Uluslararası ilişkiler ve siyaset uzmanları ABD Başkanı Donald Trump'ın ülkesinin İsrail Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıma vaadini değerlendirdi. Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beril Dedeoğlu, "Diyelim ki Trump, Kudüs’ün başkent yapılması sözünün arkasında durmaya çalıştı. Bu, İsrail’in riski göze almasına bağlıdır. Ben şimdiki İsrail yönetiminin bu riski göze almayacağı kanaatindeyim" dedi. Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan Gözen, "Trump’ın İsraille ilgili söylediklerinin arkasında duracağını düşünüyorum. Tabii bunu ne zaman yapar, gelişecek konjönktür yapmasına imkan verir mi bunu bilemiyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Gazeteci Ahmet Taşgetiren'e göre Trump bu konuda ısrar ederse Barack Obama'nın gerisine düşer.
Karar'ın haberine göre, ABD’nin yeni başkanı Donald Trump’ın, İslam dünyasında en çok yankı uyandıran seçim vaatlerinden biri, ülkesinin İsrail’deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma konusundaydı. Trump, İsrail Büyükelçisi olarak kendisi de bu görüşü savunan Yahudi avukat David Friedman’ı seçti. Yeni başkanın başdanışması Kellyanne Conway de geçen ay yaptığı açıklamada, Trump göreve geldikten sonra, büyükelçiliğin Kudüs’e taşınmasının ‘büyük bir öncelik’ olduğunu söylemişti. Trump son olarak hafta içinde bir İsrail gazetesine verdiği mülakatta bu konudaki sözünü tutacağını belirtmişti. İsrail, başkenti olarak ilan ettiği Kudüs, Birleşmiş Milletler tarafından ‘hiçbir devlete ait olmayan bölge’ olarak kabul ediliyor. Yabancı devletlerin İsrail büyükelçilikleri, Tel Aviv kentinde bulunuyor. ABD’nin elçiliğini taşıması, Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınmasına yönelik bir hamle olarak değerlendiriliyor.
Gazeteci yazar Ahmet Taşgetiren: İslam dünyasında zaten kuşkulu bir bekleyiş var. Onu besleyen bir adım olur. ABD’nin başına, İslam dünyasında bu coğrafyanın hassiyetlerini anlamayan ve Müslümanların damarına basa basa İsrail’e yatırım yapan bir yeni politikacı gelmiş olur. Bu noktada Obama’nın bile gerisine düşeceğini söylemek mümkün. Yani Trump’ın zaten terör vesaire bağlamında Müslümanlarla ilişki kurmaya yönelen birtakım sözleri olmuştu. Yani sonuç olarak kötü ABD’li bir politikacının yeni bir örneğini oluşturur.
Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan Gözen: Trump hiçbir ideolojisi, felsefesi, siyaset anlamında düşüncesi olmayan bir başkan. Devlet tecrübesi yok. İşadamı olduğu için de tek felsefesi para kazanmak. Trump oğul Bush gibi, zayıf kişilikte bir başkan. Bu kişilikteki insanları etrafındaki akil insanlar yönlendirir. Trump’un etrafındakilere baktığımızda görünen isimler bile insani çılgına çevirmeye yetiyor ki bir de görünmeyen Henry Kissenger gibi Yahudi lobisinin dünyadaki en güçlü adamlarından biri var. Kissenger’in Dünya Düzeni adlı kitabını herkesin okuması gerekir. Özellikle İslam dünyasını rahatsız edici görüşler ortaya koyuyor. Kissenger gibi akıl hocaları Trump’ı istedikleri gibi yönlendirecekler. Atamalardan da gördüğümüz kadarıyla İsrail lobisine yakın kişilerden oluşuyor. Trump’ın seçilmesinde de bu kişiler etkili oldu, seçilmesini mümkün kılacak kampanya yürüttü. Trump’ın İsraille ilgili söylediklerinin arkasında duracağını düşünüyorum. Tabii bunu ne zaman yapar, gelişecek konjönktür yapmasına imkan verir mi bunu bilemiyoruz.
Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beril Dedeoğlu: Trump’ın bu çıkışının arkasında İsrail politikalarını daha fazla destekleyeceği anlamı var. Daha çok bir önceki yönetimi sıkıştırmaya yönelik bir açıklama bu. Çünkü Obama döneminde İsrail politikası çok gergindi. Bu açıdan ben tam tersini yapacağım diyor. İkinci olarak diyelim ki Trump, Kudüs’ün başkent yapılması sözünün arkasında durmaya çalıştı. Ancak Trump’ın bunu söylemesi kendi başına bir açıklamaya sahip değil. Bu, İsrail’in riski göze almasına bağlıdır. Ben şimdiki İsrail yönetiminin bu riski göze almayacağı kanaatindeyim.