Terörle mücadelede 1000 kişi öldürdüm!

Susurluk davasına adı karışan eski özel harekâtçı Ayhan Çarkın, terörle mücadele için 1000 kişiyi öldürdüğünü söyledi. Çarkın, Abdullah Çatlı’nın da Ergenekon’a karşı çıktığı için öldürüldüğünü ileri sürdü.Star TV’de yayınlanan Arena programında Uğur Dündar'a konuşan Çarkın, Susurluk kazasının Ergenekon’u aydınlatan bir lamba olduğunu öne sürdü. Çarkın ayrıca Uğur Dündar için de ’ölüm emri’verildiğini, ancak Abdullah Çatlı’nın buna karşı çıktığını açıkladı. İşte eski özel harekatçıdan çarpıcı açıklamalar... U.D: Öldürülen Oğuz Yorulmaz’ın annesiyle konuştuğumuzda, ben oğlumu pırlanta gibi teslim ettim onu çeteci olarak aldım dedi... Çarkın: Aynen öyle, aynen öyle doğrudur. U.D: Kaç olayınız vardır? Çarkın: Çok abi hangisini söyleyeyim. Sırf İstanbul değil. Ne 100’ü ne 200’ü geç abi. Bu komplike bir mücadele. Terörle mücadele sırasında 1000 kişi öldürmüş olabilirim.Biz Susurluk Kazası’nın Ergenekon’u aydınlatan lambasıyız. Burada bedel ödedik. Kimisinin canı, kimisinin bağrı yandı. Yanmaya da devam eder. Biz bir lütufuz, ben bir lütufum Çatlı bir lütuf. Çatlı, Ergenekon’un gerçek yüzünü gördükten sonra bunlara dikildi ve sonunu hazırladı. U.D.: Hüseyin Kocadağ o kadar hızla gitmemiş olsa, kamyonun altına girmese... Çarkın: O kamyonun altına girmese ileride başka bir kamyonun altına girerdi. Mutlaka girecekti. Bundan kesinlikle emin olun. U.D.: Bunu dünyanın hangi gizli gücü organize edebilir? Çarkın: Ergenekon gibi gizli güçler. Ama şu var. Diyelim ki bu oluşumun içindeyiz sözgelimi. Allah korusun zaten de korudu da ortaya çıktı. Dündar için ölüm emri U.D.: Çatlı’nın sonunu Ergenekon mu hazırladı? Çarkın: Evet. Çatlı’nın namuslu, onurlu bir adam olduğunu, başlarına bela olacağını anladıkları anda bu zihniyet. O şoför, Hasan Gökçe yok mu o çok iyi biliyor. Ona o kamyon oradan çıkarken sen sola bakacaksın sağ serbest diyen de var. Bunu çok iyi biliyor. U.D.: Çatlı’ya devlet birtakım işler yaptırmış. Kanlı eylemlerde kullanmış. Devletin bunu itiraf etmesi mümkün mü? Çarkın: Ama devlet sırrı altında sen orada şan şöhret sürecek, burada masum insanlar eziyet çekecekse kusura bakmasın. Bunun devlet sırrıyla ilgisi yok. Her şey ortada. U.D.: Zaten beni Allah korudu. Çarkın: Senin için ölüm emri verildi. Abdullah Çatlı’ya. Bir siyasetçi verdi. Benim için de var. Ama Çatlı, Uğur Dündar vatanını seven biridir diye kabul etmedi. O zamandan sonra zaten film koptu. Nedim Şener: Siz niye Ergenekon olmuyorsunuz da onlar oluyor? Siz de devlet adına bir şeyler yaptınız. Çarkın: Ben niye Ergenekon olayım. Ben devlet adına yaptım. Devlet açıklasın. Onlar da devlet adına yapmışsa bugün benim de onların yanında olmam gerekmiyor mu? Devlet, millet adına başlayıp sonra menfaat adına dönen çok şey var ve ortada. Ne yapmışlar devlet adına. PKK ile işbirliği. Ahtopot gibi. Ben iddia etmiyorum bu iddianame doğru. Allah huzurunda yemin ederim ki doğru. Bu işin terörü yok. Hepsi Ergenekon olmuş bunların Bir kolu PKK, bir kolu Dev-Yol, bir kolu Dev-Sol, bir kolu Hizbullah’ta. Millete kan döktürüp silah satmışlar. Bence Tarık Ümit yaşıyor N.