını kaybettiği belirtildi. Aralarından bazılarının sokağa çıkma yasağı nedeniyle bir süre gömülemediği ve cenazelerinin evde bekletildiğinin belirtildiği raporda, aynı tarihler arasında yine aynı illerde en az 56 çocuğun yaralandığı ve bu çocuklardan bazılarının uzuvlarını kaybettiği ifade edildi.

 

Hayatlarını kaybetme nedenleri

 

Raporda çocukların ölüm ve yaranma sebepleri arasında, operasyon, çatışmalar veya gösteriler sırasında vurulmak, bomba patlaması, sivil alanlarda bulunan mühimmat patlaması, hasta olup hastaneye götürülememe, sokağa çıkma yasağı sırasında parkta veya evin önünde oynarken vurulma, eve isabet eden kurşun veya patlayıcı ile vurulma, polisten kaçarken apartmandan düşme, polis tarafından dövülme, dur emrine uyulmaması sonucu açılan ateşte vurulma,  tankların top atışlarında vurulma, zırhlı aracın ezmesi sıralandı.

Raporda, çatışmalarda çocukların yaşadıkları mekanların havan topları, füzeler, mermiler ve bombalar ile hasar gördüğüne değinilerek, sokağa çıkma yasağının olduğu yerlerde çocukların zaman zaman uzun süre yiyecek ve temiz su vb. temel ihtiyaçların karşılanmadığı ortamlarda yaşamlarını sürdürdükleri belirtildi. Çocukların ebeveynlerinin, kardeşlerinin, akrabalarının öldürülmelerine tanıklık ettiklerine ve bazen onların cenazeleri ile aynı ortamda yaşamak zorunda kaldıklarına dikkat çekilen raporda, mensubu oldukları toplumun tarihi ve kültürel değerlerinin tahrip edilmesi, yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalmaları nedeniyle çocukların kültürel bağlarının zayıfladığı tespiti yer aldı.

 

"Gelecekteki hakları da ihlal ediliyor"

 

Bu tür ortamlarda çocukların başkaca hak ihlallerine, ihmal ve istismara maruz kalma riski arttığının belirtildiği raporda, “Bu koşullarda yaşayan çocukların yaşama, gelişme, korunma, eğitim, sağlık, ailesi ile birlikte yaşama gibi birçok hakkı ihlal edildiği gibi maruz kaldıkları koşulların yarattığı ağır eşitsizlik sebebi ile gelecekteki hakları da ihlal edilmektedir” dendi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nin 38. maddesi ve Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye Ek Çocukların Silahlı Çatışmalara Dahil Olmaları Konusunda Seçmeli Protokol’den kaynaklanan yükümlülükleri hatırlatılarak; devletlerin, silahlı çatışma ortamlarında çocukları bu tür zararlardan koruma ve haklarını güvence altına alma yükümlülüğü olduğu belirtildi.  

 “Savaş İstemiyoruz! Çocukların Ölmesini İstemiyoruz!” girişimi, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi ve UNICEF başta olmak üzere uluslararası topluma çağrıda bulunarak, “Çocuk ölümlerinin engellenmesi için acilen operasyonların yapıldığı yerlerde gözlemci heyeti bulundurmaya, devletin sözleşmenin 38. maddesi gereğince alması gereken tedbirleri açıklamaya teşvik etmeye ve bu ortamda alınması gereken tedbirlere devletlerin dikkatini çekmek üzere bir Konferans düzenlemeye” davet etti.