İngiltere'de yayımlanan Times gazetesi başyazılarından birini Türkiye'de alkol satışına sınırlama getiren son yasaya ayırdı. Gazeteye göre alkol satışı ile ilgili yasa, ülkenin hangi yönde gittiğini gösteren kötü bir işaret.
Türkiye parlamentosunun yasayı bir tür acele ile geçirdiğini belirten gazete, bu yaz Türkiye'ye gidecek olup da rakıya özlem duyan İngiliz turistlerin çok endişelenmesi için büyük bir neden olmadığını ifade ediyor.
Ancak Times'a göre, Türkiye'nin laikliğini destekleyenlerin bu konuya ciddi yaklaşması gerekiyor çünkü bu adımlar gelecekteki başka kısıtlamaların habercisi olabilir.
Gazetenin başyazısından öne çıkan diğer bazı bölümler ise şöyle:
"Görünüşe bakılırsa, Türkiye'nin fazla içki içilmesinden daha acil sorunları var. Suriye savaşı Türkiye'nin güneydoğu sınırında insani bir yardımı acil hale getiriyor ve ülkedeki şiddetin Türkiye topraklarına sıçraması riski süreklilik taşıyor.
"Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, laik demokrasiye bir tehdit arz ettiği yolundaki iddialara verilecek hazır bir cevabı var. Başbakan tam bir demokrat olarak başarılı oldu ve artarda üç seçimle parlamentoda çoğunluğu elde etti ve her seçim başarısı bir öncekinden daha kesin oldu. Ayrıca, son elli yılda dört darbe yapmış olan ordu üzerindeki sivil otoriteyi artırdı." diyen Times gazetesi şöyle devam ediyor:
"Türkiye, belki Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi'nin tabanının bulunduğu Anadolu'daki camilerde olmasa bile İstanbul'daki üniversitelerde saygı duyulan açıkça laik bir anayasaya sahip olan yüzde 99'u Müslüman bir ülke. Bu yönetim biçimi, son iki yılda Arap Baharı'nın ardından ortaya çıkan rejimler için örnek gösteriliyor. Ancak kendisinin geleceği garanti altında değil. Avrasya'nın bu denge noktasında yükselen İslamcılık gerçek bir tehlike arz ediyor."
Times gazetesi, alkol satışına getirilen sınırlamaların amacının parti içindeki İslamcıları memnun etmek olabileceğini, ancak Erdoğan'ın güçlü konumu nedeniyle buna gerek olmadığını da savunuyor.
Gazeteye göre, Erdoğan'ın radikal dindarlara yönelmesinin nedeni, onlarla aynı fikirde olması.
Times, Başbakan Erdoğan'ın Batı'nın Suriyeli isyancılara askeri yardım için güvendiği oldukça başarılı bir siyasetçi olduğunu da kaydettikten sonra baş yazsını şöyle bitiriyor:
"Yetkileri artırılmış bir başkanlık arayışı ve gelecek yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi Erdoğan'ın iktidar sarhoşu olup olmadığının kritik testleri olacak."
Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin de Başbakan Erdoğan’ın alkollü içeceklerle mücadelesini yazdı. Ergin, “Başbakan Erdoğan, gerçekten de Anayasa’nın gereğini mi yerine getiriyor, yoksa kendi muhafazakar dünya görüşünün bir uzantısı olarak mı bu adımları atıyor?” diye sordu.
Ergin yazısındaki ilgili bölümler şöyle:
(…)
“AK Parti’nin kurulmasından sonraki dönemde bu partiye dönük laiklik tartışmaları çerçevesinde Erdoğan’ın alkollü içkiler konusundaki tutumu sıkça gündemi işgal etti. Erdoğan’ın 2002 sonundaki genel seçimden çok önce 13 Şubat 2002 tarihinde yaptığı grup konuşması bu açıdan önemli bir referans niteliği taşıyor. Erdoğan, burada yine kamusal-özel ayrımı yapıyor, “Biz özel alana katiyen müdahale etmedik. Kimse belediye başkanlığımda herhangi bir meyhane kapattığımı söyleyemez. Siz özel sektörde, meyhanelerde, restoranlarda istediğiniz gibi kullanın, istediğiniz gibi için ama biz devlet olarak bunu kanunlaştırmışız...” diye konuşuyor.
***
Önemli bir nokta, AK Parti liderinin içkilerin üzerine “Sağlığa zararlıdır” ifadesinin konmasını daha o zaman savunmuş olması. Erdoğan, o konuşmasında “Sağlığınıza zararlıdır ilkesini de alkollü içkilerin üzerine yapıştıracaksınız” diyor. Geçen hafta TBMM’de kabul edilen alkollü içkilerle ilgili yasanın 8’inci maddesinde bu yönde bir hükmün yer aldığı hatırlandığında, Erdoğan’ın AK Parti’nin kuruluş günlerinde kafasına koyduğu bir hedefi tam 12 yıl bekledikten sonra hayata geçirdiğini görüyoruz.
***
Bir taraftan kamusal-özel ayrımı yapıp, “Özelde karışmayız” demesine karşılık, zaman zaman kendini tutamayarak içki içilmesine açıkça karşı çıkıyor, evde çocuklarına nasihat eden “baba” gibi topluma da açıkça “İçmeyin” mesajını veriyor.
Bu yöndeki en kuvvetli mesajı 19 Temmuz 2010 tarihindeki şu sözleridir: “Bu işin sulusu da kurusu da zarar. Onun için bunlardan kaçınmamız lazım. Arkadaş bu alkolü siz nereden elde ediyorsunuz? Bu meyvelerden filan elde edilmiyor mu bunlar? Üzümden elde etmiyor musun? Diğer meyvelerde belli oranda yok mu? Var... Onları ye... Vücudun için gerekli olan, yeterli olan, zaten her şey orada var. Ben halkımı seviyorum, onun da sağlıklı yaşam içerisinde olmasını istiyorum.”
Erdoğan’ın 14 Ocak 2011 tarihinde partisinin il başkanları toplantısında sarf ettiği şu sözleri de “hoşgörüsüz” bir bakışın ifadesi olarak zihinlere kazınmıştır: “Sekiz yıldır kimin yaşam tarzına müdahale ettik? Hangisine dedik ki, sen ne kadar viski içiyorsun, şarap içiyorsun, ne kadar bira tüketiyorsun? Böyle bir derdimiz oldu mu? Iksırıncaya, tıksırıncaya kadar içiyorlar...” Erdoğan, daha sonra bu sözlerini stresli bir anında söylediğini ifade ederek, pişman olduğunu ima etmiştir.
Bir de Erdoğan’ın içkinin “az içilmesini” tavsiye ettiği durumlar var. Erdoğan, 15 Ekim 2011 tarihinde yeni vergiler nedeniyle içki ve sigaraya gelen zamları savunurken “Kardeşim sigarayı içmezsin olur biter. Alkolü biraz daha az tüketirsin olur biter. Ne olacak?” diye konuşmuştur.”