UEFA Asbaşkanı ŞEnes Erzik, Hürriyet Spor'a veriği röportajında oldukça çarpıcı açıklamalar yaptı. Erzik Fatih Terim'in davranışlarından, Süper Lig'in Premier Lige dönüşütürlmeye çalışlmasına, çocukların alınıo-satılmasından, Türk futbolunun daha ileri gitmesi için neler yapılması gerektiğine dair birçok konuda düşüncelerini paylaşıyor...■ Türk futbolunun daha da ileri gitmesi için kulüplerimize neler önerirsiniz? Kulüpler Birliği Başkanı Aziz Yıldırım'in daveti üzerine Kulüpler Birliği'nin son toplantısına katıldım. Yıldırım orada yaptığı konuşmada, İngiltere Premier Ligi tipi bir yeniden yapılanma projesinden bahsetti. Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener de "Biz hiçbir zaman oyuncu olmayacağız. Yani oyuna müdahale etmeyeceğiz fakat denetleyici olacağız" dedi. Ben de bir konuşma yaptım. Dedim ki; "Sizlere bazı önerilerim var. Amerika'yı yeniden keşfetmeye çalışmayın. Öncelikle kurumsal yapınızı kuracaksınız. Kurumsallaşmadan bu işi çözemezsiniz, federasyon da, kulüpler de kurumsallaşmak zorunda. İkincisi de profesyonel yöneticiler tarafından yönetileceksiniz. Bu İki şey olmadan olmaz." Tarihi anlattım biraz onlara ki ileriye ışık tutsun diye... Dedim ki; "Havuz sistemi, televizyon gelirlerini merkezi sisteme bağlama çabasından kaynaklandı.'' Bu sistemde, takımınız ne kadar başarılı olursa televizyon gelirinden alacağınız miktar yükselir ama bu¬nun bir garantisi yok. Neticede bu bir yarışma. Dolayısıyla başka gelirler bulmanız lazım. Orada benim ikinci sloganım devreye girdi; statlar kulüplerin fabrikalarıdır. Önce sahaya seyircin gelecek, senin yanında olduğunu göstermesinin yanında. 1 lira da olsa verecek. Uygar bir düzen kurabilirsen o statlara herkes gelir. İşte, bunun en güzel örneği Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı. Bütün Avrupa'da olduğu gibi, stada giriş-çıkışlar ve yeme içme muntazam olursa, anne babalanyla gelen çocukları eğlendirme olanağı sağlarsan, herkes gelir ve efendice seyreder. ■ Kulüplerimizin Premier lig modelini örnek almalarım nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce doğru bir seçim mi? Kulüpler Birliği toplantısında da söy¬ledim; "Premier Iig"i Ömek almanız güzel fakat Manchester City'nin bir gecede Abu Dabi Yatırım Fonu tarafından satın alınması gerçeğini düşünün" dedim. Bu grup. transferin son gecesi saat 12.00'ye çok kısa bir süre kala. Chelsea'nin 50 mil¬yon dolar teklif ettiği Robinho'yu 59 milyon dolar verip aldı. Ve ertesi gün de şöyle beyanat veriyorlar; "Bu iş burada bitmedi. Şimdi ocak ayındaki ara transferi bekliyoruz. Cristiano Ronaldo, Kaka kim varsa alacağız. îngüteıe ve Şampi¬yonlar ligi şampiyonluğu dahi! ne kadar kupa varsa hepsini kazanacağız..'' Olur mu? Olabilir. Çok açık bir şey var ortada. Para gücüyle geliniyor. Bana diyebilirsiniz ki; *Siz niye Şampiyonlar Ligini böyle para makinası gibi yaptınız?" Yaptık ama biz oradan kazandığımız paraların yüzde 75'ini organizasyona katılan kulüplere dağıtıyoruz. Televizyon haklarını da bölüştürüyoruz. Geri kalanım da çeşitli projelerimizi hayata geçirmeleri için federasyonlara veriyoruz. El değiştirme işinden aslında herkes rahatsız. UEFA Yönetimi olarak biz de rahatsızız. Çünkü bizim dışımızda bir gelişme. Diyebilirsiniz ki; "Premier Lig bir şirket, sen