Ş.: Tarık Ümit’e (kayıp eski MİT’çi) ne olmuş olabilir? Çarkın: Tarık Ümit ölmüşse ölmüştür ölmemişse de canı sağ olsun. Kim ki? Niye Tarık Ümit kim? Tarık Ümit’le ilgili soru işareti çok önemli değil ki. Peki yaşıyorsa, yok mu böyle bir ihtimal. Bence var gibi. Bence yaşıyor, bilgim var. Benimle alakalı değil. Canıyla bedel ödesin. Herkese ajanlık yapmış. U.D.: O dönemde uyuşturucu kaçakçısı olduğu bilinen ve PKK’ya da para yardımı yaptığı söylenen Kürt işadamları da öldürüldü. Onların faili meçhul cinayetlere kurban gitmesiyle ilgili sizde bir bilgi var mı? Çarkın: Dönemin siyasetçisinin elinde liste var. Bunlara hesap soracağım dedi. Bu açıklamayı kim yapmışsa, devlet sırrı arkasına saklanan kimse arşivleri açsınlar gerçekten biz var mıyız, hesabını versinler. Yok abi kanunla olmuyor. Soruyorum sana. İşbirliği içinde olan bir zihniyetle nasıl enterne edeceksin. Neyi edeceksin. Çoluk çocuğun katledildiği yerde hangi hukuku arıyorsun. U.D.: Terör örgütüne insanlarla mücadele yapılmıyor. Parayı veren hayatını sürdürüyor vermeyenler infaz ediliyor. Çarkın: Aynen. Parayı paylaşamamışlar. Bunlarda onur, itibar yok! İğrenç insanlar. Kendini 'Rambo' gibi görüyordu Susurluk hükümlüsü Ayhan Çarkın, "1000 kişi öldürdüm" itirafıyla 12 yıl sonra yeniden gündemde. Çarkın, geçmişte Güneydoğu ve Sapanca üçgenindeki cinayetler ile Perpa baskınının kilit ismiydi.. Birlikte operasyona gittiği arkadaşlarından kendisine "Rambo" demelerini isteyen Çarkın, işlediği cinayetleri emir komuta zinciri içinde yaptığını söyledi. "Öldürmek görevimdi" diyen Ayhan Çarkın, Erzurum'da yoksul bir ailenin çocuğu olarak 1962'de doğdu. Maddi imkânsızlıklar nedeniyle liseyi bitiremedi. Ama yıllar sonra, Susurluk davası sırasında o günleri çabuk unutmuş olacak ki liseyi bitirememe gerekçesini "terör" diye açıkladı. Çarkın'ın hayatı PKK'nın 1984'te eylemlerine başlamasıyla değişti. Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde PKK'yla mücadele amacıyla açılan "Özel Harekâtçı" kursuna katılmasıyla 1985'te polislik mesleğine adım attı. Hocası Korkut Eken Özel Harekât kursundaki hocası 'efsane yarbay' Korkut Eken'di. Kırsal alanda da operasyon yapma ve her türlü silahı kullanacak şekilde eğitim alan Çarkın, mezun olur olmaz da Özel Tim polisi olarak Diyarbakır'da göreve başladı. Çarkın, Özel Timcilerin Güneydoğu'daki amiri İbrahim Şahin'in en sevdiği isimdi. Şahin'e göre Çarkın, "Tanıdığı en korkusuz polis"ti. 4 yıl görev yaptığı Güneydoğu'da kent içinde düzenlenen sayısız hücre evi operasyonuna katıldı. Masum insanlar da öldürüldü Bu süre içinde 'ünlü' bir polis olmuştu; görev aldığı ev baskınları en fazla beş dakika sürüyor ve evlerden sağ çıkan olmuyordu. Ama baskın düzenlendiği evlerin kaçının örgüt evi olduğu, kaçında da masum insanların yaşadığı hala tartışmalı. Amiri İbrahim Şahin, İstanbul'a geldiğinde Çarkın'ı da yanına aldı. Yeni görevi Dev-Sol operasyonlarıydı. İlk olarak 12 Temmuz 1991'de, Nişantaşı'nda bir eve düzenlenen ve 11 kişinin öldürüldüğü operasyona katıldı. Öldürülen kişilerin yakınlarının başvurusu üzerine İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, Türkiye'yi bu operasyonda yargısız infaz yapıldığı gerekçesiyle mahkûm etti. Çarkın'ın görev yaptığı ikinci operasyon ise 16 Nisan 1992'da Çiftehavuzlar'daki eve yapıldı. Evdeki 3 kişi öldürüldü. Beraat ettiler Çarkın ve 20 polis yargısız infaz gerekçesiyle yargılandı ancak beraat ettiler. Çarkın ardından bu kez de faili meçhul cinayetlerle ortaya çıktı. Katliam hükümlüsü Abdullah Çatlı'nın ekibindeydi artık. Yanında kendisi gibi Özel Timci olan Ayhan Akça, Oğuz Yorulmaz ve Ercan Ersoy da vardı. Bolu-Sapanca- Düzce üçgeninde Kürt işadamlarının öldürülmesinde görev aldığı konuşuldu. Perpa baskını 13 Ağustos 1993'de İstanbul Perpa'da bir kafeye düzenlenen baskında Dev-Sol üyesi oldukları gerekçesiyle Selma Çıtlak, Mehmet Salgın, Sabri Atılmış, Hakan Kasa ve Mehmet Akyürek öldürüldü. Çarkın'ın baş aktör olduğu operasyonda, çatışma yaşanmadan bu kişilerin öldürüldüğü ortaya çıktı. Çarkın ve 8 polis bu operasyon nedeniyle kasten adam öldürmek suçundan hâkim karşısına çıktı. Mahkeme, Çarkın ve 4 polisi önce idama mahkûm etti ardından indirimler yaparak 3 yıl 10 ay ağır hapis cezasına çarptırdı. Ama Yargıtay sanıkların beraat etmelerini istedi. Gazi'de de görülmüştü Yargısız infaz operasyonların bitmesinden sonra Ayhan Çarkın'ın bu kez Gazi olaylarına katıldığı iddia edildi. 