ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetiminde kilit görevler üstlenen pek çok isim daha bir yıllarını doldurmadan istifa etti ya da görevden alındı. Trump yönetiminde yaşanan ayrılıklar son olarak daha 10 gün önce İletişim Direktörlüğü'ne atanan Anthony Scaramucci'nin görevden alınmasıyla gündeme geldi.
İşte Trump yönetiminden ayrılan en kilit 10 isim:
New Yorklu bir finans uzmanı olan Scaramucci, atamasının açıklanmasından yalnızca 10 gün sonra görevden alındı. Scaramucci'nin 15 Ağustos'ta iletişim direktörlüğü görevine resmen başlaması öngörülüyordu. Ancak gerek Scaramucci'nin açıklamaları, gerekse de bu atamanın Trump yönetimi içinde yarattığı tepkiler uzun vadeli sonuçlar doğurdu.
Beyaz Saray'da "köstebek" avına çıkan Scaramucci, eski Genel Sekreter Reince Preibus'un basına bilgi sızdıran isimler arasında olabileceğini ima etti. Beyaz Saray Sözcüsü Sean Spicer bu atamaya tepki olarak istifa etti ve Preibus da görevden alındı. Ayrıca eski Genel Sekreteri "paranoyak şizofren" olarak nitelendirdi ve Beyaz Saray Baş Stratejisti Steve Bannon'a da cinsel içerikli hakaretler etti. Dahası bu sözlerinden geri adım da atmadı. BBC'ye verdiği mülakatta kendisinin başkalarını sırtından değil, önden bıçaklayan biri olduğunu söyleyen Scaramucci, yeni Genel Sekreter Kelly'nin talebi üzerine Başkan Trump tarafından Pazartesi günü görevden alındı.
Seçim kampanyası boyunca Trump'ın en yakınındaki isimlerden biri olan Priebus, Beyaz Saray Genel Sekreterliği'ne atandı ancak bu görevi sadece altı ay yürütebildi. Görevden alındığı ise Başkan'ın Twitter mesajıyla duyuruldu. Cumhuriyetçi Parti Ulusal Komitesi'nin eski başkanı olan Priebus, Trump'ın yönetiminde yer verdiği siyaseten en deneyimli isimler arasında yer alıyordu.
Ancak altı aylık genel sekreterliği döneminde kendisine en çok zayıf bir profil çizdiği ve Beyaz Saray'da otoritesini kuramadığı eleştirileri yöneltildi. Bunun Trump'ın kızı Ivanka ve damadı Jared Kushner'in de yönetimde çok etkili olmalarından kaynaklandığı ifade ediliyor. Priebus'ın itirazlarına rağmen Scaramucci'nin iletişim direktörlüğüne getirilmesi de bu zayıflığın bir sonucu olarak gösteriliyor. Ayrıca, Cumhuriyetçilerin eski Başkan Barack Obama'nın getirdiği sosyal güvenlik reformunu kaldırmak için yaptıkları üçüncü girişimin de sonuçsuz kalmasının Priebus'ın başarısızlık hanesine yazıldığı ifade ediliyor. Trump'ın son dönemde bu deneyimli siyasetçiye duyduğu güveninin azalması sonucunda burada bir kan değişikliğine gitmeye karar verdiği yorumları yapılıyor.
Scaramucci atamasının yarattığı sonuçlardan birisi de Spicer'ın istifası oldu. ABDbasınına göre, Spicer, bu atamaya tepki olarak görevinden istifa etti. Ancak bu listede yer alan diğer birçok isimden farklı olarak başkanla arasını bozmadan Beyaz Saray'dan ayrıldığı belirtiliyor.
Spicer, daha görevinin ilk günlerinde Trump'ın yemin törenine katılan kişi sayısıyla ilgili görüşlerini hararetli bir şekilde savunarak, seleflerinden farklı bir görüntü çizeceğinin işaretlerini vermişti. Görev yaptığı altı ay boyunca birçok tartışmalı açıklamaya imza atmış ve televizyonda Saturday Night Live gibi çok seyredilen programlar başta olmak üzere birçok parodiye konu edilmişti.
