Tarhan Erdem
(Radikal, 5 Temmuz 2012)
Özel Yetkili Mahkemeler’e (ÖYM) ilişkin hükümler, Ceza Muhakemesi Kanunu’ndan (CMK) çıkartılıp Terörle Mücadele Kanunu’na (TMK) konuldu. Bu işlemin halkımızda var olan ayrışmanın artmasını kolaylaştıracağını anlatmaya çalışacağım, ancak ondan önce kısa hikâyeyi hatırlatmalıyım: Geçen çarşamba günü, “Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla, ‘Özel Yetkili Mahkeme’lerin kaldırılmasına ilişkin düzenleme 3. yargı paketinin” içine alındığı haberi medyaya yansıdı. Aynı gün Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ haberi doğruladı.
Cuma günü, Grup Başkanvekili Canikli, değişimi “Türkiye normalleşme sürecinde hızlı adımlarla ilerlemekte” olarak yorumladı ve ekledi: “Özel yetkili mahkemeler işlevlerini tamamlamak üzeredir.” Ancak ilk söylenenden bir farklılık vardı; Bekir Bozdağ’ın belirsiz sözlerinden, Erdoğan’ın “talimatında” bir değişiklik olduğu anlaşılıyordu, ama açıklanmıyordu!
Görüş değişmişti, 74’üncü maddede değişiklik önergesi, bir-iki madde kala, pazar günü akşamüzeri Meclis’e bomba gibi düştü. Sonraki görüşmeler, ÖYM’lere “kilitlendi”, sonraki otuz maddenin görüşmesinde, hep bu öneriye karşı görüşler söylendi; ara verilmeden pazartesi günü, yeni günün toplantısına yarım saat kala tasarı kanunlaştı.
TMK’ya bağlanan yeni mahkemelerin ÖYM’lerden ne farkı vardı? Kanun yayımlanıp incelenince görülebilecek ufak tefek farklar olabilir; benim görebildiğim, temel karakteri değiştirmeyen bir-ikisini yazmak için Resmi Gazete’yi beklemeliyim. TMK 10’uncu maddesine eklemeyle kurulan mahkemelere ne ad konulacak bilmiyorum ama kısaltmak zorundayım. Eskisinden farklı adla da anmak gerekli olduğu için şimdilik Terör Kanununa Bağlı Özel Mahkemeler (TÖM) adını kullanabiliriz.
80’li yıllardan beri ülkemizde “terör” denilince, çoğunlukla Kürtlerin katıldığı şiddet olayları anlaşılmıştır. Hedefiyle gerçekleştirenler arasında ilişki kurulamayan şiddet olaylarının sorumlusu olarak Kürtler görülmüştür. Hukuken Kürtlerle ilişkilendirilmese de terör olaylarının gerisinde Kürtlerin olduğu kabul edilmiştir.
Ülkemizde terörle Kürtler arasında yakınlık olduğu gibi bir algı vardır. Bu algının haksızlığı, çoğu zaman da yanlışlığı açıktır; ancak algılanma böyledir.
Son değişiklikten sonra, TMK’da yazılı suçlarla ilgili davalara TÖM bakacaktır. Açıkça adında “terör” kelimesi olan bir kanunda yazılı hükümlere göre kurulmuş TÖM, TMK’nın “terör suçları” diye adlandırdığı suçlara bakacak, yine aynı kanunun “terör suçlusu” olarak tanımladığı kişileri yargılayacaktır. Böyle bakıldığında, bu mahkemelerin çoğunlukla Kürtlerin suçlarına bakan mahkemeler olarak görülmesi doğaldır. Bu mahkemelerin “Kürt Mahkemeleri” olarak görülüp algılanmaları beklenmelidir. ÖYM’lerin ve savcılarının KCK soruşturmasındaki tutumu zaten böyle bir algılamaya toplumu zorlamıştı; ancak Silivri’deki davalar nedeniyle tepkiler tam oluşmamıştı.
ÖYM, geçen hafta başında AK Parti yönetiminin aldığı “kaldıralım” iradesinin değişmesi üzerine, CMK’dan TMK’ya taşındı. Kim kimi etkiledi, görüş niçin değiştirildi; doğrusu tahmin edemiyorum. İrade değişmemiş gibi görünmek için bir yol mu bulunmuş oldu? Tabii ki hayır! Mahkemeler eski yerlerinde kalabilirdi, bakacağı davalar azaltılabilir ama mevcut ÖYM sürerdi! Şimdi kalkmış olmadı; yargı bağımsızlığı ve doğal mahkeme ilkesi daha da bozuldu!
TÖM’ü kurmaya, halkın anlayış ve duygularından habersizlik yetmezdi, bu saçmalığı yapmak için yasama görevinin ruhuyla da hiç tanışmamış olmak gerekirdi. Durum AK Parti’nin başını ellerinin arasına alıp düşünme zamanının geldiğini ve korkarım geçmekte olduğunu gösteriyor! Soralım; “Devlet Kürtler için özel mahkemeler kurdu” iddiasına kim ne cevap verebilecektir?