TERÖRÜN YARASINI MADALYALARLA SARIYORLAR MUĞLA (A.A)

-TERÖRÜN YARASINI MADALYALARLA SARIYORLAR MUĞLA (A.A) - 23.05.2011 - Türkiye Bedensel Engelliler Okçuluk Milli Takımı'nda yer alan üçü Güneydoğu gazisi, 6 terör mağduru bedensel engelli, terörün açtığı yaraları sporla sarmayı başardı. Muğla'nın Marmaris ilçesinde düzenlenen Türkiye Bedensel Engelliler Okçuluk Milli Takımı kampına ve Türkiye Şampiyonası'na katılan 16 sporcu arasında yer alan terör mağduru 6 sporcu yaşam hikayeleri ve verdikleri mücadele ile ön plana çıktı. Terörle mücadele esnasında bacaklarını kaybeden Güneydoğu gazileri, eşleri ve kardeşlerinin görevleri nedeniyle yaşanan saldırılarda terörle yüzleşen kadınlar, her şeyden çok sevdikleri çocuklara hayatı öğretmeye çalışırken terörün kirli yüzüyle tanışan idealist öğretmen, hayata küstükleri esnada tanıştıkları sporun yaşamlarında neden olduğu değişimi anlattılar. -SPORLA DEĞİŞEN HAYATLAR- Mayına basarak sol ayağını kaybeden Güneydoğu gazisi Mustafa Ak, sporun yaşamında yeni bir sayfa açmasına neden olduğunu belirterek, ''Paralimpik yarışmalarda 2009'da dünya şampiyonu oldum. Geçen sene Avrupa dördüncüsü oldum. Bu sene de dünya şampiyonasına hazırlanıyoruz. 10 yıldır bu sporla uğraşıyorum. 1994'te vatani görevimi yaparken mayına basarak yaralandım. Engelli olmadan önce de spor yapıyordum ama engelli olduktan sonra bana en uygun sporun okçuluk olduğuna karar verdim.'' dedi. Ak, okçuluk sporunun hayatını tamamen değiştirdiğine işaret ederek, ''Özellikle dünya şampiyonu olduktan sonra hayatım çok değişti. Hiç böyle olacağını tahmin etmiyordum. İlk başlarda rehabilite olmak amacıyla okçuluğa başlamıştım. Okçuluğu sevdikten sonra arkadaşlarımla birlikte önemli başarılara imza attık. Dünya şampiyonasında da başarılı olacağız'' diye konuştu. -''OKLARI OĞLUM VE SEVDİKLERİM İÇİN ATIYORUM''- Eski eşi Bingöl'de görev yaparken lojmanlarına yapılan saldırıda terörün vurduğu Hanife Şaban, 8 yıldır spor yaptığını anlatarak, ''1996'da lojmanlarımıza saldırı oldu ve belimden vurularak engelli oldum. Arkadaşlarımın tavsiyesiyle okçuluk sporuna başladım. Engelli olduktan sonra psikolojik olarak bunalıma giriyorsunuz ve kendinizi işe yaramaz olarak görüyorsunuz. Fakat bu spora başladıktan sonra her şeyi yapabildiğimi gördüm. Şu an engelsiz bir bayandan hiçbir farkım yok.'' diye kaydetti. Şaban, sporun, özellikle engelli insanlar için çok önemini ifade ederek, şunları söyledi: ''Spor yaparken engelinizi fark etmiyorsunuz. Çünkü her şeyi yapabiliyorsunuz, yalnız yaşayabiliyorsunuz. Bir engelli için eve kapalı kalmak hayata küsmek demek. Önceden ölürüm, böyle yaşayamam diye düşünüyordum. Spor sayesinde engelli olarak da çok güzel yaşanabileceğini öğrendim. 