-TEPAV, HSYK'NIN YAPISINDAN ENDİŞELİ ANKARA (A.A) - 22.03.2011 - Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda (HSYK), ''kariyer kaygısı ve beklentisi olma ihtimali bulunan birinci sınıf yargıçların çoğunluğu oluşturmasının, Kurulun sağlıklı işlemesi konusunda sorun yaratabileceğini'' savundu. TEPAV'dan yapılan açıklamaya göre, vakfın ''Türkiye'de Yüksek Yargı Kurulları'' başlıklı ''Anayasa Çalışma Metinleri'' yayımlandı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Levent Gönenç tarafından kaleme alınan çalışmada,Türkiye'de 2010'da yapılan anayasa değişikliği ile HSYK'da, 1982 Anayasasının sadece yüksek yargıçlara yer veren önceki yapısından farklı olarak, birinci sınıf yargıç ve savcıların üyelerin çoğunluğunu oluşturduğu anımsatıldı. Çalışmada, ''Kariyer kaygısı ve beklentisi olma ihtimali bulunan birinci sınıf yargıçların çoğunluğu oluşturması kurulun sağlıklı işlemesi hususunda sorun yaratabilir'' denildi. Yüksek yargı kurulu üyelerinin nasıl seçileceğinin de kurulun yargı bağımsızlığını gerçekten sağlayıp sağlamayacağı açısından büyük önem taşıdığı vurgulanan çalışmada, şöyle denildi: ''Yargıç üyelerin yargıçlar tarafından veya en azından yargının göstereceği adaylar arasından yasama veya yürütme organı tarafından, yargıç olmayan üyelerin ise yasama organı tarafından fakat nitelikli çoğunlukla seçilmeleri karşılaştırmalı örneklerde yaygın olarak tercih edilen yöntemlerdir. Kurulda Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı gibi yürütme organından gelen doğal üyelerin yer alması ise yargı bağımsızlığını zedeler niteliktedir. Türkiye’de 2010 yılında yapılan anayasa değişikliği, Adalet Bakanının Kurulun başkanı, Adalet Bakanlığı Müsteşarının da Kurulun doğal üyesi olmasını öngören düzenlemeyi muhafaza etmesi bakımından eleştirilmektedir.'' Yüksek yargı kurullarının üye sayısının, görev ve yetki alanındaki yargıç ve savcıların sayısıyla doğru orantılı olması gerektiği ifade edilen çalışmada, üyelerin görev süresinin ise yargı bağımsızlığını güvence altına alabilecek kadar uzun ve üyelerin hesap verebilirliğini mümkün kılacak kadar kısa olması gerektiği savunuldu. Çalışmada, yüksek yargı kurullarının aldıkları kararların idari kararlar olması, bu yüzden de yargı denetimine tabi olmaları gerektiği belirtilerek, HSYK'nın tüm kararlarının yargı denetimine açılması önerildi.