Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın, İsmailağa Cemaati'ne bağlı Hiranur Vakfı'nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in kızının uğradığı cinsel istismardan 2020 yılından beri haberdar olduğu yönündeki ikrarının ardından “Aile’den sorumlu Bakanlığınız istismar mağduru çocuğun o tarihte reşit olmayan kardeşleri için en küçük bir tedbir uygulamış mıdır? Tedbir uygulanmasına gerek olup olmadığını araştırmış mıdır?” diye sordu.
TİP Sözcüsü Kadıgil, İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı Onursal Başkanı Yusuf Ziya Gümüşel’in kızının 6 yaşından itibaren istismar edilmesine dair Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın 10 Aralık 2022 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı açıklamalar üzerine, Bakan Yanık’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesi verdi.
Kadıgil, Bakan Derya Yanık’ın, “Mağdur 30 Kasım 2020’de Cumhuriyet Savcılığına müracaat etmiş, savcılıktan konu bize intikal etmiş, 4 Aralık 2020’de ŞÖNİM ilk kabul birimi almış, 8 Aralık 2020’de de mağduru kuruluşumuza almışız” açıklamasından hareketle hazırladığı soru önergesinde “Suçun ve faillerinin 2 yıldır bakanlığın bilgisi dahilinde olduğu Bakan’ın bütçe görüşmelerindeki ikrarı ile sabitken, bir kız çocuğunu 6 yaşından itibaren sistematik tecavüz mağduru haline getiren sözde babanın aynı evde yaşayan 3 küçük çocuğu daha varken ‘aile’den sorumlu Bakanlığınız istismar mağduru çocuğun o tarihte reşit olmayan kardeşleri için en küçük bir tedbir uygulamış mıdır? Tedbir uygulanmasına gerek olup olmadığını araştırmış mıdır? Tarikat içerisindeki ilişkilenme ağı ve mağdur çocuğun ifadelerinde somut olarak ortaya konan tehdit unsurlarına rağmen çocuklar neden aileden alınarak çocuk koruma sistemine dahil edilmemiştir?” diye sordu.
TİP Sözcüsü, Yanık’a “İstismar ağının içinde yer alan tüm aile, cemaat ve kamu personelleri için; Bakanlığınız tarafından suç duyurusunda bulunulacak mıdır? İsmailağa Cemaati’ne bağlı olduğu tespit edilen paravan Hiranur Vakfı ile ilgili bir inceleme başlatılacak mıdır?” sorularını yöneltti.
Kadıgil faaliyetlerine devam eden Hiranur Vakfı’nda ‘eğitim almaya’ devam eden çocukları da gündeme getirerek, “Hiranur Vakfı adı altında faaliyet gösteren kaçak medresede bir istismarcının mahiyetinde sözde eğitim görmeye devam eden çocukların varlığını Aile Bakanlığı olarak nasıl değerlendirmekte ve sindirmektesiniz?” diye sordu.
Kadıgil’in Yanık’a yönelttiği sorularının tamamı şu şekilde:
"- Yukarıdaki istismara ilişkin yürütülen soruşturmanın tarihi nedir? Davanın açılma tarihi nedir? Bakanlık davaya hangi tarihte müdahil olmuştur?
- Bakanlık 2020 yılında öğrendiği bu olayı savcılık aşamasında ne derece takip etmiştir? Şikayetten sonra tam 2 yıl boyunca dava açılmış olması, dosyada hala tek bir tutuklu olmaması gibi kabul edilemez hukuk skandalları karşısında ne gibi bir eylemde bulunmuş, çocuk tecavüzcülerinin toplumdan daha da vahimi cemaatin elinde esir diğer çocuklardan uzak tutulması için kendi bünyesinde ve diğer bakanlıklar nezdinde ne yapmıştır?
- Suçun ve faillerinin 2 yıldır bakanlığın bilgisi dahilinde olduğu Bakan’ın bütçe görüşmelerindeki ikrarı ile sabitken, bir kız çocuğunu 6 yaşından itibaren sistematik tecavüz mağduru haline getiren sözde babanın aynı evde yaşayan 3 küçük çocuğu daha varken “aile”den sorumlu Bakanlığınız istismar mağduru çocuğun o tarihte reşit olmayan kardeşleri için en küçük bir tedbir uygulamış mıdır? Tedbir uygulanmasına gerek olup olmadığını araştırmış mıdır?
