Yeniçağ gazetesi yazarı Ahmet Takan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Gülen cemaati mensubu oldukları suçlamasıyla kamudan ihraç edilen kişilerin mektuplarına köşesinde yer verdi. "Kısmi FETÖ Affı' başlıklı yazıma yüzlerce e-posta ve mesaj geldi. Eleştiri ve görüşlerini ifade eden değerli okuyucularımıza tek tek cevap verme imkanım olmadı" diyen Takan, meslekten ihraç edilen bir öğretmenin, "Ben 25 yıllık bir öğretmendim. Öğretmendim derken bile gözyaşlarımı tutamıyorum çok zoruma gidiyor. Ne yazık ki artık değilim elimden aldılar.Özelde iş yok. Bu yaştan sonra ben ne iş yapayım, nasıl hayata tutunayım, çocuklarıma nasıl annelik babalık yapayım Ahmet Bey" sözlerini aktardı.
Ahmet Takan'ın "Terörist değil. Öğretmenim..." başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
"Kısmi FETÖ Affı" başlıklı yazıma yüzlerce e-posta ve mesaj geldi. Eleştiri ve görüşlerini ifade eden değerli okuyucularımıza tek tek cevap verme imkanım olmadı. Özür diliyorum. Yoğun gündemden fırsat buldukça, mağduriyetlerini uzun uzun anlatan mektupları sonuna kadar okumaya çalıştım. İçlerinde çok trajik durumda olanlar var.. Gelen mektupların neredeyse tamamında açık ad, adres, telefon numaraları ve ihraç edilmeden önce çalıştıkları kurumların açık adı ve adresi var. Neden memuriyetten ihraç edildiklerini kendilerine söylenmediği için bilmeyenlerle birlikte... Onlar, malum sebeplerden dolayı tahmin ediyorlar. Açık yüreklilikle bir zamanlar devletin legal saydığı kuruluşlarla olan süreli irtibatlarını da dile getiriyorlar. Tam tersi olanlar da var. "Biz terörist değiliz. Af değil adalet istiyoruz. Suçsuz olduğumuzu ispat edip görevlerimize iade edilmemizi bekliyoruz" diyorlar.
Okuyucularımız haberle alakalı daha fazla ayrıntı istiyor;
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, son günlerde yeni bir kararnameden bahsediyor. Göreve iadelerle ilgili. Şartlı tahliyeyi andıran bazı ipuçları veriyor. "İncelemeler sonrasında göreve iadeler olacak" diyor ama OHAL'den sonra da komisyonların ihraçlar için çalışacağını ekliyor. Sarayda hâlâ çok ince hesap-kitap yapıldığı için şu anda kesin bir şeyler yazıp çizmek zor. Kafaların karışık olduğunu da eklemek lazım.
Mağduriyetlerini, dertlerini sıkıntılarını anlatmak için tarafıma mektup gönderenlerin çoğunluğu öğretmenler. Seslerinin duyurulması ve suçsuz olduklarını ispatlayıp kutsal mesleklerine geri dönmeleri için yardım istiyorlar. Bunlardan bazılarına yerim yettiğince yer vereceğim. Yine de, ne olur ne olmaz, isimlerini ve adreslerini saklı tutacağım. Bu işte tek gayem var; kuru ile yaşın ayrılmasına katkıda bulunmak. İşte o mektup özetleri...
