T24 - Binnaz Toprak, 'hakim parti olma yolunda ilerleyen AKP'yi durdurabilecek bir güç olarak CHP'nin yeni yönetimine yöntem olarak "İktidara meydanlarda yüklenmek yerine, sakin bir dille halka kendi projelerini anlatmalarını ve iktidara bu projelere cevap verme ihtiyacını hissettirlerini" tavsiye etti.
Binnaz Toprak'ın Radikal gazetesinde (8 Kasım 2010) yayımlanan yazısı şöyle:
Yeni CHP'den beklentiler
Türkiye politikasının günümüzdeki en önemli sorunlarından biri, iktidar karşısında muhalefetin seçim kazanma şansının olmaması. Siyaset biliminde, yıllarca iktidar olmayı başaran partiler için ‘hâkim parti’ (predominant party) deyimi kullanılıyor. Bundan kastedilen, sistem tüm partilere eşit şans tanıdığı halde, seçmen tercihlerinin hep aynı partinin iktidarı doğrultusunda kullanılması. İsveç ve Norveç’te sosyal demokrat ya da işçi partilerinin II. Dünya Savaşı ertesinde kırk yıla yakın süreler iktidarda kalmış olmaları bu tür partilere en iyi örnek. Türkiye’deki %10 barajı nedeniyle sistemin her partiye eşit şans tanımadığı açıksa da barajı aşabilen partiler karşısında AKP ‘hâkim parti’ olma yolunda hızla ilerliyor.
Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki yönetim değişikliği, AKP’nin bu konumunun kırılabileceği ümidini doğurdu. Ümit, muhtemel bir gelecek için her zaman vardır, ancak o ölçüde de kırılgandır. Birdenbire yükselen beklentileri karşılamanın zorluğu ortada. Partinin başarılı olabilmesi, hem siyaset yapma tarzını değiştirmesine hem de iktidara geldiği takdirde neler yapacağını ayrıntılı saptayıp yeni programını kitlelere iyi anlatabilmesine bağlı. Seçmeni artık ‘cağız’, ‘ceğiz’ ekleriyle biten vaatler tatmin etmiyor. Daha somut projelerin dile getirilmesi gerekiyor.
Örneğin, yeni yönetim dağıtım sorunlarına önem verdiğini belirtti. Bu çok iyi de nasıl yapılacağı konusunda hiçbir fikrimiz yok. Dar gelirli vatandaşların sorunlarını çözmek için farklı bir vergilendirme sistemi mi uygulanacak? Devlet bütçesindeki kalemlerde oynama mı yapılacak? Teşvik, kredi vb yöntemler mi değişecek? Üretim ve dağıtım arasındaki denge nasıl sağlanacak? İşsizlikle nasıl mücadele edilecek? Aynı şekilde, Kürt sorunu nasıl çözülecek? Bu çözümün ayrıntıları neler olacak? Ateşkes nasıl kalıcı kılınacak? Kürtlerin anadilde eğitim, yerinde yönetim gibi taleplerine CHP nasıl bakıyor? “Başörtülü üniversite öğrencilerinin sorunu bizim iktidarımızda çözülecek” söylemi yetmiyor. Çözümün parametreleri ne olacak? Meslek liselilere üniversite sınavlarında getirilen kısıtlılık kaldırılacak mı? Herkesin vergileriyle devlet bütçesinden pay alan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın farklı din ve mezheplere hizmet sunması, Diyanet için farklı bir vergilendirme sistemi oluşturulması ya da devlet kurumu olmaktan çıkarılması konularında CHP ne düşünüyor? Gayrimüslim vakıfları, Ruhban Okulu, Rum Ortodoks Patriği’ne ‘ekümenik’ sıfatı verilmesi gibi konularda tutum ne olacak? Siyasette kadınlara zorunlu kota getirilmesi, gençlerin siyasete katılımı hakkında CHP’nin görüşü ne? Farklı kimliktekilere karşı olan toplumsal baskı ve sindirme nasıl önlenecek? YÖK değiştirilecek mi yoksa tümüyle kaldırılacak mı? Değişecekse, nasıl? Eğitim ve sağlık hizmetlerine ilişkin yeni önerisi var mı? Yönetimde şeffaflık, bürokratik atamalarda liyakat gibi konularda ne gibi önlemler alacak? Liyakata dayalı atama yapıldığını nasıl ve nereden bileceğiz? ABD’deki gibi, önemli mevkilere aday gösterilenlerin meclis komisyonlarında sorgulanması ve sorgulamanın devlet televizyonlarından yayımlanması konusunda ne düşünür? Yeni bir anayasanın hem yapım süreci hem de içeriği hakkında CHP’nin önerisi ne?
Bu sorular çoğaltılabilir. Burada söylemek istediğim, CHP’nin siyasete yeni bir dil getirmesi. İktidara meydanlarda yüklenmek yerine, sakin bir dille halka kendi projelerini anlatması ve iktidara bu projelere cevap verme ihtiyacını hissettirmesi. Bu başarılabilirse, sadece CHP için değil Türkiye siyaseti için de devrim niteliğinde olacağını düşünüyorum.