Terörle mücadelede radikal öneriler

Terörle mücadele konusunda çözüm arayışları devam ediyor. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un 'beyin fırtınası' toplantısına çağırdığı kuruluşlardan olan Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK), "PKK Terör Örgütü ile Etkin Mücadele" raporu hazırladı. USAK, yaptığı çalışmada terörle mücadelede radikal öneriler getirdi. Yeni bir topluma kazandırma yasasına ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan USAK, antipatiye neden olan pişmanlık ve itirafçılık gibi olumsuz temaların düzenlemede yer almaması gerektiğinin altını çizdi. Rapora göre, atılacak adımın bütünüyle bir af değil, ceza indirimi olduğu ön plana çıkarılmalı. Terörle mücadelede uzman olmayan ordu birlikleri yerine jan-darma ve özel tim polisleri kullanılmalı. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, terörle mücadelede yeni stratejiler geliştirmek için geçtiğimiz günlerde bir dizi beyin fırtınası gerçekleştirdi. Toplantılara katılan kurumlardan biri de Uluslararası Staratejik Araştırmalar Kurumu. Başkanlığını Sedat Laçiner'in yaptığı USAK'ın hazırladığı 87 sayfalık rapora göre, başarısızlık durumunda sorgulanmamak, hesap sorma makamında gibi hareket etmek ve eleştiriye kapalı olmak teröristle mücadele eden birimlerin handikabı. Teröristle profesyonelce mücadele için, öncelikle önleyici istihbarat ve suç istihbaratının doğru yapılması gerekir. Operasyonu yapacak birimlerin eşgüdüm ve koordinasyonunu sağlamak şart. Raporda, terörün iç güvenlik sorunu olarak ele alınması ve çözüm önerisinin ceza-adalet sistemi üzerinden koruma, kollama ve kazanma felsefesiyle oluşturulması öneriliyor: "Her iki tarafta yaşanan ölümler toplumun kaybı olarak değerlendirilmeli. Terör problemi ile mücadelede temel amaç terörün manipüle ettiği alanlardan insanları uzaklaştırarak kollamaktır." Raporda, uzman ve profesyonel olmayan askeri birimlerin mücadele sahasının dışına çekilmesi talep ediliyor. Bunların yerine profesyonel ve uzman birimlerin geçmesi öneriliyor. Jandarma ve polis özel harekat birimlerinin güçlendirilmesinin teklif edildiği raporda, bu birimlerin her türlü silahla donatılması üzerinde duruluyor. Jandarma, polis ve sahil güvenlik personelinin özlük hakları, kadro, tayin, terfi, sicil ve disiplin açısından İçişleri Bakanlığı'na bağlanmasına vurgu yapılıyor. USAK raporunda, terörizm ve demokrasi birbirinin düşmanı iki kavram olarak veriliyor. Bunlardan birinin doğuracağı boşluk ve ihmalin, diğeri tarafından doldurulacağı belirtilirken, şu tespitlerde bulunuluyor: "Terör, demokrasiyi zayıflatarak antidemokratik ortamı güçlendirmeyi hedeflerken, demokrasinin güçlendirilmesi de uzun vadede terörün yaşam alanını daraltacaktır. Demokratik toplumların stratejisi, terörün manipüle edeceği alanları ve propaganda aracı olarak kullanacağı eksiklikleri ortadan kaldırmaktır. Bu stratejinin üç temel alt başlığı söz konusudur. İlki, terör örgütlerine militan olarak yönelebilecek grupların topluma kazandırılması. İkincisi, terör sorununa karşı sonuç almaya yönelik olarak, sorunu siyasal katılım, ekonomik gelişmeler ve sosyolojik yönleriyle ele alıp alternatif projelerin üretilmesi. Üçüncüsü ise güvenlik politikalarına, yani sorunun çözümüne halkın ortak edilmesidir." Örgüte katılım önlenmeli Raporda, katılımlar engellenemediği sürece, terör örgütlerini bitirmenin mümkün olmayacağına vurgu yapılıyor. Bu konudaki öneriler sıralanırken dinin rolüne vurgu yapılıyor: "Bölge halkı tarafından ayrı önem atfedilen dini konularda camilerin rolü artırılmalı ve din görevlilerine yönelik iletişim becerileri seminerleri verilmeli. Gençlerde aidiyet ve kimlik duygularını geliştirmek adına Çanakkale ve Milli Mücadele'nin geçtiği yerler başta olmak üzere tarihi ve turistik yerlere yönelik gezi faaliyetlerine ağırlık verilmeli. Diyanet, halkın kazanılması için bölgeye eğitimli din adamları göndermeli." (ZAMAN)