2020 Olimpiyat Oyunları gibi bir yıl gecikmeli olarak düzenlenen Tokyo 2020 Paralimpik Oyunları Salı günü başladı. Yaklaşık 4 bin 400 sporcunun 22 dalda yarışacağı oyunlar 5 Eylül'e kadar sürecek. Peki paralimpik spor müsabakaları nasıl dünya çapında düzenlenen olimpiyatlara dönüştü?Paralimpik Oyunları'nı izlerken aklımızda tutmamız gereken meseleler neler? BBC Dünya Servisi'nden Pooja Chhabria, Tokyo'da yarışan dünyanın dört bir yanından paralimpik sporculara sordu.
Paralimpik Oyunları yolculuğu, bir adamın engelliler hakkındaki önyargıları yıkma hayaliyle başladı.
Nazi Almanyasından kaçarak İngiltere'ye gelen Beyin Cerrahı Sir Ludwig Guttmann, omurilik yaralanması olan hastaların yaşamını değiştiren çalışmalara imza attı.
Guttmann için spor, hem gücü artırmanın hem de depresyonla mücadele etmenin bir yoluydu.
1960 yılında Roma'da düzenlenen Olimpiyatlar ile beraber ilk resmi Paralimpik Olimpiyatları da düzenlendi. Paralimpik Olimpiyatları ismini alması ise bundan dört yıl sonra Tokyo'da düzenlenen oyunları bekledi.
Roma'daki Paralimpik Oyunları'nda 23 ülkeden 400'e yakın atlet yarıştı.
60 yılı aşkın süre sonra, takip eden televizyon kanalları da arttıkça bu oyunlar küresel bir etkinliğe dönüştü.
Bu yıl yine Tokyo'da düzenlenen Paralimpik Oyunları'nda ise 162 ulusal komiteden 4 bin 400 atlet 539 farklı müsabakada madalya kazanabilmek için yarışıyor.
Tokyo'da yakaladığımız beş farklı paralimpik sporcuya sorduk: 'Sizce Paralimpik Oyunları'nı izleyen insanların farkında olması ve üzerine düşünmesi gereken en önemli şey nedir?'
Alia Issa, Mülteci Paralimpik Takımı'nın tarihteki ilk kadın üyesi.
Issa, Paralimpik Oyunları'na özgü bir yarışma olan ve çekiç atmanın paralimpikteki karşılığı olarak nitelenebilecek 'club throw' dalında yarışıyor. Paralimpik atletler, bovling kukalarını andıran 500 gramlık ahşap cismi en uzağa fırlatmak için yarışıyor.
BBC'ye konuşan Issa, "Karşılarına çıkan zorluklar ne olursa olsun yola devam etmeleri için insanları cesaretlendirmek isterim" diye konuşuyor.
Bu spor dalının tam olarak ne olduğuna ve Tokyo Olimpiyatları'na kadar nasıl geldiğine dair pek çok soru geldiğini söyleyen Issa, "Cirit atma ya da gülle atışı kadar bilinen bir oyun değil" diyor.
Issa bu yıl 16.4 metre ile kendi rekorunu kırdı.
Bu noktaya nasıl geldiğini soranlara başarılı atlet şöyle yanıt veriyormuş:
"Antrenmanlarla gücünü artırarak sonunda buralara kadar gelmek için gereken şey, cesaret."
Krishna Nagar, Hindistan'ın bu yılki Paralimpik Oyunları'ndaki en güçlü atletlerinden biri.
Nagar, "Geçtiğimiz 18 ay dünya için kolay geçmedi ancak sağlık çalışanlarının cesareti ve fedakarlığı mucizeler yarattı" diyor.
Para Badminton oyuncusu Nagar, insanların Paralimpik oyunlarına Olimpiyatlar'a verdiği desteğin aynısını vermelerini umduğunu söylüyor.
