T24-Ankara
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında ‘sokak’ tartışmasına katıldı ve AKP’ye bütçede yüklendi. Baş, “Hani şimdi iktidar, gazetecileri ve muhalefet partilerinin liderlerini, işçileri sokağa çağırmakla, isyana davet etmekle suçluyor ya, bu tarihin en aptalca suçlamalarından biridir” dedi.
AKP’nin yerel seçimlere dönük yaşadığı paniği eski taktiklerini devreye sokarak atlatma peşinde olduğunu belirten Baş, “Öncelikle, muhalefet çoğunluk gücüyle bastırılıp sesi kısılacak, sokaktaki halk muhalefeti baskı ve korkuyla sindirilecek, aydınlar, gazeteciler ve yazarlar hedef gösterilecek, sınır ötesi operasyonlarla savaş tamtamları çalınarak milliyetçi, şoven bir rüzgar estirilecek ve AKP böylece bir seçim daha kazanacak” diye konuştu.
TİP Genel Başkanı Erkan Baş’ın basın toplantısı şöyle:
“Cargill’de 245 günü, Flormar’da 218 günü geride bırakan direnişçi işçileri; Süperpark’ta, Makro’da, Tariş’te, Aydın Efeler’de, Real Market’te, Tüvtürk ve Reysaş’ta, İzban’da, TOKİ’de, Gripin’de günlerdir, aylardır direnen işçi kardeşlerimizi saygıyla selamlıyorum. Verdikleri kavganın sokakta, direniş çadırında ve her yerde sesi olmaya devam edeceğiz.
Faşist bir iktidarın, emeğe, demokrasiye, eşitlik anlayışına saldırısı bu derece azgınlaşmışken tüm halklarımıza umut veren bir işçi direnişinin tohumlarının toprağa düşmesi 2018’de umudumuzu büyüten en önemli başlıklardan bir tanesiydi. Önümüzdeki dönemde de bu mücadelenin yeşereceğine, büyüyeceğine mutlaka inanıyoruz.”
“Günlerdir süren bütçe görüşmelerinde AKP, ne yaptı? Muhalefete yanıt üretmek, kendisini eleştiren muhalefeti eleştirmek ve saldırmak dışında ne yaptı? Açıp Meclis’te yapılan konuşma tutanaklarına bakalım. Virgülüne bile dokunmadıkları bir ‘Saray Bütçesi’ni Meclis’e ve halka dayatıyorlar, karşılarındaki her türlü itirazı da ağır hakaretle, ithamla, saldırıyla susturmaya çalışıyorlar.
Ülkemizde ne yazık ki, el kaldırıp indirmekten başka vasfı olmayanlar, özgür düşünceyi temsil etmek isteyenler üzerinde tahakküm kurmaya çalışıyor."
"Daha önce söylemiştik tekrar edelim. Dünya’nın herhangi bir ülkesinde Meclis’te bütçe görüşülürken iktidarın muhalefetin üzerine saldırdığı, muhalefeti eleştirdiği bir örnek yoktur. Bunun tarihte örnekleri sadece Mussolini İtalyasında, Hitler Almayasında var. Yani şunu söyleyebiliyoruz, Bütçe görüşmelerinde muhalefetin eleştirisine saldırıyla yanıt vermek faşizmdir…
Aynı anda, Gezi direnişine katılanların başları kesilmelidir diyen kendisine gazeteci denilen bir zatın sırtı sıvazlanıyor, öbür tarafta bir haber programında, halen ara sıra iktidara muhalefet yapan bir haber kanalında halkın sokağa çıkma hakkını savunan bir gazeteci arkadaşımız doğrudan cumhurbaşkanı tarafından ‘ensesinin patlatılacağı’ ile tehdit ediliyor.
Burası Türkiye, gazeteciler enselerinden vurularak öldürüldüler. Hrant Dink’i unutmayalım. İktidarın bu dili son derece sakıncalı ve tehlikelidir.”
“AKP bilinçli bir planı devreye sokmuş ve seçim çalışmalarına başlamış durumdadır. Onların seçim çalışmalarını nasıl yürüttüklerini, 7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde Diyarbakır İstasyon Meydan’ında patlayan bombadan, 1 Kasım 2015 seçimleri öncesinde Suruç’tan, Ankara Gar katliamından, tutuklanan siyasetçilerden, eli palalılardan, ‘oluk oluk kan akıtacağız’ diyen çetecilerden, insan kafası kesen cihatçılardan biliyoruz.
Demek ki, AKP yaşadığı paniği eski yöntemlerini kullanarak atlatmaya çalışıyor.
Öncelikle, muhalefet çoğunluk gücüyle bastırılıp sesi kısılacak, sokaktaki halk muhalefeti baskı ve korkuyla sindirilecek, aydınlar, gazeteciler ve yazarlar hedef gösterilecek, sınır ötesi operasyonlarla savaş tamtamları çalınarak milliyetçi, şoven bir rüzgar estirilecek ve AKP böylece bir seçim daha kazanacak.
İstedikleri, hayal ettikleri, kurguladıkları budur.
Biz Türkiye İşçi Partisi olarak halkımızın aynı tuzağa çekilmesine izin vermeyeceğiz.
Halkımızı birbirine karşı kışkırtmaya, bir şiddet ortamı yaratarak kendi kitlesini konsolide edip ayakta tutmaya çalışan, iktidara karşı topluma gerçeği anlatmak ve örgütlemek görevimiz var.”
“AKP’nin halkın, emekçilerin elinden almaya çalıştığı ‘sokağa çıkma hakkımızı’ ısrarla savunacağız. Hani şimdi iktidar, gazetecileri ve muhalefet partilerinin liderlerini, işçileri sokağa çağırmakla, isyana davet etmekle suçluyor ya, bu tarihin en aptalca suçlamalarından biridir.
Bir ülke için esas olan muhalefetin varlığıdır.
Eğer bir ülkede ücretli sömürü düzeni egemense halkın buna karşı direnme ve isyan etme hakkı en temel ve meşru haklardan birisidir.
Haklı olanın isyanı bin yıllardır durdurulamadı, şimdi de durduramayacaklar."