ne karışıyorsun?" Ama Pre¬mier Lig iki senede bir Şampiyonlar Ligi'ne şampiyon veren bir takım. Mesela Şampiyonlar Ligi yan finalinde oynayacak bir lakım iflas etti. Ne yapacağız? İşte UEFA olarak kulüplere lisans sistemi¬ni bunun için kurduk. En başta İngiltere Premier Ligi kulüpleri buna karşı çıktı: "Bte zaten sirkeni, borsadayız. Ligimiz de öyle. Dolayısıyla bu kontrolleri zaten yaptırmak zorundayız ve yaptırıyoruz" dediler. Ama bu sistem sayesinde şimdi kulüplerin ne durumda olduğunu biliyoruz. Kulüpler mali yapılarıyla ilgili bil¬gileri doğru vermezse ceza geliyor. Ku¬lüp lisans sistemindeki amaç sadece mali disiplini uygulamak değil müsaba¬kaların organizasyonunu da korumak. Yani. biraz önce verdiğimiz örnekteki ekstrem durumu yaşamamak. ■ Fatih Terim in son Belçika maçında, rakip takımın teknik direktörü Vandereycken ile yaptığı tartışmayı nasıl değerlendiriyor¬sunuz? Siz de rahatsız oldunuz mu? Bir ağabeyi olarak kendisini ikaz ediyor musunuz? Rahatsız etmemesi mümkün değil. Onun namına ben rahatsız olu yorum. Belçika maçındaki manzara hiç hoşuma gitmedi, Falih Terim çok kışkırtıldı, onun farkındayım ama bu geçerli bir mazeret değil. Böyle bir olayı hiç görmedim İki taraf da birbirine yardımcı olmadı. Ben antrenörün sahaya top attığını ilk defa gördüm. Vandereycken kışkırtmak için her şeyi yaptı. Ama bütün bunlar Fatih Terim'in ona topu tekmeyle geri atmasını haklı kılmıyor. Fatih Terim son zamanlarda biraz daha öfkeli. Bilmiyorum niye? İsviçre olayından sonra böyle bir ikili mücade¬lenin olması hiç hoş olmadı. Bu ka¬dar büyük boyutlu: birbirlerinin üzerine yürümeler, İşaretler, lop at¬malar falan... FIFA ve UEFA'nm Fair Play ve Sosyal komitelerinin başka¬nı olarak son derece rahatsız oldum. Respect yani saygı adlı yeni bir kampanya başlatmıştık son Avrupa Şampiyonasında ve gayet de başa¬rılı olmuştu. Oradaki toplantılarımızda onu methedip buraya geldik, bir hafta sonra başımıza bu olay geldi! Ve şimdi bir dahaki Fair Play Sos¬yal Sorumluluk toplantısında, başkan olarak bu hadise önüme konduğu zaman benim durumumu düşünün. Yani çok rahatsız oldum. Sadece bu komitelerin başkanı olarak değil Türk futbolunun onursal başkanı olarak çok üzüldüm. Kışkırtmanın alası var ama Fatih Terim'in muhattap olmamasını beklerdim. ■ İngiltere Premier Ligi tipi bir yapılanmaya gidersek, Türkiye'de de oradaki gibi futbolcu sendikaları kurulabilir mi? Kulüplerimiz böyle bir şeye sıcak bakar mı? Mecburen kurulacak. Kulüplerimiz de kabul etmek zorunda. Çünkü bir projeyi bütün halinde almak zorundasınız. ■ Premier Lig modelinin sağlıklı uygulanması için neler yapılmalı? Premier Lig modelini uygularken çok dikkatli olmak lazım. Ya¬ni, taklit etmek başka, aynısını gerçekleştirmek başka. Daha profesyonel yapıda düşünen ve mümkün olursa tümüyle şirket-leşen kulüpler lazım bize. Sportif A.