T24 Ankara
Anayasa Mahkemesi, sel felaketinde Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) konutlarındaki bodrum katını su basması sonucu hayatlarını kaybeden baba ve iki çocuğunun yakınlarının yaptığı başvuru sonunda, yaşam hakkı ihlali söz konusu olduğunu belirterek, hak ihlali kararı verdi. Kararda, savcılığın, DSİ’nin bilirkişi raporlarına, İçişleri Bakanlığı’nın soruşturma izni vermesine rağmen takipsizlikle dosyayı kapatmasının hak ihlali oluşturduğu ifade edildi.
Karara konu olay, 2012’de, Samsun Canik’te yaşandı. Dere yatağı ıslah edilerek yapıldığı belirtilen TOKİ konutlarının bodrum katlarını, sel felaketinde su bastı. Apartman görevlisi ve iki oğlu, olayda yaşamını yitirdi.
İçişleri Bakanlığı, olaydan sonra bazı kamu görevlileri hakkında soruşturma izni vermedi. Bu kamu görevlileri hakkındaki dosya ortadan kaldırıldı. Danıştay da ölenlerin yakınlarına tazminat ödenmesine dair kararı bozdu. Bu dosya da idare mahkemesine geri gönderildi. Tazminat davasının hâlâ sürdüğü belirtildi. Kararda, buna karşılık İçişleri Bakanlığı’nın bazı kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verdiği, bu kamu görevlilerinin sorumluluğu konusunda savcılığın bilirkişiden görüş istediği kaydedildi. Kararda, bilirkişi heyeti tarafından başsavcılığa sunulan raporda, ıslah çalışması ile dere yatağının güzergâhı değiştirilerek elde edilen sahanın doldurulduğu ve bu alana TOKİ tarafından bloklar inşa edildiği, DSİ tarafından yaptırılan sel kapanında çökme, göçme ve bozulmanın olmaması gerektiği ifade edildi. İçişleri Bakanlığı’nın raporunda da dere ıslahının seli önleyici şekilde yapılmadığı, imar plan değişikliklerinde taşkın önleme sınırına riayet edilmediği vurgulandı. Bilirkişi raporunda DSİ’nin yüzde 50 kusurunun olduğu vurgulandı. Başsavcılık, buna rağmen dosyayı takipsizlikle sonuçlandırdı.
Anayasa Mahkemesi, bu nedenle yapılan başvuruyu değerlendirdi ve cezasızlık sonucu doğuran takipsizlik kararı nedeniyle hak ihlali kararı verdi. Kararda, şöyle denildi:
"Olayda Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından yapılan sel kapanı vazife yapamaz hâle gelmiş, ardından oluşan su baskınları neticesinde başvuruya konu vahim olay yaşanmıştır. Yürütülen soruşturmanın kamu görevlilerinin kusurlarını açıkça ortaya koyması durumunda etkili bir ceza soruşturmasının yürütülmemesi pozitif yükümlülük bağlamında ihlale neden olur. Somut olayda yaşam hakkı kapsamında devletin etkili yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğünün ceza soruşturması ile yerine getirilebileceği sonucuna ulaşılmıştır. Bu noktada incelenmesi gereken husus, ceza soruşturmasının somut olay özelinde etkili bir şekilde yürütülüp yürütülmediğidir. Bilirkişi raporlarındaki tespitler, idari ve yargısal merciler tarafından yapılan değerlendirmeler ve kamu makamlarının sorumluluklarını ortaya koyan verilere rağmen Başsavcılık tarafından DSİ yetkilileri hakkında takipsizlik kararı verilmiştir. Gerçekleşen ölüm olayında önlem alması gereken kamu görevlileri hakkında cezasızlık sonucunu ortadan kaldıracak şekilde etkili bir ceza soruşturmasının yürütülmemesi pozitif yükümlülük bağlamında ihlale neden olmuştur. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir."