Belçikalı iktisatçı Robert Triffin, 1960 yılında Bretton Woods sisteminin sonunda gelip bir açmaza dayanacağını ileri sürdü. O yıllarda ABD Dolarının karşılığında altın vardı. Bretton Woods sistemi, basılan her 35 Dolar karşılığında ABD Hazine kasalarına 1 Ons altın konulmasını öngörüyordu. Doların, altın karşılığı basılmaya devam etmesi, altın karşılığı basılmayan diğer paralar karşısında tercih edilme üstünlüğü sağlıyor ve Dolar rezerv para konumuna giriyordu. Rezerv para konumunda olduğu için Dolara, ABD içinden olduğu kadar dış dünyadan da talep vardı. Triffin’e göre cari açık veren ABD, bu açığı kapatmak için Dolar basıp dünyaya dağıtmaya devam ettikçe insanlar, ABD hazine kasalarındaki altının bu kadar Doların karşılığını vermeye yetmeyeceğini düşünecek ve Dolara güven azalacaktı. Cari açığı kapatmak üzere Dolar basmakla Dolara güven sağlamak arasında oluşan çelişki Triffin Çelişkisi (Paradoksu) adıyla anılır oldu.
Triffin Çelişkisi, ortaya atıldığı 1960 yılından 1971 yılına gelinceye kadar daha çok akademik bir tartışma konusu olarak kaldı. ABD, 1960’lar boyunca Vietnam savaşının yarattığı kamu harcaması artışlarını karşılayabilmek için daha çok Dolar basarak dünyaya dağıtmaya devam etti. 1971 yılına gelindiğinde ABD yönetimi, dünyada dolaşan Dolarların altın karşılıklarının ödenemeyeceğini fark edince Başkan Nixon, Doların altına konvertibilitesini kaldırdı (Nixon Şoku.) Böylece Dolar da karşılıksız kalmış oldu. Diğer paralar zaten karşılıksızdı ya da daha doğrusu sabit kur rejimi altında Dolara bağlanmış oldukları için Dolar üzerinden altın karşılığı taşır gibi bir konumdaydılar. Doların altın karşılığı iptal edilince bütün paralar aynı duruma geldi ve böylece Bretton Woods sistemi de tarihe karışmış oldu.
Çin Merkez Bankası Başkanı Zhou Xiaochuan 29 Mart 2009 tarihli ‘Uluslararası Para Sisteminin Reformu’ başlıklı konuşmasında Triffin Çelişkisine değinerek küresel krizin temelinde yatan meselelerden birisinin piyasadaki aşırı Dolar bolluğu olduğuna dikkat çekince Triffin Çelişkisi yeniden tartışma gündemine geldi.
Fed, küresel krizin başlangıcı olarak kabul edilen 2008 yılından başlayarak 2014 yılı son çeyreğine kadar parasal genişleme (QE) politikası uyguladı. Bu uygulama sonucunda Fed’in bilanço büyüklüğü yaklaşık 900 milyar Dolar düzeyinden 4,5 trilyon Dolar düzeyine yükseldi. Yani Fed, bol miktarda para dağıttı piyasalara. Ne var ki bu aşamaya kadar Triffin Çelişkisi ortaya çıkmadı. Çünkü bir yandan ABD cari açığı düşerken (2006 yılında GSYH’nın yüzde 6’sından 2015 yılında GSYH’nın yüzde 2,5’ine düştü) bir yandan da Dolar, rezerv para olarak itibarını artırdı (6 önemli paraya karşı oluşturulmuş bulunan Dolar Endeksi 2006’da 90 iken bugünlerde 98 düzeyine yükseldi.) Bir başka ifadeyle Doların bollaşması hem ABD cari açığını düşürdü hem de Doların itibarını yükseltti. Özetle Triffin Çelişkisi değil tam tersine pozitif bir ilişki ortaya çıktı.
Buna karşın Fed, bu pozitif ilişkinin böyle devam edeceği konusunda kuşkulu olsa gerek ki pozitif ilişkinin çelişkiye dönüşmemesi için parasal genişlemeyi durdurmakla yetinmeyip faizi de artırmayı planlıyor.
Not: Mahfi Eğilmez'in bu yazısı mahfiegilmez.com sitesinden alınmıştır.