"Topbaş'ın damadına Koru Florya’daki araziyi kim hediye etti?"

"Topbaş'ın damadına Koru Florya’daki araziyi kim hediye etti?"

Cumhuriyet yazarı Çiğdem Toker, TSK'daki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturmalar kapsamında ‘FETÖ’nün finans ayağı’ olduğu iddiasıyla gözaltına alınan, Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı'nın 'Florya’da kalan son araziyi, ortaklarıyla birlikte TOKİ’nin açtığı ihaleden aldığını' hatırlattı. Toker, "Topbaş'ın damadına Koru Florya'daki araziyi kim hediye etti" diye sordu.

"Kavurmacı, Florya’da kalan son araziyi, ortaklarıyla birlikte TOKİ’nin açtığı ihaleden almıştı. O zamanki adı Şenlikköy arazisi olan, bugün ise Koru Florya olarak bilinen yapı alanının kurulduğu arazi için TOKİ, 2010’da gelir paylaşımı yoluyla ihale açmıştı. İhaleyi 215 milyon TL teklifle, Kavurmacı’nın sahibi olduğu Aydınlı -Metal Yapı Konut-Arke İnşaat ve Vizyonlife şirketlerinden oluşan grup kazandı" ifadesini kullanan Toker, "Şimdi daire başı satış fiyatı 1-4 milyon TL’den satılan Koru Florya’nın üzerine kurulduğu arazinin bir kamu arazisi olduğunu ve “her şey yolundayken”, devlet kurumları tarafından hasılat paylaşımına konu edildiğini anımsatma zamanı" diye yazdı.

Çiğdem Toker'in "Topbaş'ın damadına Koru Florya’daki rantı kim hediye etti?" başlığıyla yayımlanan (19 Ağustos 2016) yazısı şöyle:

 “Bir suçun işlendiği tarihi, siyasi iradenin belirleyebileceğine inandırılmaya çalışılıyoruz.” Özgür Mumcu, dünkü yazısında üzerine kitaplar yazılası bu özlü sözü etti. Cümlenin taşıdığı siyasi tarihsel yük, daha doğrusu iktidarın murat ettiği, hepimizi öyle ilgilendiriyor ki, buradan biraz daha açıp öyle gelelim konuya:AKP iktidarının FETÖ/PDY adını alan Cemaat bağlantısı için 17/25 Aralık operasyonlarını milat almasının birden çok nedeni var:  -Hem 2013 sonuna kadar, neredeyse 10 yıl süren gayri resmi koalisyondaki, ortaklık ve işbirlikleri ceza hukuku kadrajına girmesin. Girmesin ki siyasi kadrolar hesap vermekten kurtulsun, dinen “günahkârız vallahi” demek yeterli gelsin. -Hem de -asıl maksat eski ortağını alaşağı etmek olsa dahi- bu iki operasyona konu “iddia”lardaki suç unsurları, eleştiriden muaf olsun. Ne hoş.   Bu sayede, örgütle her düzeyde irtibatı saptanan asker, polis, hâkim, savcı, gazeteci, işadamı yüzer yüzer derdest edilip götürülürken, 2003-2013 döneminde ve devlet denilen bu devasa kutlu yapı içinde, elinde kalemler ve mühürlerle binlerce ortak işe imza atmış siyasi kadrolara hiçbir şey olmasın. Üzerinde yedi cetlerine yetecek trilyonluk rantlar doğuracak kamu arazilerini “parsel parsel” dağıtanlar ortaya çıkmasın.  Merkezde ve yerelde hiçbir yönetici, bu dağıtımlardan, tahsislerden, irtifak haklarından gelir paylaşımlarından sorumlu tutulmasın.

Koru Florya’daki rantı kim hediye etti?

Misal, FETÖ/PDY iş dünyası yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında dün gözaltına alınan isimlerden biri olan Aydınlı Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Kavurmacı.  İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı da olan Kavurmacı, Florya’da kalan son araziyi, ortaklarıyla birlikte TOKİ’nin açtığı ihaleden almıştı. O zamanki adı Şenlikköy arazisi olan, bugün ise Koru Florya olarak bilinen yapı alanının kurulduğu arazi için TOKİ, 2010’da gelir paylaşımı yoluyla ihale açmıştı. İhaleyi 215 milyon TL teklifle, Kavurmacı’nın sahibi olduğu Aydınlı -Metal Yapı Konut-Arke İnşaat ve Vizyonlife şirketlerinden oluşan grup kazandı.  Aydınlı’nın Koru Florya’daki ortağı Metal Konut ise Fatih Belediyesi’nin imara açtığı deprem sığınma alanında, lehine karar alınan şirketti. (Bu süreci yazdığım için hakaret ettiğim iddiasıyla hapis cezası istemiyle yargılandım. “İlgisiz olayları bir araya getirdiğim” gerekçesiyle de benden 1 milyon TL tazminat istendi.)  Şimdi daire başı satış fiyatı 1-4 milyon TL’den satılan Koru Florya’nın üzerine kurulduğu arazinin bir kamu arazisi olduğunu ve “her şey yolundayken”, devlet kurumları tarafından hasılat paylaşımına konu edildiğini anımsatma zamanı.  Ayrıca bir de iki gün önce, 17 Ağustos depreminin 17. yılını idrak ettik. O felaketin ardından sığınma alanı olarak belirlenen arazilerin hemen hemen tamamına AVM yapıldığını arkadaşlarımız gazetemizde yazdı.  Bugün kanlı darbe girişimi soruşturmasıkapsamında hakkında FETÖ/PDY’den soruşturma açılan işadamları ve şirketler, terör örgütünü finanse etme iddiasıyla suçlanıyor. Peki, örgüt finansmanına konu büyük gelir kaynaklarına, kamu ihaleleri parası karışmışsa ne olacak? Yukarıda iki örneğini verdiğim imar kararları, tahsisleri, ihaleleri, hasılat paylaşımları tek taraflı mı gerçekleştirildi? Buna mı inanmamız bekleniyor? Cevabın uzun versiyonu mümkün olsa da kısasıyla yetinelim: Rant, iki taraflı bir işlemdir. Bir tarafı kaçınılmaz olarak devlet, yani onun kullandığı siyasi iktidardır.