T24 - Yaşanan gerginlerin ardından Tophane'de sanatta hayatta akışında devam etti Bu hafta Tophane'de Mehmet Ali Uysal ın çerçeveleri Piartworks ün vitrininde. Outlet te Priştinalı sanatçı Jakup Ferri nin resimleri görülebilir. Mehmet Ali Uysal’ın eğilmiş bükülmüş kimi zaman askıya asılmış çerçeveleri Piartworks’ün vitrininde izleyicisini çağırıyor. Resmi çerçeveye alan çerçevenin kendisi bu kez sanatın nesnesi. İşlevi gereği, yapılmış olanı çerçeveleyeceğine kendisi olarak görünüyor ya da çerçeveyle ilgili tüm algımızı bozan başlı başına bir obje olarak. Bu çerçevelikten çıkmış nesneler genç sanatçı Mehmet Ali Uysal’ın mekânla kurduğumuz ilişkiyi sorunlaştırdığı işlerin bir devamı gibi. Uysal’ı ilk kez galeri duvarını mandallamaya kalkıp bunu başardığında tanımıştık. Bir çeşit genç Anish Kapoor vardı karşımızda. Mekâna özel işlerden sonra Uysal, erimiş hatta üzgün görünümlü çerçeveleriyle karşımızda. Piartworks’ün ikinci küçük mekânında çerçevelerin yanı sıra mekânla ilişkisini sürdürmüş Uysal. Ne var ki duvardan çıkan insan figürü denemesiyle genel çizgisinden uzaklaşmış. Hikayeci oluvermiş. Keşke bu denemeyi yapmasaydı... Duvarın arkasından zorla çıkmak isteyen her kimse onu kolay kolay tanımlayamasaydık... Galerinin tam karşısında yer alan Çukurcuma’dan Tophane’ye yeni taşınan Atölye Elipsis ise dünya çapında ünlü bir moda fotoğrafçısı Michel Komte’u ağırlıyor. Komte, uzun İskoç eteği, yuvarlak güneş gözlükleri ve en sıradan olayı uzun uzun anlatarak anında egzantrik kılmasıyla tam bir moda dünyası insanı. Sergi mekânı aynı zamanda atölye olmasıyla bir nevi ‘mutfak galeri’ olarak çok ilginç. Sergilenen fotoğrafın, o noktaya nasıl geldiğini açık ofiste yer alan ultra teknolojik arganizörlerle basıldığını gözlemlemek zevkli. Komte’un sergisinde olağanüstü güzel kadınlar var... Gisele Bündchen, Sophia Loren, Eva Herzigova, Penelope Cruz, İman gibi... Hepsi son derece güzel ve son derece doğallar. Komte’un moda fotoğrafçısı olarak farkı, gözü doyuracağım ya da iştahını dindireceğim diye kadınları anında nesne olmaya indirmemesi... Penelope Cruz’un dudağının kenarındaki çizgileri görmek için bu sergiyi kaçırmamak gerekiyor. Tophane’deki Outlet galerisinde 9B’den tanıdığımız ve büyük sempatimizi kazanmış bir isim, Priştina’lı Jakup Ferri var. Ferri, 9B’de sanat ve şov dünyasıyla dalga geçen videolarıyla dikkatimizi çekmişti. Sanatçı, bu kez videosunun yanı sıra mozaikten naif resimleriyle ve desenleriyle Outlet’te. Ferri de bienaller türü sergilerin yanı sıra galeri için özel, daha şekerli bir üretim yapmanın yolunu bulmuş: Gündelik hayatın tüm yükünü anlatan ama aynı zamanda hafifletmeyi başaran mozaik tuvallerle... Extramücadele’nin sergisi Galeri Non ise Extramücadele’nin ‘Extramücadele 2010: Bunu ben yapmadım, siz yaptınız’ isimli sergisiyle sezonu açıyor. Bu sergi Hafriyat grubu üyesi Extramücadele’nin ilk solo sergisi... Hafriyat sergilerinde yaptığı üretimin galeri için yeniden düzenlenmiş daha satın alınır ve asılır hale gelmiş olanı aynı zamanda... Extramücadele, ilk solo sergisi için Hafriyat sergilerinden tanıdığımız animasyonlarındaki imgeler sözlüğünü parçalamış, kimi imgelerini üç boyutlu hale getirip kimilerini tuvallere kondurmuş. Bunlara bazı yeni sıfır beden anayasayla ilgilenen genç kadınlar olduğu kadar başka Kemalist arkadaşlar eklemiş. Ekip iyice kalabalıklaşmış. Galeri izleyicisi için yeni ve çok cesur, güncel sanat takipçisi için hemen hemen bildik işlerden oluşan bu sergi önemli bir tespiti yapmamızı hızlandırıyor: On yıl boyunca galerisiz kimse kalmayacak ve galerisizken muhalif olan dil galeriliyken dönüşek... Geçen on yıl boyunca bienal gibi ya da bağımsız, kar gütmeyen mekânlarda yapılan sergilerdeki dil, ticari alana girdiği andan itibaren kendini tekrar edecek mi? sorusu önümüzdeki dönemde önem kazanacak. Zaten bu, güncel sanatın çağdaş sanat terimini kabullenmesiyle, teslim olmasıyla diyelim, başladı. Hızla galerinin içine girecek ve satılık’a dönüşecek işlerin, 2010 yılında,Türkiye’de 90’ların başında yaşanan güncel sanat başlıklı modernizmin hızını keseceğini kestirmek hatta söylemek mümkün. (Bugün nonprofit Depo gibi bir mekânda açılan ve politik olma iddiası taşıyan Düşünceler Suça Dönüştüğünde sergisinin en ticari usüllerle; şampanyalı, koleksiyonere özel ve ticari galeri bağlantılı ön gösterim yaptığını hatırlayarak...) Ama sanatçı dile karşı yetenekli olan, dilini iyi kullanan, buzun üstünde; ticari olanda da, olmayanda da, anadilini konuşarak yürümesini bilen değil midir? İşte önümüzdeki on yıl, geçtiğimiz on yılda dilini iyi kullandığını düşündüklerimizin buzda düşüp düşmeyeceğini gösterecek. Hangi sanatçıların kulağının iyi olup dile karşı yetenekli olduğunu da... Elbette, hayat gibi sanat da devam ediyor. Tophane saldırılarıyla vakit kaybetmeden faillerin bir an önce yakalanmasını beklerken entelektüel sorularımızı sormayı sürdürmeliyiz. Düşünce ve imge üretmeye, kendi bireysel gündemimize ara vermeden, toplumsal gündemle birlikte bunu yapmaya devam. Her zamanki gibi... Hayat ve sanat. Tam bir aşk/nefret ilişkisi mi acaba? Bildiğim belki de arzu ettiğim tek şey savaşmamaları. (Radikal Ayşegül Sönmez 25 Eylül 2010)