Sözcü yazarı Saygı Öztürk Kilis'e atılan roket mermilerine "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) fırtına obüsleriyle misliyle karşılık verildi" açıklamasına ilişkin Emekli Hava Korgeneral Erdoğan Karakuş'un görüşünü alarak “Fırtına obüslerinin menzili 40 kilometre. Bunlar yatık mermi yollu olduğu için sütre gerisinden atıldığında hedefi vuramaz" dedi. Hedeflerin vurulmasının zor olduğunu da belirten emekli hava korgeneral, "HIMARS çok namlulu roketatar sistemi de yatık mermi yolu olduğu için sütre gerisinde yani bir engel oluşturulması halinde bunların vurulması da zor. Havan gibi değil. İşte bu engellere karşı Hava Kuvvetleri’nin önemi de bir kez daha ortaya çıkıyor” ifadesini kullandı.
Saygı Öztürk'ün Sözcü'de bugün ( 1 Mayıs 2016) "O Sistem Yine Bizi Korumayacak" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Dinci IŞİD terör örgütü, aklına estikçe “Kilis’e sallayın iki roket” diyor. Roketler de adres sormuyor, Türk-Suriyeli ayrımı yapmadan şimdiye kadar 18 kişinin ölümüne yol açtı. Geçen hafta bu köşenin okurlarına Kilis’te yaşananları, devletin vatandaşını ortada bıraktığını duyurmuştum. Asker, roket atılan yere “anlık” karşılık veremiyor ya da atış yapılan yerin koordinatları yoksa “misliyle karşılık verdik” demekle, gerçekten karşılık verilmiyor, sadece top atışları yapılıyor. Roketli saldırıların hedefi konumunda olan İsrail’e niçin şimdi bir roket düşmüyor acaba? Çünkü buna göre savunma sistemini kurmuş, roket hedefe 3 kilometre uzaklıkta imha ediliyor. İstediği kadar atsınlar, uçağı vuramazsa bile attıkları imha edilebiliyor ve böylece vatandaşını koruyor. Bizde ise ilin valisi çaresiz. Halka tek önerisi “Her an roket düşebilir. Hiç değilse öbür dünyaya abdestsiz gitmeyin” demek oluyor.
Alçak ve yüksek irtifa hava savunma sistemleri ihtiyacı 1991 Körfez Savışı döneminde gündeme gelmesine rağmen Türkiye adım atmadı. Savunmaya yılda 50 milyar liranın üzerinde bütçe ayıran Türkiye’nin, atılan roketleri havada tespit edip yok edecek radar ve roketsavar sistemini hâlâ kuramamış olmasının sorumlusu acaba kim? Askerin bu yönde bir talebi mi olmadı ya da istekte bulundu da hükümet mi yerine getirmedi? IŞİD roketleri geldikçe, Türkiye sıkıştı. ABD’den İnsansız Hava Aracı (İHA), çok namlulu roketatar (HIMARS) gibi sistemlerin devreye sokulmasını planladı. Peki bunlar ihtiyacı karşılar mı? TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, gazetecilikte savunma ve güvenlik alanında uzman bir isimdi. Çakırözer, “İsrail’in elinde ‘Çelik Kubbe’ isimli başarılı bir sistem bulunuyor. İran da bu konuda çalışıyor. Savunma ve güvenlik harcamalarına çok önemli miktarda para ayıran Türkiye’nin IŞID roketlerini engelleyecek bir alçak irtifa kısa menzilli savunma sistemine sahip olmaması çok büyük bir zafiyet” diyor.
Saldırılara karşı ABD’den HIMARS isimli çok namlulu roketatar sistemi alımı gündemde… Bu sistemin atılan roketleri önleyemeyeceği belirtiliyor. Çakırözer de, uzmanlık alanına giren bu konuda şunları söylüyor: “HIMARS roketleri, ateşlendiği bataryaları yok etmeye yöneliktir. Ancak atılan roketi havada engelleme kabiliyeti yok. Bu durumda sınırın öte yanından ülkemize doğru atılan bir roket söz konusu olduğunda, yurttaşlarımızın can ve mal güvenliğine yönelik risk yine ortadan kalkmayacaktır.” İhtiyacımız olan sistem, sınır boyunca kurulacak radarlarla roket atıldığı an tespit edilecek, sonra da o roketi havada yok edecek füze ateşlenecek. İsrail’de “Çelik Kubbe” işte bu işlevi yerine getiriyor. Övünç kaynağımız Aselsan, Havelsan, Roketsan ve diğer yerli şirketlerimiz bu işi yapamazlar mı? Utku Çakırözer, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun cevaplandırması istemiyle verdiği soru önergesinde, IŞİD’in Kilis’e attığı roketlerin menşeini de soruyor. Çünkü bu konuda da ülkemizi ilgilendiren önemli iddialar var.
HIMARS çok namlulu roketatar sisteminin menzili 300 kilometreyi buluyor. Yani komşu ülkenin sınırının derinliklerinden ateş edilse bile bu roketatarın vurma olasılığı yüksek. Daha bir başka özelliği de “hassas güdümlü” olması… Yani atıldığı zaman hedefi bulup vurabiliyor.
Tabii burada da hassas keşif yeteneği olan İnsansız Hava Aracı (İHA) ve F-16 keşif uçağının önemi de artıyor. Onlardan anında alınacak bilgi üzerine harekat merkezi gereğini yapabilir. Eğer zamanında harekete geçilmezse, atış yapanlar yer değiştirir, sizin attığınız da boşa gitmiş olur.
Kilis’e roket düştükçe yetkililerden sıkça “Fırtına obüsleriyle misliyle karşılık verildi” açıklaması yapılıyor. Bu durumu Emekli Hava Korgeneral Erdoğan Karakuş’a sordum. “Fırtına obüslerinin menzili 40 kilometre. Bunlar yatık mermi yollu olduğu için sütre gerisinden atıldığında hedefi vuramaz. Aynı şekilde HIMARS çok namlulu roketatar sistemi de yatık mermi yolu olduğu için sütre gerisinde yani bir engel oluşturulması halinde bunların vurulması da zor. Havan gibi değil. İşte bu engellere karşı Hava Kuvvetleri’nin önemi de bir kez daha ortaya çıkıyor” diyor. Kilisliler, siz yine valinin dediği gibi “abdestsiz dolaşmayın” yeni sistem getirilse de roketin düşmeyeceğinin garantisi yok.