Beyaz Saray'ın bir önceki iletişim direktörü Mike Dubke de görevinde yalnızca üç ay geçirdikten sonra 30 Mayıs'ta istifa etti. Cumhuriyetçi Parti'nin önde gelen stratejistlerinden biri olan Dubke, Mart 2016'da Beyaz Saray'ın basınla ilişkilerini düzeltmek ve elden geçirmek üzere dışarıdan atanmıştı.
Dubke, "kişisel nedenlerden" dolayı istifa ettiğini ve kimseye kırgın olmadığını söylemişti. Ayrıca Başkan Trump'a hizmet etmenin kendisi için "bir onur" olduğunu da vurgulamıştı. O dönemde, Dubke'nin istifasının Beyaz Saray iletişim bölümünde başlayacak daha geniş kapsamlı bir yeniden yapılanmanın habercisi olacağı iddiaları ortaya atılmıştı. Dubke'nin ayrılması da yine Trump yönetiminin Cumhuriyetçi Parti'nin geleneksel yapısıyla arasına mesafe koyan kararlarından biri olarak gösteriliyor.
Federal Soruşturma Bürosu (FBI) Başkanı James Comey, 9 Mayıs'ta Trump tarafından kovulduğunda 10 yıllık görev süresinin yalnızca 3,5 yılını tamamlamıştı. Bunun dört ayı Trump'ın başkanlığında geçmişti. Comey, Kasım 2016'da başkanlık seçimlerine çok az bir süre kala Demokrat Parti adayı Hillary Clinton'ın kişisel e-posta sunucusunu kullanmasıyla ilgili soruşturmayı yeniden açmaya karar vermişti. Clinton'ın kendisi de dahil olmak üzere birçok Demokrat seçimi kaybetmelerinde bu kararın etkisi olduğunu savunuyor.
Trump ise o dönem Comey'yi bu kararı için "cesaretinden dolayı" övmüştü. Bununla birlikte ikili arasında, Comey'nin Trump kampanyasındaki bazı önemli isimlerin Rusya ile ilişkileri hakkında soruşturma açmasıyla bazı sıkıntılar baş göstermeye başladı. Comey'nin resmi kovulma gerekçesi Clinton'ın e-postalarıyla ilgili soruşturmayı ele alış biçiminin yarattığı güven bunalımı olarak açıklandı. Ancak Trump'ın daha sonra bazı Rus yetkililere Comey'nin ayrılmasından sonra üzerinden "büyük bir yükün" kalktığını söylediği öne sürüldü. Ayrıca Comey de Trump'ın kendisinden Rusya'nın seçimlere olası müdahalesiyle ilgili iddialar kapsamında eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn hakkındaki soruşturmayı kapatmasını istediğini iddia etti. Özel Savcı Robert Mueller, Trump hakkında adaletin işleyişini engellediği iddiasıyla soruşturma açtı.
Katie Walsh, Mart ayında Obama'nın adıyla anılan sağlık reformu tasarısının iptal edilmesi için yapılan ilk girişimin başarısız olmasının ardından istifa etti. Walsh, istifa ettiğinde görevini yalnızca iki aydır yürütüyordu. Walsh, Priebus gibi Cumhuriyetçi Parti'nin içinden gelen bir isim.
Daha önce Cumhuriyetçi Ulusal Komitesi'nin genel sekreterliğini yürütmüştü. Walsh'un istifaya zorlanması Trump yönetiminin de Cumhuriyetçi Parti'nin geleneksel yönetim kademesiyle arasına mesafe koyma girişiminin ilk adımı olarak gösteriliyor.
Bharara, yedi yıl ve yedi ay boyunca New York Güney Bölgesi Federal Savcılığı görevini yürüttü. Bunun dört ayı Trump yönetimi altında geçti. Başkan değiştiği zamanda bir önceki yönetim tarafından atanan savcıların da değişmesi sıra dışı bir uygulama değil. Trump yönetimi ise Reza Zarrab davası ve New York Belediye Başkanı Bill de Blasio'nun kampanya finansmanı soruşturması gibi kamuoyunun yakından takip ettiği bir dizi davaya bakan Preet Bharara'ya görevde kalacağını söylemişti.
