Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. TEPAV, bir ülkedeki yürütmenin başının gücü, gerekse ülkedeki vatandaşların sahip olduğu hak ve özgürlükler ya da özgürlük ortamı ile o ülkedeki hükümet sisteminin başkanlık, yarı başkanlık ya da parlamenter sistem olması, yani sistem türleri arasında doğrudan bir ilişki bulunmadığını açıkladı. Örnek olarak İngiltere Başbakanı'nın gücünün ABD Başkanı'ndan çok daha fazla olması gösterildi.
TEPAV için Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyeleri Yrd. Doç. Dr. Yetkin Çınar ile Yrd. Doç. Dr. Türkmen Göksel’in yaptıkları “Başkanlık, Yarı Başkanlık ya da Parlamenter Sistem: Sisteme Verilecek İsim mi, Yoksa Sistemin Tasarımı ve İşleyişi mi Daha Önemli?” başlıklı değerlendirme notu yayımladı.
Not’ta demokratik ülkelerde başkanlık, yarı başkanlık ve parlamenter sistem olmak üzere üç tip hükümet sisteminden bahsedildiği belirtilerek, bu sistem adları ile anılan ülkelerin siyasal-kültürel yaşamları ve demokrasi düzeyleri arasında büyük farklılıklar olduğu ifade edildi. Sistemlerin, uygulamada doğurdukları sonuçlar açısından, ülkelerin parti sistemlerinden, siyasal kültürlerinden ve uygulamayı belirleyen etmenlerden (örneğin yürütme erkine tanınan yetkilerin kullanımını kolaylaştıran ve zorlaştıran unsurlar) etkilendiğine dikkat çekilen değerlendirmede, “Bu sebeple, hükümet sistemi değişikliğinin tartışıldığı bağlamlarda, hangi tip demokratik sistemin hangi ülke için ‘daha iyi’ olduğunun veya ‘olacağının’ cevabını vermek çok kolay olmamaktadır” denildi.
TEPAV’ın çalışmasında on ülke karşılaştırıldı. Bu ülkeler çalışmada esas alınan üç hükümet sistemi türünün en bilinen örneklerinden seçildi. Başkanlık kategorisini ABD, Güney Kore, Venezüella; yarı başkanlığı Finlandiya, Fransa, Portekiz, Rusya ve parlamenter sistemi İngiltere, Macaristan, Türkiye temsil etti. Yürütmenin başı olarak, parlamenter sisteme sahip olduğu bilinen İngiltere, Macaristan ve Türkiye’nin başbakanları, başkanlık veya yarı başkanlık sistemi ile yönetilen diğer ülkelerin devlet başkanlarının yetkileri karşılaştırıldı.
Not’ta değerlendirmenin sonuçlarına göre;
- Aynı sisteme sahip olan ülkelerde, yürütmenin başının yetki temerküz endekslerinde önemli farklılıklar olabiliyor. Örneğin, ABD başkanının gücü ile Venezüella başkanının gücü arasında ciddi bir fark var. Farklı sistemlerle yönetilen ülkelerin sistemlerine bakıldığında da güç farklılıkları olabildiğini söylemek mümkün… Örneğin, Türkiye başbakanının yetkileri, yarı başkanlık ile yönetilen Finlandiya ve Portekiz’den daha fazla.
- Hak ve özgürlükler açısından bir kıyaslama yapıldığında ise Türkiye, Finlandiya ve Portekiz’in çok gerisinde bulunuyor.
- Yarı başkanlık sistemi ile yönetilen Fransa’nın başkanının yetkileri Türkiye başbakanından çok daha fazla. Buna rağmen hak ve özgürlükler de Fransa’da Türkiye’den daha fazla.
TEPAV’ın çalışmasında konuya ilişkin şu ifadelere yer verildi:
“’Bir ülkedeki hak ve özgürlüklerin durumu, sistem türüne değil, sistemin nasıl tasarlandığına bağlıdır’ sonucunu genel olarak çıkarmamız da mümkündür. Şöyle ki; uygulanmakta olan her üç hükümet sistemi için de hak ve özgürlük endekslerinin görece en yüksek ve en düşük olduğu örnekleri ele alalım. Başkanlık sistemi için ABD ve Venezüella, yarı başkanlık için Fransa ve Rusya, parlamenter sistem için İngiltere ve Türkiye, sırasıyla, her bir sistem için hak ve özgürlük endeks değerlerinin görece en yüksek ve en düşük olduğu örneklerdir. Dolayısıyla, bu örneklerin yardımıyla hak ve özgürlüklerin yüksekliği ile hükümet sistemi türleri arasında sistematik bir ilişkinin bulunmadığı sonucuna varabiliriz.
Gerek bir ülkedeki yürütmenin başının gücü, gerekse ülkedeki vatandaşların sahip olduğu hak ve özgürlükler ya da özgürlük ortamı ile o ülkedeki hükümet sisteminin başkanlık, yarı başkanlık ya da parlamenter sistem olması -yani sistem türleri- arasında doğrudan bir ilişki bulunmamaktadır. Bu durumda, sistem tartışmaları ve karşılaştırmaları yapılırken, parlamenter, başkanlık veya yarı başkanlık sistemlerinden dolayı bir ülkedeki hak ve özgürlüklerin artacağı ya da azalacağı biçiminde önyargılara sahip olunmamalı, esas olarak sistemin tasarımı ve işleyişine odaklanılmalıdır.”
Raporun tamamı için tıklayın...