".... Ortaokulunda matematik öğretmeni olarak görev yaparken 672 Sayılı KHK ile mesleğimden ihraç edildim. Niçin ihraç edildiğimi dahi bilmiyorum. En kötüsü de savunma hakkı bile verilmeden çok sevdiğim mesleğimin elimden alınması ve terör örgütüyle aynı kefeye konulmuş olmak. Doğumuna 10 gün kaldı ama ben doğacak çocuğumun mutluluğunu yaşamak yerine suçsuzluğumu ispatlamaya çalışıyorum. Bahsedilen örgütle hiçbir şekilde ilgim yoktur. Ne okullarında ne de dershanelerinde bulundum. Bahsedilen ibadet kısmına bile dahil değilim. İhraç sebebim olarak, tesadüfen bahsedilen tarihlere denk gelen banka hesabım olduğunu düşünüyorum. Faizsiz katılım bankası diye açtığım ve 1478 TL yatırdığım hesap vatan haini olmama yetti. Bahsettiğim para da iki ay gibi bir süre hesabımda kalmış. Bugüne kadar herhangi bir sendikaya ya da derneğe üye olmuşluğum yoktur. Bu bankanın bahsedilen örgüte ait olduğunu bile bilmiyordum. Yeni öğrendim. O zamanlar benim gözümde devletimin çalışmasına izin verdiği yasal bir bankaydı.
...."
***
"Ben 25 yıllık bir öğretmendim. Öğretmendim derken bile gözyaşlarımı tutamıyorum çok zoruma gidiyor. Ne yazık ki artık değilim elimden aldılar.
Ben işçi bir babanın 7 çocuğundan biriyim memleketimde kızların pek okutulmadığı dönemlerde çevreme ve aileme direnerek yazları çalışarak kışları okudum ve 21 yaşında öğretmen oldum. Hiç torpilim olmadı, devletim nereye gönderdiyse oraya gittim. Mesleğimi severek canla başla yaptım. Hiç bir gruba cemaate üye olmadım, ilgi duymadım. Kendi emeğimle geldim bugünlere. 17 yıllık evliliğim eşimin sorumsuzluğu ... nedeni ile bitti. 3 çocuğumla tek başıma mücadele ettim. 2 oğlum ve 1 kızımla hayat mücadelesi veriyorum. Onlara yetebilmek için tüketici kredisi kullanmak zorunda kaldım. Hiç gün yüzü görmedim. Evim yok, arabam yok. Üzülmüyorum da olmadığı için.
2014 Eylül ayında işçi emeklisi olan babam 1500 TL harçlık verdi bana. Çok hasta olduğum bir gündü. Kriz geçiriyordum ve dolmuşla doktora gittim. İnsanlar bana bakıyordu yanımda kimse yoktu oğlumu aradım okuldaydı. Yanıma gelinceye kadar saatler geçti. O gün bir arabamın olmamasına çok üzüldüm ve babamın verdiği 1500 TL'yi hiç bilmeden o gün önüme o banka çıktı başka banka çıksa ona yatırırdım. Acaba hep faize bulaştığım için mi işlerim ters gidiyor, belki babamın verdiği bu temiz para birikir ya bir borcumu kapatırım ya araba alırım düşüncesiyle faizsiz diye Bank Asya'ya yatırdım. Sonra unuttum onca sorunlarımın içinde. Bir gün okulda 2 öğretmen arkadaşımın konuşmasına kulak şahidi oldum. O bankanın FETÖ'cülerin olduğunu ev kredilerini başka bankaya taşıdıklarını söylüyorlardı. Hemen vadesi dolmadan 2015 Eylül'de gittim çektim ve o telaşla parayı çekince hesap kapanır sandım. Kapanmamış. Sıfır bakiyeli hesaptan ihraç oldum bir de vatan haini terörist yaftası yedim.
Kızım üniversitede okuyor para gönderemiyorum. Büyük oğlum içine kapanıktı babalarından darbe yemişlerdi şimdi daha çok içine kapandı yarından ümidi yok.. Özelde iş yok. Bu yaştan sonra ben ne iş yapayım, nasıl hayata tutunayım, çocuklarıma nasıl annelik babalık yapayım Ahmet Bey..."
"Ben terörist değilim. Öğretmenim. Suçsuz olduğumuz ispatlanarak bir an önce evlatlarımızın yanına dönmek istiyorum" feryatları yürek parçalıyor.
Referandum sandığı beklenilmeden duyulması ricasıyla!..
Kaynak: "Terörist değil. Öğretmenim..." - Ahmet TAKAN