Ancak bu söz tutulmadı ve Bharara'nın adı Trump yönetiminin istifasını istediği 46 savcı arasında yer aldı. Trump yönetimi bunun sıradan bir değişiklik olduğunu savundu. Bharara, görevden alınmadan önceki hafta Trump'ın kendisine telefonla ulaşmaya çalıştığını, bunun "alışıldık bir durum olmadığını" söyledi. Bharara, Trump'ın telefonlarının "yürütme ile bağımsız yargı arasındaki olağan sınırı aştığını" hissettiğini ve ABD Başkanı'nın kendisini üçüncü arayışında da konuşmayı reddetmesinin ardından kovulduğunu belirtti. Demokratlar, Bharara'nın zorlu davaların peşinden giden bir savcı olmasının ve Trump'ın kampanya merkezinin de olduğu Trump Tower'ın içinde bulunduğu bölgeden sorumlu olmasının yeni yönetimin gözünün korkuttuğunu iddia ediyor. Görevden alınmasından birkaç gün önce ABD'nin etik konusunda öne gelen üç sivil toplum kuruluşu Bharara'ya Trump şirketlerinin yabancılardan ödeme alıp almadığıyla ilgili soruşturma başlatması çağrısı yapmıştı.
Flynn, 24 gün ile Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevinde en kısa süre kalan isim olarak tarihe geçti. Flynn, Washington Post'ta yayınlanan bir haber üzerine Şubat ayında görevinden istifa etti. Haberde, Flynn'in Obama'dan Trump'a geçiş döneminde Rusya'nın ABD Büyükelçisi Sergey Kislyak ile uygulanan yaptırımların kaldırılması konusunu görüştüğü öne sürüldü. ABD'de resmi sıfatı olmayan kişilerin diplomatik meseleleri yabancılarla görüşmesi suç kapsamında değerlendiriliyor.
Bu görüşme sırasında resmi bir unvanı olmamasının yanı sıra konuyla ilgili Başkan Yardımcısı Mike Pence'e yanlış bilgi vermesi de istifayı getiren etkenler arasında yer aldı. Ayrıca, Flynn'in danışmanlık şirketinin seçim kampanyası döneminde Türkiye adına lobicilik faaliyetlerinde bulunduğu ve bunu da Adalet Bakanlığı'na bildirmediği ortaya çıktı. Flynn hem Türkiye adına yürüttüğü faaliyetler hem de Rusya ile ilişkilerinden dolayı soruşturma altında bulunuyor. FBI Başkanı Comey de Trump'ın kendisinden Flynn hakkındaki soruşturmayı kapatmasını istediğini öne sürmüştü.
Obama zamanında atanan Sally Yates, Trump'ın göreve gelmesinin 10'uncu gününde kovuldu. Yates'in kovulmasına, Trump'ın yedi Müslüman ülke vatandaşına uyguladığı seyahat yasağını anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle eleştirmesi neden oldu.
Yates ayrıca adalet bakanlığı avukatlarına başkanın çıkardığı seyahat yasağı kararnamesini uygulamama talimatı verdi. Bu açıklamalardan birkaç saat sonra görevden alındı. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, Yates'in "ABD vatandaşlarını korumak amacıyla hazırlanmış hukuki bir talimatı uygulamaya sokmayı reddederek Adalet Bakanlığı'na ihanet ettiği" belirtildi.
Paul Manafort, Trump'ın ekibi içinde görevden aldığı ilk üst düzey isim olma özelliğini taşıyor. Cumhuriyetçi Parti'nin en kıdemli siyasi danışmanlarından biri olan Manafort, görevden alındığında üç aydır Trump'ın seçim kampanyasını yönetiyordu. Görevden alınmasıyla ilgili yapılan açıklamada, bu kararın gerekçesine yer verilmedi.
Ancak bu açıklamadan birkaç hafta önce basında çıkan haberlerde Manafort'un Rusya'nın Ukrayna ve ABD'deki çıkarlarını temsil etmek için Kremlin yanlısı bir siyasi partiden gizlice nakit ödem aldığı yönünde iddialar ortaya atılmıştı. Manafort'un kampanyayı yönettiği dönemde Cumhuriyetçi Parti de Ukrayna'daki iç çatışmayla ilgili resmi söylemini değiştirerek, Rusya karşıtı ifadeleri programından çıkarmıştı.