T24 - Doların, Türk Lira'sı karşısında değer kazanması ve İMKB'nin düşüş seyri içerisine girmesi yatırımcıları düşündürmeye başladı. Radikal gazetesi yazarı Mahfi Eğilmez, "Faiz indirimleri ve TL'nin değer kaybından oluşan bileşim sıcak para girişleri üzerinde etkili olur" dedi.
Mahfi Eğilmez'in Radikal gazetesinde "TL değer kaybediyor (mu?)" başlığıyla yayımlanan (21 Aralık 2010) yazısı şöyle:
TL değer kaybediyor (mu?)
Merkez Bankası’nın son kararı ertesinde Türk Lirası değer kazanmaya başlamış gibi görünüyor. Bankanın kararı üç temele dayanıyordu: Politika faizinin 0.50 puan indirilerek yüzde 6.5’e düşürülmesi, gecelik borçlanma ve borç verme faizinin arasının açılarak bankaların birbiriyle işlem yapmasının özendirilmesi ve mevduat karşılık oranlarının vadeye göre azalan bir esnekliğe kavuşturulması. Geçen hafta içinde alınan bu kararın ardından Türk Lirası, dolara karşı değer kaybetti. Bu ilk görünüme bakanlar bankanın aldığı kararların yararlı olduğu kanısına ulaştılar. Oysa biraz ayrıntıya bakılırsa durumun pek de öyle olmadığı çıkıyor ortaya. Boşuna dememişler “Şeytan ayrıntıda gizlidir” diye.
Tesadüflerin etkisi
Geçen hafta başında dolar-euro paritesi 1.34, dolar-TL paritesi 1.51 ve euro-TL paritesi 2.02 idi. Bu hafta başında, Merkez Bankası’nın kararından sonra, bu pariteler sırasıyla 1.32, 1.55 ve 2.03 oldu. Bu değişim, Merkez Bankası’nın aldığı karardan değil, büyük ölçüde doların değer kazanmasından kaynaklandı. Dolar, başta euro olmak üzere geçen hafta bütün paralara karşı değer kazandı. Doların değer kazanmasının nedeni de Avrupa ekonomilerine dönük kuşkuların artmasıydı. Kredi derecelendirme kuruluşlarının İrlanda’nın kredi notunu düşürmesinin ardından Yunanistan ve Belçika’yı not düşüşü konusunda uyarmalarıyla euroya olan güven daha da sarsıldı. Bu açıklamalar sonucunda çıkan mini krizle iki rezerv paradan biri olan euro gerilerken dolar değerlendi. Doların prim yapması bütün pariteleri etkiledi ve bunun etkisiyle de lira, sanki Merkez Bankası’nın aldığı kararlar sonucunda değer kaybetmiş gibi bir görünüm sergiledi. Bazen tesadüfler alınan kararı doğruymuş gibi gösterir. Öyle olunca da kararlar olduğundan daha etkiliymiş gibi görünür.
Bu söylediklerimle, Merkez Bankası’nın attığı adımların hiç etkisi olmadığını söylemek istemiyorum. Mutlaka etkisi oldu. Ama bu etkiyi büyütüp de sorunu çözecek kadar önemli bir etki olduğunu iddia edersek hem yanılırız hem de geleceğe ilişkin yanlış bir beklenti içine girmiş oluruz. Reel faizler yerli yatırımcı için düşüktü, indirimden sonra daha da düşük hale geliyor. Eğer enflasyon beklendiği gibi yüzde 4’ler düzeyine düşme eğilimi göstermezse; tasarrufların, mevduat olarak tutulması bu faizlerle mümkün olmaz. Defalarca vurguladığım gibi reel faizler yabancı yatırımcı açısından hâlâ çok yüksek. Çünkü kendi ülkesinde yüzde 2-3 enflasyon yaşayan bir yabancı yatırımcının buradan elde ettiği reel faiz yarım puanlık inişe karşın yüzde 5 dolayında bulunuyor.
Mini kriz
Merkez Bankası’nın faizde yaptığı yarım puanlık indirim sıcak para girişini çok fazla etkilemez ama bu indirimler devam ederse o zaman etkili olabilir. Sıcak para girişini asıl etkileyecek şey Türk Lirası’nın yabancı paralara karşı değer kaybetmesidir. Geçen hafta sonuna doğru yaşanan gelişmeler devam eder de Türk Lirası değer kaybederse, o zaman sıcak para girişi yavaşlar. Hem faiz indirimi hem de Türk Lirası’nın değer kaybından oluşan bir bileşim sıcak paraya ciddi fren olur diye düşünüyorum. Yerli tasarrufçuların harcamaya yönelmemesi çok önemli bir nokta. Yıllar önce espri olsun diye ortaya attığım “mini krizler çıkararak paranın dış değerinin düşürülebileceği” yolundaki önerimin espri olmaktan çıkarak dünya çapında bir ekonomi politikası aracı haline geldiğini görmek bana ilginç geliyor.