TOGG Üst Yöneticisi Karakaş: Yerli ve millî otomobilde, C segmentindeki içten yanmalı SUV araçlarla fiyat açısından rekabet etmeliyiz

TOGG Üst Yöneticisi Karakaş: Yerli ve millî otomobilde, C segmentindeki içten yanmalı SUV araçlarla fiyat açısından rekabet etmeliyiz

Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) Üst Yöneticisi Karakaş, "Pazara çıktığımızda karşımızda elektrikli araçtan çok C segmentindeki içten yanmalı SUV araçlar olacak. Dolayısıyla bizim fiyat açısından da onlarla rekabet edebiliyor olmamız lazım" dedi.

Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) CEO'su Gürcan Karakaş, artık TOGG markasıyla da lanse edilen Türkiye'nin Otomobili'nin tanıtımının yıl dönümü vesilesiyle, TOGG'un Gebze'deki merkezinde  projedeki son gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı.

Tanıtım etkinliğinden bu yana üzerlerindeki sorumluluğun daha da artığını, projelerdeki planları adım adım uygulama konusunda büyük bir titizlikle gece gündüz çalıştıklarını dile getiren Karakaş, "Gece gün diyoruz, inanın gözümüze uyku girmiyor heyecandan. Tüm heyecanımızla devam ediyoruz. Çünkü bir taraftan üzerimizdeki sorumluluğun yerine getirilmesi için ama bir taraftan da gerçek anlamda dünyadaki fırsat penceresinin doğru zamanında sadece Türkiye’ye değil dünyaya da açılmak için çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.

Salgının ilk döneminde evden çalışma sistemine, daha sonra da hibrit çalışma sistemine geçildiğini aktaran Karakaş, "Ama daha çevik bir firma olmamız, daha yalın bir firma olmamız, her şeyin tek çatı altında olması nedeniyle de çok hızlı kararlar vererek hemen uyum sağladık ve adım adım uyguladığımız planlarla içerisinde bizim için önemli olan kilometre taşı diyebileceğimiz iki konuyu başarıyla arkamızda bıraktık" diye konuştu.

Karakaş'ın açıklamaları şöyle:

-Bunlardan birincisi Gemlik’teki tesisimizin inşasının başlamasıydı, ikincisi de yine projemiz çerçevesinde batarya teknolojileri konusunda dünyada en iyilerden birisi olan, bize göre en iyisi olan Farasis firmasıyla da ortak girişim konusunda anlaşmamız ve bunun niyetini de bir niyet mektubuyla açıklamamız oldu. Onun haricinde hızlıca şöyle bir üzerinden geçecek olursak bu planda neler vardı? Bir; ürünümüzle ilgili olan teknik konuların yanında tedarikçi seçimlerinin tamamlanması vardı. Bunu tamamladık. İkincisi; tedarikçilerle beraber fonksiyon testleri, ilk numuneler, prototipler üzerinde çalışmaya başladık. Ve tabii hepsinin yanında, markamızı geliştirmek, güçlendirmek konusunda faaliyetlerimiz oldu. Bir de mobilite ekosistemi var, biliyorsunuz bizim akıllı cihazımızın, otomobilin yanında onunla beraber oluşturduğumuz, Türkiye Mobilite Ekosistemi’nin çekirdeği diyoruz, mobilite ekosisteminin ilk kademelerinin uygulanması vardı. Örneğin, buraya dahil olacak, bize değer katacak, bizimle beraber ülkemize değer katacak start-up’ların seçimi vardı ve bunların üzerinde adım adım ilerliyoruz.

-(Marmara Bölgesi'ndeki ciddi deprem riski) Bu konuda uzman, altı akademisyenle beraber onların görüşlerini alarak oradaki zemin güçlendirme çalışmalarımıza öncelikle başladık, tamamlıyoruz. Bir örnek vermek gerekirse, şu ana kadar 25 bine yakın zemin güçlendirme kolunu kullandık. 'Nedir bu?' derseniz, bunları biz ucu ucuna eklesek İstanbul’dan Ankara'ya kadar ulaşacak boyutta veya başka bir anlamda 50 katlı üç tane gökdelen demek yerin altına zemini güçlendirme için kurduğumuz. Bu nedir? Bu oradaki aslında olmayan ama bizim kendimizin suni olarak yarattığı kayalığımızdır. O anlamda da planlarımız doğrultusunda devam ediyoruz.