18 yaşında bir oğlum var. Yeniden evlendim Okları oğlum ve sevdiklerim için atıyorum. Terör benim vücudumdan bir parçamı aldı ama hayallerimi alamadı, alamaz da.'' -ÖZLEM ÖĞRETMENİN YAŞAMA AZMİ- Okulundan mezun olur olmaz Güneydoğu Anadolu'da görev yapmak üzere yollara düşen, Bitlis'te öğretmen olarak göreve başlayan ve kısa sürede görev yaptığı köydeki çocukların sevgisini kazanan Özlem Kalay, görevinin 15'inci ayında, kendisini okula götüren askeri aracın devrilmesi sonucu, engelli olduğunu hüzünlü bir şekilde hatırlıyor. Köy okulunda eğitim gören çocuklara yeni şeyler öğretme hayali, yaşanan üzücü kaza ile bir süreliğine yarım kalan Kalay, yaşanan tedavi süreci sonrasında okuldaki görevine devam ettiğini anlatarak, şöyle konuştu: ''Artık hayatta çok boşluk yaşadığımı fark edince bir üniversite daha okumak istedim. Anadolu Üniversitesi'ni birincilikle bitirdim. Tam olarak rehabilite olamamıştım. Etraftaki tekerlekli sandalyedeki insanlara bakışım bile değişmemişti. Hep kendimi ezik hissediyordum. 22 ay önce okçuluk sporuna başladım. Spor benin gözümü açtı, artık çok daha rahatım. Dışarıda çok rahat bir şekilde ve kendime güvenerek dolaşıyorum. Özgüvenimi yeniden kazandım.'' -POLİS KARDEŞİNE YAPILAN SALDIRIDA YARALANDI- 6 yıldır okçuluk sporuyla uğraştığını ifade eden Hatice Bayer, Ankara'da polis memuru olarak görev yapan ablasına yönelik terör saldırısı sonucunda ağır yaralandığını ve bedensel engelli olduğunu hatırlatarak, ''Fiziksel anlamda beceri isteyen bir sporda başarılı olmak engelliyi rehabilite ediyor. Hayatta bir hedef ediniyorsunuz. Bu anlamda okçuluk bizim hayatımızı değiştirdi. 2009 yılında bayan takımı olarak dünya üçüncüsü olduk, 2010 yılında ise Avrupa şampiyonluğum var. Diğer şampiyonalarda da bireysel olarak aldığım başarılar var. Şimdiki hedefimiz, dünya şampiyonasında olimpiyat vizesi alabilmek'' dedi. Kampa katılan Güneydoğu gazisi bedensel engeli okçular Zafer Korkmaz ve Oğuzhan Polat ise sporun yaşamlarının ayrılmaz bir parçası olduğunu söylediler. Bu arada, uzman çavuş olarak görev yaparken geçirdiği trafik kazası sonucu ağır yaralanan ve bacaklarını kullanamayan Ahmet Yılmazlar, ''Yaklaşık 10 yıldır okçuluk sporu yapıyorum. Uzman çavuş olarak görev yaparken, karakol dönüşü aracımız takla attı ve engelli oldum. Başka spor branşlarını denedim ama sevmedim. Tesadüfen okçuluk sporuyla tanıştım. Televizyonda Türkiye şampiyonasını izlerken bu sporun bana uygun olduğuna karar verdim'' ifadelerini kullandı. -YAĞMUR ALTINDA ANTRENMAN- Muğla'nın Marmaris ilçesine bağlı İçmeler beldesinde düzenlenen Türkiye Bedensel Engelliler Okçuluk Milli Takımı kampına katılan 16 sporcu, kaldıkları engelliler oteline 5 dakika mesafede bulunan İçmeler Şehir Stadı'nda günde 2 defa antrenman yaptı. Antrenman esnasında bardaktan boşanırcasına yağan yağmuru tebessümle ve rengarenk şemsiyeleri ile karşılayan bedensel engelli sporcuların, Türkiye'ye dünya ve olimpiyat şampiyonlarında altın madalya getirmek için verdikleri mücadele ve azimleri sağlıklı insanları kıskandıracak kadar güçlü.