1995 yılında yaşanan Gazi olaylarında 17 kişi öldürüldü onlarca kişi de yaralandı. Susurluk davasından yargılandı 20 ay yattı Kumarhaneler Kralı Ömer Lütfü Topal suikastında yer almakla suçlandı. 27 Ağustos 1996'da Topal cinayeti nedeniyle Ersoy ve Yorulmaz'la birlikte asayiş ekipleri tarafından gözaltına alındı. Ama dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın talimatı üzerine serbest bırakıldı. Sonra yeniden Topal cinayeti suçlamasıyla mahkeme önüne çıktı. Telefon kayıtlarından cinayetin Çatlı tarafından planlandığı, Çarkın ve diğer Özel Timciler tarafından da gerçekleştirildiği net olarak anlaşılıyordu. Ama telefon kayıtlarının delil kabul edilmemesi nedeniyle beraat etti. Çarkın, Susurluk davasının da kilit ismi oldu. Çetenin gerçekleştirdiği eylemlerin uygulayıcısı olmakla suçlandı. Dava sonunda 4 yıl ceza aldı. 20 ay cezaevinde yattı. Hakkımız idamdı, hâkim değişti 4 sene ceza aldık! Çarkın, Arena'daki röportajında, Susurluk davasıyla ilgili şunları söyledi: "Bizi dava sürecinde 3.5 sene yargılayan bir heyet vardı. Başkan Sedat Karagül. O adamda ben adaleti gördüm. Allahım bu adam her şeyi kuyruğundan yakaladı. Hepimize bu yerleştirecek müebbedi, idamı dedim. Bunun işi bizle değil şükürler olsun. Asil bir adam. Keşke o adamdan idam cezası alsaydık. Son 15 gün Mesut Yılmaz hükümetinin atadığı bir başka bir heyet geldi. 15 günde sen benim iddianamemi inceleyip gerekçeli karara kanaatini yazamazsın. Sonra bu karar Yargıtay’a gitti. Yargıtay 8. Dairesi mensuplarına buradan sesleniyorum. Bu kararı bozduran bendim. Tekrar bizim lehimize karar çıktı. Cumhurbaşkanı Sezer çıktı, “Bu dava kamuoyu vicdanını yaralamıştır bir an önce kararın onaylanmasını istiyorum” dedi. Bunu söyledi karar onandı. Suçlamaya bak, aldığımız cezaya bak. Bizim hakkımız o suçlamalara göre idamdı. 4 sene aldık. Bunun cezası idamdır. Herkes herkesi biliyor kimse kıvırmasın. Açarsanız arşivleri. Madem biz yargılandık Veli Küçük de yargılansın, siyasiler de yargılansın." Hâkim değişikliği sıkıntı yaratmıştı Susurluk davası İstanbul 6 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde 2 Haziran 1997’de görülmeye başlandı. O tarihte Mahkeme Başkanı Sedat Karagül’dü. 3.5 yıl süren yargılamada karar aşaması gelince Kasım 2000’de Karagül, başkanlıktan alınıp Ağır Ceza Mahkemesi’ne atandı. Atamaya tepki gösteren Karagül emekliliğini istedi. (Bu tarihte ANASOL koalisyonu iktidardı, Başbakan Ecevit, Yardımcısı Mesut Yılmaz, Adalet Bakanı ise Hikmet Sami Türk’tü.) Hakimler kararnamesiyle Susurluk davasına bakan mahkemenin başkanlığına Metin Çetinbaş getirildi. Yeni hakim üç ay sonra (12 Şubat 2001) davayı karara bağladı. Ayhan Çarkın 4 yıl ceza aldı. Yargıtay cezayı usül yönünden bozdu. Bozma gerekçeleri arasında “Çarkın’ın gizli duruşmada açıklama yapacağım” demesine rağmen bu isteğin yerine getirilmemesi de sayıldı. Emekli olan Çetinbaş, Ergenekon davasında sanık Kemal Alemdaroğlu’nun avukatlığını üstlendi. İtiraflara soruşturma  Oğlum devlet adına çok adam öldürdü