-(Zemin güçlendirmesinin üzerine kuracakları binalara da ocak ayının ilk haftalarından itibaren başlayacakları bilgisini paylaşan Karakaş) Çünkü artık tamamıyla zemin kazıldıktan, güçlendirme kolanları yerleştirildikten, grobetonlar döküldükten sonra gelecek işlem ve o aşamadayız şu an. Dolayısıyla o süreç için toplamda da biz 2021’in sonu işaret etmiştik. Hatırlarsınız, inşaatın başlama töreninde de aynı şekildeydi. Dolayısıyla biz 2021 sonunda olayın inşaat tarafının tamamlamış olacağız. Bu fabrikanın tamamlandığı, tesisin tamamlandığı anlamına gelmiyor. Çünkü onunla paralel yürüyen ekipmanların yerleştirilmesi var ki ekipmanların biz şimdiden tedarikine, çalışmasına, geliştirilmesine başladık. Örnek vermek gerekirse boyahanenin siparişlerini şimdiden verdik.

-Takdir edersiniz ki rekabet avantajı nedeniyle çok daha fazla detayını söylemememiz gerekiyor. Ama biz bunu çok inceledik. İnsanlar davranış olarak pandemiden sonra neleri ön planda tutuyor ve nelere önem veriyor diye. Onlarla ilgili 1-2 uygulamamız olacak, bunun şimdiden haberini verebiliriz. İki; bu öyle bir iki senelik bir mesele de olmayacak. Kuvvetle muhtemel önümüzdeki dönemlerde ihtiyaçlar o çerçevede şekillenecek. Özellikle mobilite ekosistemi çerçevesindeki bizim aradığımız start-up’lardan şöyle bir kesit bakacak olursak bunların içerisinde sağlık teknolojisi açısından çalışanlar da var. Dolayısıyla orada müthiş güzel fikirler var zaten mobilite ekosistemdeki start-up’larla gelen güzellik burada.

-Baktığımız zaman 100'ün üzerindeki tedarikçilerimizin 75’i Türkiye de ve özellikle bunu gururla söylüyorum TAYSAD’ın üyeleri. Onun haricinde kalan yüzde 25 diye tabir ettiğimiz kısım ya henüz teknolojisi Türkiye’de olmayan ya da dünyada milyon adetlerde üretilip de ölçek ekonomisi Türkiye'de yakalanamayan ürünlerle ilgili. Ama onlar için de özellikle stratejik önemine olduğunu düşündüğümüz ürünler için de yerlileştirmeye yönelik çalışmalarımız var.

-Biz Türkiye'nin Otomobili olarak yola çıktık, Türkiye’nin Otomobili’nin altını doldurduğumuz zaman da fikri mülkiyet hakları bizim olan, milli, özgün bir şirketten, bir markadan bahsediyoruz. Artı yerlilik oranını da yola çıktığımız andan itibaren yüzde 51 olarak belirledik. Biz önce bunu kendimize, arkadaşlarımıza, yönetim kurulumuza söz verdik, ikincisi de devletimize söz verdik. Şimdi yüzde 51 baktığımız zaman özellikle teknolojisi yeni gelişmekte olan, elektrikli araçlar, bağlantılı araçlar konusunda iyi bir rakam mıdır? Evet. Yola çıkış noktasından itibaren biz bu yüzde 51’i söz verdik ve ondan sonraki takip eden yıllarda da, 3 sene içerisinde de, yüzde 68 gibi bir rakama ulaşacağız. Artı; ülkemizde yıllardır üretilen binek araçlarının yerlilik oranlarına baktığımız zaman bu rakamın yüzde 20’lerle yüzde 63’ler seviyesi arasında değiştiğini görürsünüz.

-Bunu başından itibaren yaşamış bazı sektörler var. Başına gelmiş değişim olarak. Onları da biliyoruz. Örneğin, cep telefonları var. Teknolojinin gelişmesiyle de otomobillerin başına, cep telefonunun başına geliyorsa onun geleceğini görüyoruz ve başladı bu dönüşüm. O anlamda baktığımızda artık otomobil A noktasından B noktasına gitmek için kullanılan bir araç olmaktan çıktı. Her geçen gün daha da akıllanıyor, her geçen gün beceri ve yetenekleri daha fazla oluyor. O anlamda da başından itibaren bu kurguyu yaparken otomobili farklı tasarlamak gerekiyor. Biz yine o söylemlerimizde şöyle deriz; 'İlk ürünü otomobil olan, akıllı bir cihaz olan bir teknoloji şirketiyiz'. Çünkü sadece otomobil yapmak artık günümüzde küresel rekabette yeterli değil. Dolayısıyla yaptığımız akıllı aracın yeni nesil teknolojilerle bürünmesi gerekiyor, başından itibaren. Ayrıca sizleri, bizleri, kullanıcıyı anlaması gerekiyor. Yani empatik olması gerekiyor. Bunu yapabilmek için akıllı olması gerekiyor. Teknolojik olarak baktığımızda bağlantı olması lazım, otonom sürüşe hazır olması lazım. Artı; elektrifikasyonu en iyi seviyede, en üst seviyede teknoloji olarak getirmiş olması lazım. Aynı zamanda da paylaşıma açık olması lazım. Şimdi biz bundan İngilizce kelimelerin baş harflerini birleştirdiğimizde, bunu da tescil ettirdik , 'USE CASE' (kullanıcı odaklı, akıllı ve empatik, bağlantılı, otonom, paylaşımlı ve elektrikli) kelimesi çıkardık. Biz kendimizi küresel boyutta tanımlarken küresel bir mobilite çözüm sağlayıcısı diyoruz ve bunu tescil ettirdik. Çünkü bu bizim yaptığımız işin çok net bir tarifini de yapıyor. Biz bunu hem Türkiye’de hem de yurt dışında tescil ettirdik. Yurt dışında da bunu anlatırken tek kelimeyle anlatabiliyoruz ne yaptığımızı.

