TL'nin değer kaybının sonuçları

TL'nin değer kaybının sonuçları

Mahfi Eğilmez

Devalüasyon sabit kur rejiminde para otoritesinin aldığı karara dayalı olarak paranın yabancı paralar karşısında değerinin düşürülmesidir. Dalgalı kur rejiminde ülke parasının yabancı paralara karşı değer kaybına devalüasyon değil “paranın yabancı paralara karşı değer kaybı” ya da sadece “paranın değer kaybı” (ingilizcesi currency depreciation) deniyor.

 

Paranın yabancı paralara karşı değer kaybı ve ihracata etkisi

Bir paranın yabancı paralara karşı değer kaybı ihracatçının eline daha fazla yerli para geçmesine yol açacağı için ihracatçının dışarıya daha fazla mal satmasına ve dolayısıyla ihracata olumlu etki yapar. Ama bu etki bire bir etki biçiminde ortaya çıkmaz. Çünkü ihracat sadece malı satanın çabasıyla ilgili bir iş değildir. İhraç edilen malların karşı taraf açısından talep esnekliği de önemlidir. Örneğin şu sırada krizde olan Avrupa ülkelerinde kriz nedeniyle deniz kenarına tatile gitmeyen Avrupalılara çok ucuzlamış da olsa çok miktarda mayo satmak olası değildir.

Eğer içinde bulunduğumuz koşullarda olduğu gibi benzer ülkelerin hepsinin para birimlerinde rezerv paralara (USD ve Euro) karşı bir değer kaybı yaşanıyorsa o zaman hiç birisinin ihracatı değer olarak artmayabilir. Çünkü hepsi aynı konumda ihracatı artırmaya yönelince tam tersine ihraç malı bolluğu nedeniyle fiyatlar düşer. Ancak ötekilerden farklı ürünler ihraç edenlerin örneğin petrol ya da doğal gaz ihraç edenlerin durumu bozulmaz.

Bu gelişmeden en fazla zararı Çin’in göreceğini düşünüyorum. Çünkü Çin, yıllardır parasının (Yuan) değerini düşük tutarak düşük kuru bir çeşit ihracat teşviki olarak kullanıyor ve ihracatını artırıyor. Ne var ki son bir buçuk ayda bütün yükselen piyasa ekonomilerinin paralarının değeri rezerv paralara karşı düştüğü için Çin’in ihraç ürünlerde rakipleri artmaya başlayacak.

Paranın yabancı paralara karşı değer kaybı ve ithalata etkisi

Bir ülke parasının değer kaybının ithalatı kısıcı etkisi, ihracatı artırıcı etkisine göre daha çabuk kendini gösterir. Buna karşılık ithalat içinde petrol, doğalgaz gibi kolayca azaltılamayacak enerji ithalatının ağırlığı bu etkinin sınırlı kalmasına yol açar. Öte yandan paranın değer kaybı, borçlanma bedelleri, ithal enerji maliyetleri, ithal girdilerin bedelleri gibi maliyetleri artırdığı için sanayide ister istemez maliyet artışları ortaya çıkar ve ihracattan gelebilecek kazancın bir bölümü de buraya gider.

Türkiye’nin durumu

TL, Mayıs ortasından bu yana ((1 USD + 1 Euro) / 2)) formülüyle hesaplanan kur sepetine yani rezerv paralara karşı yüzde 8’e yakın değer kaybı yaşadı. Bu ciddi bir değer kaybıdır.

TL’de ortaya çıkan bu değer kaybı ihracatımızda bir miktar artış getirebilir. Bu artış Avrupa ülkelerinden çok ortadoğu, Asya ve Afrika ülkelerine yönelik ihracatta ortaya çıkar. Çünkü bizimle birlikte paralarında değer kaybı yaşayan pek çok ülkenin yöneldiği pazarlar ABD ve Avrupa pazarları olduğu için oralara ihracatı artırmak kolay olmayacak. Türkiye’nin geçen yıllarda ihracat pazarı çeşitlendirmesine gitmesinin yararı burada görülecek.  

Buna karşılık reel kesimin ağırlıklı olarak USD cinsinden önemli miktarda ve kısa vadeli borcu var. Bunların TL karşılığının artması ve faizlerin yükselmesi sonucu yenileme maliyetlerinin yükselmesi sıkıntı yaratacak türden bir gelişme olarak karşımıza gelecek.

Sonuç

Buraya kadar anlattıklarımdan hareket edersek “TL değer kaybetti ihracat iyi kazandırır hale geldi o nedenle ihracatımız artar” gibi bir akıl yürütme tümüyle doğru bir akıl yürütme değil. Öte yandan “TL değer kaybetti bu durumda ithalat azalacak cari açık düşecek” mantığı ilk bakışta doğru görünse de ithalatımızda petrol ve doğal gaz gibi kolay kolay kullanımını azaltamayacağımız girdilerin ağırlığı dikkate alındığında etki sanıldığı kadar büyük olmayabilir. Ayrıca TL’nin değer kaybının sanayideki maliyetleri artırması da başka bir sorun olarak çıkar.

Daha az önemli sayılabilecek bir gelişme görünümle ilgili olsa da yine de algılama açısından önemli olan GSYH tutarında ortaya çıkabilecek değişikliktir. 2013 yılı için OVP’de tahmin edilen GSYH 1.517 milyar TL’dir. Bunu ortalama kur olarak 1,83 ile hesaplarsak 858 milyar dolarlık bir GSYH karşımıza çıkar (OVP’deki hesap budur.) Eğer dolar kuru ortalamada 1,90 olursa o zaman GSYH’mız dolar cinsinden 826 milyar dolar olarak görünür.

Not: Bu analizler paradaki değer kaybının kalıcı olması (yani bir kez değer kaybettikten sonra orada kalması ya da değer kaybına devam etmesi) hallerinde geçerlidir. Eğer yerli para kısa bir süre değer kaybı yaşayıp bir süre sonra eski değerine dönmüşse o zaman yukarıda sayılan etkileri ya yaratamaz ya da çok kısıtlı olarak yaratır.