Ş. ile falan olmaz bu iş. Bir bütün halinde olmalı. Galatasaray'ı görüyorsunuz, şimdi iki tane şir¬keti birleştirmeye çalışıyorlar falan... Ve ortada bir sürü zarar var. Yazık. Ve tabii ki kulüplerin Dernekler Yasası'yla yönetilmesine son verilmesi de lazım. Dernekler Yasası dışında profesyonel bir yönetim lazım. Bu, federasyona da kulüplere de lazım. ■ Premier Lig modeline geçilirse Türkiye'de de İngiltere'deki gibi kulüp alıp satmalar olur mu? Tabii ki. Şu an ülkemizde birçok işadamı var sporla ilgili ama kulüplere başkan olmuyorlar. Ni¬ye? Çünkü kendi şirketlerindeki düzen orada yok. Yasal bazda yatırdığı paranın karşılığını alabil¬mesi için bir garanti yok. Diyelim ki, parayı verdiniz, yann genel kurulda, "Seni seçmiyoruz, verdiğin parayı da alamazsın" derlerse ne yapacaksın? Ya paranı alamayıp gidersin ya da birçok başkanın yaptığı gibi kulübün gelirlerine temlik koydurursun. Böyle olunca da kulüp başkana göbeğinden bağlanııyor. Bu sistemde başkanı yerinden oynatamazsın...■ Kulüplerimizin özellikle yabana transferinde basan yüzdesinin düşük olduğu bir gerçek. Sizce bunun sebepleri nedir? Transferler deyince kulüpleri tek başına suçlamayalım. Menajerler olayı çok büyük bir sorun. Bu sorunu UEFA Profesyonel Strateji Konseyinde sürekli konuşuyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde, bu kadar çok kaynaktan haksız para kazanan başka bir meslek yok. Menajerler hem futbolcudan hem satandan hem de alandan para alıyor. İngiltere'de kaç tane avukatlık bürosu kazanç çok olduğu için sadece bu işe yöneldi Bazı menajerlerin son dönemde Afrika ve Brezilya'daki küçük çocuklan ülkelerinden alıp Avrupa'ya getirmeleri de cabası. Size çok daha samimi ve maalesef kötü bir şey söyleyeyim; arkadaşlarımın birçoğunun çocuklan, spor huKuku bölümüne girmek istiyoruz" diyorlar, ben korkuyorum. Korkum şu: bu çocuklar en iyi üniversitelerde okumuşlar master yapmışlar, ondan sonra kendi bürolannı kuramazlarsa. işi yozlaştıran mena- Ş jerlerle çalışmak zorunda kalacaklar. Bu sadece Türkiye'nin değil tüm dünyanın sorunu. İşi yozlaştıran-lar maalesef düzgün çalışanları zor durumda bırakıyorlar. Futbolcu ajanı dediğimiz menajerlerin 5 senede bir kontroldan geçirilmesi işini federasyonlara bırak-tılar biliyorsunuz. Fakat böyle olunca maya tutmuyor. Masa altından birileri anlaşma yapabiliyor. Ben en başından beri menajerlere lisans verilmesi işinin ülke federasyonlarına bırakılmasına razı değildim. Mesela siz federasyonda bu işten sorumlusunuz; güvendiğiniz biri geldi, sınavları da kazandı ve lisansı veriniz. Ama bir baktınız ki, adam dürüst çalışınca para kazanamıyor. O da bozulursa ne yapacaksınız? Yani. bu çok büyük bir yara. Ama kontrol FIFA'da olursa oradan daha çok çekiniyorlar. ■ "Menajerler küçük çocukları ülkelerinden alıp Avrupa ya götürüyor" dediniz. Bu konuyu biraz açar mısınız? Büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Afrika'dan. Brezilya'dan 1516 yaşındaki ço-cuklan alıyorlar, topluyorlar, esir pazarı gibi. FIFA kurallarına uydurmak için de, hayatlannda 10 dolan bir arada görmemiş ailelerini de 2-3 bin dolar verip getiriyorlar. Futbolcu ajanları 100 tane futbolcu getiriyor, bunlardan iyi çıkan iki tanesini alıyor, geri kalan 98'ini aileleriyle bir-likte perişan bir halde sokağa bırakıyor. Hani şu. sizi Avrupa'ya götüreceğiz diye ceplerindeki paralar alınarak Türkiye'de denize atılanlar var ya. ondan daha felaket bir durum. Adamın geleceği de. aileside ölüyor. İtalyan Ligi'nin temsilcisi anlattı; son 5 yılda bu tarife uyan 200*ün üzerinde futbolcu getirilmiş italya'ya. Rakam o kadar büyük ki. Aileler sefil oluyor. Babanın zaten işi yok. çocuk da futbolcu olamayınca işsiz kalıyor ve ailece hayatlan kararıyor.