Türkiye’de verem (tüberküloz) tedavisinin ücretsiz ve başarıyla yapılması, yabancı verem hastalarını çekmeye başladı. Hastalar özellikle Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Gürcistan, Ukrayna, Afganistan, Afrika ülkelerinden geliyor. Bununla birlikte Türkiye’deki hastaların üçte biri ve yabancı uyruklu hastaların da yarısının İstanbul’da olduğu belirtildi.
Hürriyet gazetesinden Mesude Erşan’ın haberi şöyle:
Türkmenistanlı Ahmet Ş. (39) ülkesinde doktora gittiğinde, tıpkı filmlerdeki gibi “Üç aylık ömrün kaldı” cümlesini işitmiş. Daha önce iki kez tedavi gören ancak verem basili tüm ilaçlara karşı direnç geliştirerek “süper mikroba” dönüşen Ahmet, “Kan tükürüyordum” diyor. Çaresizce yakınlarına danışmaya başlamış. O sırada bir arkadaşının Türkiye’de bedava verem tedavisi aldığını öğrendi.
Onun tavsiyesiyle turist gibi İstanbul’a geldi. Yedikule Hastanesi’ne gitti. Muayene sırasında verem olduğu anlaşıldı. Hemen Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Araştırma ve Eğitim Hastanesi’ne sevk edildi. 4.5 aydır burada tedavi gören Ahmet Ş., “Klinikte bize çok iyi bakıyorlar. Tedavim iyi gidiyor. Doktorlar iyi, yemekler güzel. Her şey bedava. Zaten ödeyecek param da yok” diyor. Üç yaşındaki kızını şimdiye kadar hiç öpemediğini ancak doktoru izin verirse ona bir kardeş yapmak istediğini söylüyor.
Ahmet Ş., verem tedavisi için bu yola başvuran tek kişi değil. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de 2015’de 12 bin 772 hastaya verem tanısı kondu. 2011’de yılda 200 yabancı ülke doğumlu hastamız varken, bu sayı 5 yıl içinde 872’ye ulaştı.
Normal tüberküloz hastalarının 6 ay süren tedavisi 350-525 liraya tamamlanıyor ve iyileşiyorlar. Ama ilaçlarını düzenli almayan veya ilaç direnci olan hastadan enfekte olanlarda çok ilaca dirençli verem gelişiyor. Bunların tedavisi 18-24 ay sürüyor ve maliyeti 40-60 bin liraya çıkıyor. Ahmet Ş. gibi süper mikroplu hastaların tedavi süresi yine iki yılı buluyor. Günde 4-8 farkı gruptan, toplam 20-25 ilaç alması gereken bu hastaların tedavi maliyeti 60-70 bin liraya ulaşıyor.
İstanbul büyük bir verem havuzu. Türkiye’deki hastaların üçte biri İstanbul’da. Yabancı uyruklu hastaların da yarısı İstanbul’da. İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan tüm verem hastalarının yaklaşık yüzde 6’sının yabancı olduğuna dikkati çekti. Bunların yaklaşık 500’ünün Suriyeli olduğunu belirten Prof. Dr. Kılıçaslan, “Suriye’de verem çok yüksek düzeyde olmadığı için şanslıyız. İstanbul’daki hastaların yüzde 8’inden fazlası yabancı ülke doğumlu hasta” dedi.
Doç Dr. Aylin Babalık (Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Hastanesi): “Hastanemizde 71 verem yatağı var. Türkiye’nin verem kontrol programı çok iyi işliyor. Buraya çalışmak için gelen, çalışırken teşhis ve tedavi alanlar olduğu gibi özellikle duyup, ülkedeki tedavi çok iyi ve ücretsiz diye tercih edip gelen hastalarımız var. Taburcu olduktan sonra da tedavileri verem savaş dispanserlerinde ayaktan sürüyor. Ülkelerine dönenlerden takip ettiğimiz hastalar da var.”
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanı Dr. Erhan Kabasakal: “Hasta ister bizim vatandaşımız olsun isterse yabancı tüm tedavisini ücretsiz yapıyoruz. Verem ilaçlarının tümünü bizim gibi ücretsiz veren ülke birkaç tane. Bu nedenle bize yurtdışından sadece bu tedavi için gelenler var. Yılda 250 dirençli tüberküloz hastamız var. Bunların yaklaşık 30’u yabancı. İşi bitince de Sağlık Bakanlığı hastanesine sevk ediyorlar. Bir başka grup hasta da Türkiye’deki tedaviyi biliyor. Özellikle İstanbul’a geliyor, yatıyor, tedavilerini oluyor ve çıkıyorlar. Hastaların ülkelerinde tedavi edilebilmesi için Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı ile proje yaptık.”
Doç. Dr. Şeref Özkara (Türk Toraks Derneği Tüberküloz Çalışma Grubu): “Son 10 yılda yaygın ilaç dirençli verem mikrobu (basili) büyük korku yaratıyor. Çünkü bu mikrobun bulaştığı hastaların ancak dörtte biri tedaviyle iyileşebiliyor. Yabancı hastaları alıyoruz, tedavilerini ücretsiz veriyoruz. Ama bu başka hastaların da gelmesine, dirençli mikrobun başkalarına bulaşmasına zemin hazırlıyor. Yaygın dirençli bir yerli hastamız var. Onun bu süper mikrobu nereden aldığını bilmiyoruz.”