Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK), 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 10 ilin etkilendiği depreme ilişkin olarak, “Doğa kaynaklı afetlerin felakete dönüşmesindeki kamu sorumluluğunun, ‘asrın felaketi’ söylemi ile gizlenmesine izin vermeyeceğiz. Sizin bu politikalarınız zamana yayılmış örgütlü bir cinayet faaliyetinden başka bir anlam taşımamaktadır. Suçlusunuz” açıklamasını yaptı.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK), bugün İzmir Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde, depreme ilişkin açıklama yaptı. TMMOB İzmir İKK Sekreteri Aykut Akdemir, şunları söyledi:
“Gelişmiş ülkelerde mühendislik prensipleri, bilim ve akıl ile depremin yaratacağı zararlar önlenebilmekte veya azaltılabilmektedir. Bütün bunlar bilimsel ve teknik gelişmeler ışığında devletin şehircilik faaliyetlerini deprem riskini göz önünde bulundurarak yapmasıyla mümkündür. Ülkemizde özellikle de son 20 yılda kentleşme politikalarının toplumun ortak yararından ziyade sermayenin çıkarları doğrultusunda yönetilmesinden kaynaklı yaşadığımız her afet felakete dönüşmektedir. Yaşadığımız coğrafyanın deprem kuşağında yer aldığı bilinen bir gerçek olmasına rağmen devletin kurumlarınca yerleşim alanları belirlenmesi, yapılaşmaya ilişkin kararlar alınması, uygulanması ve denetlenmesiyle ilgili tüm idari işlemlerin deprem gerçeği ve bilimsel veriler dikkate alınmadan gerçekleştirilmiş olması söz konusu felaketlerin sebebidir. Doğa kaynaklı afetlerin felakete dönüşmesindeki kamu sorumluluğunun, ‘asrın felaketi’ söylemi ile gizlenmesine izin vermeyeceğiz. Sizin bu politikalarınız zamana yayılmış örgütlü bir cinayet faaliyetinden başka bir anlam taşımamaktadır. Suçlusunuz! Ülkemizin kamu kaynaklarını, vatandaşların sağlıklı ve güvenli kentlerde yaşamasını sağlamak yerine, hasta garantili şehir hastaneleri, geçiş garantili otoyollar, uçuş garantili havalimanlarına aktardınız. Yaşadığımız felaketlerde sorumluluk almak yerine, imar planlarında getirdiğiniz yoğunluk artışlarıyla kentlerimizi cehennem, vatandaşları ise uzun yıllar bankaların müşterisi haline getirdiniz."
“Türkiye Tek Yürek” kampanyasını da eleştiren Akdemir, “Yaşadığımız felaketin yaralarını ‘sarmak’ için kurduğunuz şov masasında tarihte eşi görülmemiş bir çarpıklıkla kamu kurumları birbirine ‘bağış’ yapmak için sıraya girmiştir. Ülkemizdeki kültürel ve doğal varlıkların yok edilmesinin, kamu mülkiyetlerinin parsel parsel satılmasının bizzat faili olan siyasilerin, karlarına kar katıp çok sayıda kent suçunun faili ve çok sayıda işçinin katili olan sermaye gruplarının sahte gözyaşları altında yaptığı ve kendilerine vergi teşviki olarak dönen, halktan çalınan, halkın parası ile yapılan “bağışları” kabul etmiyoruz” diye konuştu.
Açıklanan verilerin gerçeği yansıtmadığını belirten Akdemir, şunları söyledi:
“Yaşadığımız son depremdeki hava fotoğraflarından da anlaşıldığı üzere yıkımın boyutları oldukça ağırdır. Resmi olarak açıklanan can kayıpları ne yazık ki iyimser rakamlardır. Arama kurtarma faaliyetlerinin son bulduğu, enkaz kaldırma işlemlerinin hızlandığı bilinmektedir. Bu nedenle yıkım yaşanan bölgede deprem öncesi yaşayan nüfus dikkate alınarak depremde hayatını kaybeden ve yaralanan vatandaşlarımızın sayısı hiçbir tereddüde yer bırakmadan açıklanmalıdır."
Açıklamaya katılan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko ise “Depremden bir gün sonra deprem bölgesindeydim. Diyarbakır’da 4 gün, Gaziantep’te 5 gün kaldım. Enkaz altındaki çocukların, kadınların seslerini günlerdir kulaklarımda.3 gün orada Kızılay’ı beklediler, AFAD’ı beklediler, Askerleri beklediler yani devleti beklediler ama benim olduğum bölgede ne Diyarbakır’da ne de Antep’te maalesef devlet yoktu. İki gün önce Nurdağı’ndaydım orada köyleri dolaştık inanın 12.günde orada Kızılay çadırlarını göremedik. Sıfın altında 5 derece çocukların ayağında ayakkabıları yok oradaki çığlıklarımızı herkese duyurmaya çalıştık ama biz devleti ortada göremedik. Ben buradan bir kez daha lanetliyorum lanet olsun. Devlet bu enkazın altında kaldı. Bu depremlerin en büyük sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan’dır. Erdoğan, 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken on binlerce kaçak yapı kesinlikle yıkılmayacak biz imar affıyla onlarda hibe alacağız demişti. Tam 20 yıl imar affıyla müteahhitlerden ve ev sahiplerinden aldıkları hibe parası nereye gittiği de belli değil 1999 yılından sonra da çıkarılmış olan deprem vergilerinin nerede olduğu belli değil. Tüm devlet kurumlarında olduğu gibi tarikatlar AFAD’ın ve Kızılay’ın tamda göbeğine çöreklenmişler” diye konuştu. (ANKA)