Testise giden damarların genişlemesi ile oluşan hastalığa ‘varikosel’ deniliyor. Aynı sorun bacaklarda görüldüğünde ise varis olarak tanımlanıyor. International Hospital’dan Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Alagöl, erkeklerde yüzde 10, kısırlık teşhisi konulan erkeklerde ise yüzde 38 oranında görülen bu sorun nedeniyle çocuk sahibi olunamadığını belirtiyor. Çünkü varikosel, kısırlığın en önemli nedenleri arasında yer alıyor. Testisin sol tarafı küçülüyor Varikoselin yüzde 98 oranında testisin sol tarafında görüldüğünü ve buradaki damarların genişlemesi sonucunda bir süre sonra testisin küçüldüğünü anlatan Prof. Bülent Alagöl şöyle konuştu: “En çok sol tarafta görülmesinin sebebi, testisin sol tarafındaki damarlarda kapakçıkların anatomik olarak yetersiz olmasıdır. Genel olarak kabul edilen görüşe göre, sol taraftaki bir takım anatomik özellikler, toplar damarlarda basıncın artmasına neden oluyor. Ayrıca damarların kapakçık mekanizmalarının bozulmasına ve testis toplar damarlarında anormal bir damar genişlemesine yol açıyor.” Sol taraftaki damar sağa göre daha uzun. Hastalığın her iki tarafta görülme oranı yüzde 2. Hastalık yüzünden testisin boyutu küçülüyor. Skrotum denilen torbalarda ısının artmasıyla birlikte, testisteki ısı farkı yaklaşık bir derece yükseliyor. Bu da kısırlığa yol açıyor. Sperm sayısı azalıyor Varikosel aynı zamanda sperm sayısının da azalmasına neden oluyor. Damarların genişlemesiyle birlikte spermlerin hareket oranı ve sayısı azalıyor. Kan akımının ters etkisi nedeniyle böbrek üstü bezinden testislere gelen hormonlar nedeniyle testis damarları büzülüyor. Bu da testislerin kötü etkilenmesine neden oluyor. Hastalığın genetik sebebinin olmadığı düşünülüyor. Günün çoğunu ayakta çalışarak geçirenlerde sık görülüyor. Doktor, kuaför, kasap gibi meslek gruplarında hastalığın sık görüldüğünü belirten Prof. Alagöl, hastalığın belirtilerini şöyle sıralıyor: - Testiste ağrı ortaya çıkması - Testisin boyutunda küçülme - Dokunulduğunda ele damarların gelmesi Sperm testi ve ultrasonografi çekiliyor Bu belirtiler varsa, varikosel tanısı konuluyor. Varikosel tanısında en önemli yeri hiç kuşkusuz usulüne uygun olarak yapılan fizik muayene almaktadır. Özellikle sıcak ve rahat bir ortamda hastayı hem ayakta hem de valsalva manevrası (öksürterek, ıkındırarak) yaptırarak muayene etmek önemlidir. Soğuk bir muayene odası skrotumda (torbalarda) kalınlaşmaya neden olacağından yanlış teşhislere neden olabilir. Büyük varikoseller çıplak gözle ciltte gözlenebilir, orta derecede varikoseller kolaylıkla ele gelir, küçük varikoseller ise karın içi basıncı artırılarak ancak tespit edilir. Küçük varikoselli olguların dahi spermi bozup kısırlığa yol açabileceği unutulmamalıdır. Çok ilerlemişse fizik muayeneyle kolaylıkla anlaşılabilir. Bu hastalara sperm testi yapılır, renkli doppler ultrasonografi ile damarların durumuna bakılır. Mikroskopik cerrahi uygulanıyor Varikoselin tedavisinin cerrahi ile yapıldığına değinen Prof. Bülent Alagöl, “Mikroskopik Varikoselektomi” yöntemini kullandıklarını söylüyor. Bu işlemde testiste büyüyen damarlar bağlanıp kesiliyor. Aksi takdirde atar damarların bağlanmasıyla ve lenf damarlarının zedelenmesiyle lenf drenajı bozuluyor. Ameliyat sırasında toplardamar ve atardamarlar ayrılıyor. Lenf damarlarının bağlanması sonucunda testiste su birikebiliyor. Bunları önlemek için de mikroskobik gözlük kullanılıyor. Sperm kalitesi üç ayda geri dönebiliyor Ameliyat sonrası sperm kalitesinin geri dönmesi bekleniyor. Sperm kalitesi yaklaşık üç ayda geri dönüyor. Bir spermin olgun hale gelmesi yaklaşık üç ay sürüyor. Ameliyat edilen vakaların yüzde 50-70’sinde sperm kalitesinde düzelme olduğunu belirten Prof. Alagöl, “Hastaların geri kalan kısmında dönüşümü olmayan hasar oluşabiliyor. Bu nedenle erken tanı çok önemli, sperm kalitesi ve hareketliliğinin bozulmasını beklemeden cerrahi işlemi yapmak lazım” diyor. Ameliyattan sonra hastaların iki-üç hafta boyunca ağır kaldırmaması isteniyor. Varikosel ameliyatının hastanede genellikle yatış gerektirmediğine değinen Prof. Alagöl, “Hastalara boxer çamaşır yerine daha toplayıcı bir iç çamaşarı yani slip tarzı çamaşır giymelerini öneriyoruz” diye konuştu. (Kaynak: Acıbadem Hastanesi E Dergi)