BBC'ye konuşan Nagar, "Çoğu insan bize bu sporlarda ek ayrıcalıklar tanındığını, normal sporlara göre bazı ayarlamalar yapıldığını sanıyor" diyor.
Bunun doğru olmadığını belirten Nagar, "Biz de aynı büyüklükteki pistlerde aynı kuralları takip ederek oyunlara katılıyoruz. Tek farkımız bizimle aynı kategorideki (engelli) sporculara karşı yarışıyor olmamız" diyor.
İtalya'nın tekerlekli sandalye eskriminde yarışan yıldızı Beatrice Vio'ya göre, insanların aklında tutması gereken kelime 'evrensellik':
"İnsanlar Paralimpik Oyunları'nda yalnızca tüm 'renklerden' ve etnik gruplardan insanları değil farklı beden tipolojilerinden tüm 'şekiller'de bulabileceğini anlamaları gerek. Uzun ya da kısa, zayıf ya da kilolu, beş duyuya sahip ya da değil, engeli var ya da yok, fark etmez."
Atletlerin sıklıkla 'zorlu ve üzücü hikayelerinde' sanki vücutlarındaki 'yaralarmış' gibi taşıdığını söyleyen 22 yaşındaki sporcu, "Bu yüzden 'evrensellik' Paralimpik dünyası için sembolik bir kelime diyor.
Paralimpik oyunlarının cesaret gerektirdiği görüşüne katılan Vio, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Tekerlekli sandalye eskriminde, sandalyenize hapis bir şekilde hareketsiz kalıyorsunuz, geri çekilemiyorsunuz. Tek yapabileceğiniz rakibiniz ile yüzleşerek ondan daha hızlı davranmak. Korkup kalamazsınız çünkü aksi takdirde sonunuz olur!"
Para halterde yarışan Mısırlı atlet Sherif Osman'a göre, "Olimpiyatlar ile Paralimpik Oyunlar arasında bir fark yok" ve ikisi de eşit olarak görülmeli.
Osman, oyunları takip edenlerin de ilham duyacaklarını umuyor.
"İnsanların halterde 'gücün' kaslardan değil akıldan geldiğini anlamalarını istiyorum" diyen Osman, daha önceki yıllarda çok sayıda altın madalya elde etti. 2008'de Pekin, 2012'de Londra ve 2016'da Rio oyunlarında birinci oldu.
Sherif Osman bu yılki oyunlarda dördüncü altın madalyasını almayı hedefliyor.Osman'ın her kaldırıştan önce bir de ritüeli var. Önce yavaşça yerine doğru ilerliyor, ardından sanki düello yapıyormuş gibi meydan okuyan bakışlarla bara gözlerini dikiyor.
Bu ritüel sayesinde kendisini daha kendine güvenli ve güçlü hissettiğini söyleyen atlet, "2006'da bunu yapmaya başladım, antrenmanlarda ve özellikle de yarıştığım zamanlar devam ettirdim" diyor.
Hindistan'ın yıldız para badminton oyuncusu Pramod Bhagat ile Nijerya'nın para haltercisi Olaitan Ibrahim , bu yılki oyunlarda insanlardan 'destekleri' dışında bir şey istemediklerini belirtiyorlar.
Pramod Bhagat, "Çok çalıştık ve böylesine büyük bir yarışmaya girmeden önce desteklerine ihtiyacımız olacak" diyor.
Olaitan da bu görüşe katılıyor ve "İnsanların oyunumuz izlerken benim için dua etmesini çok isterdim, benim için anlamı büyük olurdu" diyor.
Pramod Bhagat, yeni kuşak para badminton oyuncularına hayallerinin peşine düşmeleri için ilham vermek istediğini vurguluyor.
"Birçok insan cesaretimi kırmış , hatta engelli olduğum için benimle dalga geçmişti" diyen Bhagat, şöyle devam ediyor:
"Bugün o insanlar başarılarımdan gururla bahsediyor. Burada önemli olan kendine olan inancını kaybetmemek. Sonrası, erken ya da geç, gelir zaten."