Trakya'nın akciğerleri konumundaki Istranca Ormanları eteğinde bulunan Kırklareli'nin Vize ilçesi Soğucak köylüleri, doğalarını korumak için büyük mücadele veriyor. İçinde barındırdığı birçok hayvan türü, içme suyu kaynakları, doğa harikası bitki örtüsü ve endemik çeşitliliğiyle ‘Yeşil Vadi’ olarak anılan bölgeye yıllardır taş ve kalker ocağı yapılması için art arda girişimlerde bulunuluyor. Soğucak sakinleri doğalarını korumak için savaş verdiklerini belirtirken bugüne kadar 5 ayrı kalker ve taş ocağı kurulması girişimine başlattıkları hukuk mücadelesini kazandı. Köy muhtarı Rahmi Beler ise bölgede sondaj yapılmasının dahi yasak olduğunu ancak girişimlerin devam ettiğini belirterek, "Davaları kazanmamıza rağmen hala buralara taş ocağı yapmak için ısrar ediyorlar. Bizim bölgemiz 1/3 Ergene Havzası'nda kalıyor. Yani kesinlikle sondaj dahi yapılamaz, yasak olan bir bölgeye taş ocaklarını izin veriyorlar" dedi.
Birçok bitki ve hayvan türünü barındıran Istranca Ormanları’nda koparılması halinde 60 bin lira para cezası kesilen dağ lalesi de bulunuyor. Yemyeşil bir doğası bulunan Soğucak Köyü’nün sakinleri, 'yeşil vadileri'ni korumak için 2016 yılından bu yana taş ocağı, patlamalı kalker ocağı gibi ocaklar açılması için girişimlerde bulunan şirketlere karşı hukuki olarak mücadele ediyor.
Köylüler bu ocaklara tepki göstererek hukuk mücadelesi başlattı. Köylüler ocak açılmasına karşı Edirne Bölge İdaresi Mahkemesi’nde açtığı 5 davayı kazanırken son günlerde yeni bir ocak açılması için girişimde bulunulduğunu söyledi. Geçtiğimiz günlerde Ankara'ya giderek yeni açılması planlanan ve şu an Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İnceleme Değerlendirme Komisyonu'nda görüşülen kalker ocağının kurulmasını durdurmak için girişimlerde bulunan Soğucak Köyü sakinleri, bu ocağı da istemediklerini dile getirdi.
Soğucak Köyü Muhtarı Rahmi Beler, doğal güzelliklerini korumak için verdikleri mücadelede kararlı olduklarını belirterek şunları söyledi:
"Her tarafımızdan su kaynıyor, fakat taş ocaklarından bir türlü bunları kurtaramıyoruz. Bu zamana kadar çok mücadele verdik, davaları kazanmamıza rağmen gidip tekrar geliyorlar. Dinamit patladığında, sular yok olduğunda bizler ne yapacağız? Eskiden 25 köye gidiyordu suyumuz ama şu an sadece bizim köy ve Doğaca köyüne yetmiyor. Çevredeki var olan taş ocaklarından dolayı suyumuz çok azaldı. Şu an çalışan bir taş ocağı buraya 700 metre uzaklıkta, çok yakın. Köyümüzde çok sayıda kaynak var deremizde bu sudan oluşuyor. Ergene Nehri'ne giden su buradan gidiyor. Davaları kazanmamıza rağmen hala buralara taş ocağı yapmak için ısrar ediyorlar. Bizim bölgemiz 1/3 Ergene Havzası'nda kalıyor. Yani kesinlikle sondaj dahi yapılamaz, yasak olan bir yere taş ocaklarını izin veriyorlar. Bizler nerede yaşayacağız ne yapacağız onu da bilmiyoruz. Bu bölgede rüzgâr gülü, taş ocağı, kum ocağına MTA'da alanda kömür aramak gibi doğamızı yok edecek şantiyeler kurmak istiyorlar. Oysa Soğucak köyü gezilmesi görülmesi çok güzel bir yer. Tarihi Gemikaya Kalesi, mağaralarımız, orman içinde çiçeklerimiz var. Şu an taş ocağı yapılması istenilen ormanda Afyon'da koruma altına alınan ve koparanlara 60 bin lira para cezası uygulanan şakayık dediğimiz dağ lalesi (kızıl lale) bahçemiz var. Nasıl buraya taş ocağı yapmak istiyorlar anlamış değilim."
Tüm mücadelelerine karşı firmaların devamlı olarak taş ocağı kurma girişiminde bulunduklarını söyleyen Beler, "Doğamızı korumak için sürekli Ankara'ya gidip geliyoruz. Bugüne kadar açılan 5 davayı kazanmamıza rağmen tekrar tekrar gelip ısrarla burayı katledecek taş ocakları şantiyeleri kurmak için çalışıyorlar. Açılan davalarda yürütmeyi durdurma kararları oy birliği ile veriliyor. Ama 3 ay sonra, 5 ay sonra tekrar gelip bölgemizde şantiye kurmak istiyorlar. Köyümüz zaten hiç bir şekilde taş ocağının yapılmasını istemiyor. Biz taş ocaklarının kurulmasına karşı değiliz ama bu ocaklar kurulması gereken yerler kurulsun. Bugün hayatta en önemli olan yaşam kaynağı sudur. Bu yüzden böyle yerlerin korunması gerekiyor. Bizi mücadelemizde bu yüzden zaten" dedi.
Köyde sularının sürekli azaldığını anlatan köy sakinlerinden Süleyman Durmuş, doğayı korumak için mücadelelerinin devam edeceğini söyledi. Mevcut olan taş ocağının dinamit patlamasıyla sularının azalıp hayvanların ormanı terk ettiğini anlatan Durmuş, "Ben bu köyde doğup büyüdüm. Bu sular gittikçe azalıyor. Suyun bitmesini istemiyoruz. Taş ocakların buraya açılmasını kesinlikle istemiyoruz ve bunun için sürekli mahkemelerde mücadele ediyoruz. Direniyoruz. Ben sağ olduğum sürece bölgede taş ocağı açılmasına müsaade etmeyeceğim. Burada türlü türlü hayvanlar vardı ve o hayvanların çoğu buradan yok oldu. Burada mevcut olan taş ocağından çıkan dinamit seslerinden hayvanlar kaçıp gitti. Burada akan suyumuz sürekli azalıyor. Bir sabah kalktığımızda bu su akmaya bilir. Suyun alan 2 tarafı da kayalık olduğu ve dinamitlerden kayalar çatladığı için su yok olabilir. Bu su 25 tane köye gidiyordu şimdi sadece 1 köye gidiyor çünkü azaldı. Şu an bir taş ocağı var bir taş ocağı daha kurulursa suyumuz yok olur" diye konuştu.
Kırklareli'de köylerine kurulmak istenilen taş ocaklarını engelleyip maden aranmasına hukuki haklarını arayarak doğanın katledilmesini engelleyen, Soğucak köylüleri ve Kırklareli Kent Konseyi üyeleri, bölgeye taş, maden ve kum üretimi yapan şantiyelerinin de kurulmasına izin vermeyeceklerini söyledi.