ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) yönelik mücadelesinde Türkiye’nin nasıl yer alacağı, ilk olarak bu perşembe görüşülüp karara bağlanması beklenen Suriye’ye ilişkin tezkerede netleşecek.
17 Ekim’den geçerli olmak üzere 1 yıl uzatılacak Irak’a ilişkin diğer tezkere de Suriye tezkeresine göre şekillenecek. AKP yönetimi, muhalefetle uzlaşma sağlanırsa ilk yetki tezkeresini, yasama yılının açılacağı çarşamba günkü özel oturumda görüştürüp Meclis’i 14 Ekim’e kadar tatil etmeyi planlıyor.
Hürriyet’teki Uğur Ergan’ın haberine göre, son kararı siyasi iradenin vereceği her iki tezkerenin, IŞİD ve PKK gibi tek tek tehdit unsurlarını isimlendirmek yerine ‘tüm terör örgütlerine karşı koymak’ ifadesini içermesi bekleniyor.
Suriye’ye ilişkin senaryolarda, “Suriye Arap Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri’nden Türkiye’ye yönelik saldırıların yanı sıra Suriye kaynaklı tüm terör örgütlerinden gelecek saldırılara karşı da TSK’nın görevlendirilip yabancı ülkeye gönderilmesini” içeren ifade öne çıkıyor. Aynı şekilde Irak tezkeresinde yer alan ‘PKK’ yerine ‘tüm terör örgütleri’ ifadesinin konulması bekleniyor.
Böylece PKK ve IŞİD’in yanı sıra uluslararası koalisyonun tehlikeli gördüğü ileride oluşabilecek diğer örgütleri de kapsamış olacak.
Türkiye’nin kurulmasında ısrar ettiği ‘güvenli bölge’nin uluslararası boyutta oluşturulması için tezkerede ‘yabancı askerlerin geçişine’ izin verilmesi de yer alıyor.
Aynı şekilde Türkiye hava sahası ile İncirlik dahil bazı üslerin insani amaçlı kullandırılması da taslakta yer alıyor.
Başbakan Ahmet Davutoğlu dün akşam yaptığı açıklamada, tezkerenin yeni bir konu olmadığını söyledi. Türkiye’ye yönelik terör tehdidi anlamında muhteva konulacağını ve silahlı kuvvetlerin ihtiyaç hissettiği değişikliklerin yapılacağını belirten. Davutoğlu şöyle konuştu:
“Ümit ederiz ki, Türkiye’yi ve Türkiye’nin ulusal güvenliğini tehdit edecek gelişmeler tırmanışa geçmez. Ümit ederiz ki bu tezkereleri kullanma ihtiyacı hissetmeyiz. Ama eğer Türkiye’nin ulusal güvenliği ve bölgedeki bu istikrarsızlığın doğurabileceği risklerle ilgili tedbir almak gerekirse bu konuda da hiçbir tereddüt göstermeyeceğimizin herkes tarafından bilinmesi iktizadır.”