-Yola çıktığımızda şunun farkındaydık; bir, küresel rekabeti yakalayabilmek için ortalamanın üzerinde bir performans, ortalamanın üzerinde bir tecrübe ve ortalamanın üzerinde bir yetkinlikle yola çıkmamız lazım. Bunu yapabilmek için de ülkemizde en iyi ürün geliştirme mühendisleri, en iyi kalite mühendisleri, en iyi teknik satın alıcıları, en iyi marka yöneticileri, işlerindeki en iyileri bulmak üzere yola çıktık, büyüteçle aradık, cımbızla çektik. Hepsini Türkiye de bulamadık işin gerçeği. Çünkü henüz Türkiye de o tür teknolojiler olmadığı için yurt dışına baktık, oraya Türkiye’den gitmiş, o şirketlerde çalışmış, o tecrübeleri edinmiş arkadaşlar bulduk ve şu an itibariyle 14'ü halihazırda çalışıyor bizimle. Önümüzdeki birkaç hafta içerisinde de 3'ü daha Türkiye’ye geri gelmek üzere mutabakat sağladığımız arkadaşlarımız var. Bu bizim için büyük bir zenginlik.

-Elektrikli araçların tabii ki şarj istasyonlarının altyapısı, altyapının zamanında kurulmuş olması elzem. Bunun doğru zamanı ne zamandır diye bakacak olursak, araçlar piyasaya çıkmaya başladığı andan itibaren o şarj istasyonlarının alt yapısının oluşmuş olması lazım. Zaten baktığınızda bu konuda nasıl projemizle ilgili devletimizle ve devletin yönetim birimlerinde bir fikir birliği varsa, şarj istasyonları konusunda da var ve 2022’nin sonunda şarj istasyonu altyapısı hazır olacak şekilde herkes harı harıl çalışıyor.

-(Daha önce yaptığı, 'Türkiye'nin Otomobili'nin piyasaya sunulduğu dönemde C segment SUV araçlarla fiyat rekabetini sağlayacağına ilişkin' açıklamalar) Ben size bunun mantığını anlatayım. Neden onu öyle ifade ediyoruz? Şöyle düşünün; 2022 veya 2023’e geldiğimiz zaman Türkiye’de binlerce, on binlerce elektrikli araç olacak mı bu piyasada? Olmayacak. Dolayısıyla biz kimlerden pazar payı alabileceğiz? O an piyasada pazarda bulunan muadili araçlardan. Şimdi o muadil araçlara baktığımız zaman da C segmentindeki içten yanmalı SUV araçlar var. Pazara çıktığımızda karşımızda elektrikli araçtan çok C segmentindeki içten yanmalı SUV araçlar olacak. Dolayısıyla bizim fiyat açısından da onlarla rekabet edebiliyor olmamız lazım. Bunu hesaplarken, bunu yaparken bunu planlarken de şunu düşünüyoruz. Toplam sahip olma maliyeti diye tabir ettiğimiz bir maliyet de var. Yani siz içten yanmalı araç aldığınız zaman yılda iki kere, üç kere servise götüreceksiniz. Bunun dizelinin, benzinin masrafı var. Elektrikli araçlarda durum farklı, elektrikli araçlarda 2 senede bir belki 3 senede bir servis ihtiyacı olacak. Artı yakıt dediğiniz zaman yakıt maliyeti çok farklı, elektriğin maliyeti ile içten yamalı aracın maliyeti arasında da fark var. Biz yine de bunları ön planda tutmadan fiyat konumlandırması üzerinde çalışıyoruz.

-Birincisi biz her şeyi doğru zamanda yapmanın getirdiği faydalara inanıyoruz. Evet, satışa, ön siparişe çıkmanın doğru zamanı seri imalattan araçlar çıktıktan sonra pazara lansmanından belli bir süre önce olur. Bu belki dört ay önce olur, altı ay önce olur, sekiz ay önce olur ama iki sene önce olmaz. Yani ürünümüz ortaya çıksın, kullanıcılar, hedef kitlemiz denesin, beğensin ondan sonra gerçek anlamda 'hoşuma gitti, istiyorum.' desin.