- Tarikat içerisindeki ilişkilenme ağı ve mağdur çocuğun ifadelerinde somut olarak ortaya konan tehdit unsurlarına rağmen çocuklar neden aileden alınarak çocuk koruma sistemine dahil edilmemiştir?
- Basına yansıyan olayın ayrıntılarına göre, 6 yaşındaki bir kız çocuğunun sözde evlendirilmesinde bir beis görmeyen zihniyetin hakim olduğu Hiranur Vakfı’nda kurucularından ve onursal başkanlığını da yapmış, 6 yaşındaki kızının 29 yaşında bir cemaat üyesinin istismarına açık hale getiren Yusuf Ziya Gümüşel gelmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun 94, 103, 109, 112, 113, 117, 234 sayılı maddelerinde yer alan suçların çeşitli eylemlerle işlenmiş olduğu kuvvetli şüphe ile ortada olan ve çocuk istismarıyla gündem gelen Hiranur Vakfı’nda ortaya çıkan bu olaylar sonucunda; Bakanlığınız tarafından İsmailağa Cemaatine bağlı olduğu tespit edilen paravan Hiranur Vakfı ile ilgili bir inceleme başlatılacak mıdır?
- Mevcut yargılamada yer alan iddianame yalnızca TCK m.103/2 çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu içermektedir. Diğer suçlar yönünden de Bakanlığınız suç duyurusunda bulunacak mıdır?
- Vakfın üyeleri ve cemaatin müritleri tarafından temas edilen ve istismar mağduru olma ihtimalleri kuvvetle muhtemel hale gelen bahse konu sözde medrese daha ne kadar faaliyetlerine devam edecektir? Buradaki diğer çocuklar için nasıl bir adım atılmaktadır?
- İstismar ağının içinde yer alan tüm aile, cemaat ve kamu personelleri için; Bakanlığınız tarafından suç duyurusunda bulunulacak mıdır?
- ŞÖNİM başvurularının istismar iddiası içermesi halinde; Bakanlığınız resen durumu ihbar etmemekte midir?
- Bir kız çocuğunun açıkça eğitimden mahrum edilmesi hususu karşısında bakanlığınız 2 yıldır konuyu biliyor olmasına karşın MEB nezdinde ne gibi girişimlerde bulunmuştur? Bir kız çocuğunun okula hiç gitmemesi karşısında neden en küçük bir tespit yapılamadığı hususunda bir girişiminiz ya da ailesi tarafından sözde dini hassasiyetler adı altında eğitim hakkı gasp edilen başka kaç çocuk vardır? Bu çocukların mağdur HKG gibi “gözden kaçmaması” için ne yaptınız, ne yapacaksınız?
- 13 yaşında nişanlandığı, 14 yaşında evlendirildiği, 16 yaşında hamile kalıp 17 yaşında doğum yaptığı ifadelerinden sabittir. 17 yaşında doğum yapan bir çocukla ilgili hastane herhangi bir ihbarda bulunmuş mudur? Bulunmadıysa görevini yapmayan sağlıkçılar hakkında herhangi bir işlem başlatılmış mıdır?
- 2 senedir bilginiz dahilinde olan bu sistematik ve delillerle sabit çocuk istismarı vakasında hala tek bir tutuklu bulunmamasını, duruşma gününün 5 ay sonraya verilmiş olmasını, istismarcı aile ve tecavüzcünün duruşmadan vareste tutulmasını, dava açılmış olmasına rağmen sistematik çocuk istismarının fail ve azmettiricilerinin hala ellerini kollarını sallayarak toplum içinde geziyor olmasını, Hiranur Vakfı adı altında faaliyet gösteren kaçak medresede bir istismarcının mahiyetinde sözde eğitim görmeye devam eden çocukların varlığını Aile Bakanlığı olarak nasıl değerlendirmekte ve sindirmektesiniz?"