TTB, sağlıkta şiddete karşı çağrı: “Cezasızlıkla” sonuçlanan uzun ve sürüncemede bırakılan hukuki süreçlere izin verilmemeli

TTB, sağlıkta şiddete karşı çağrı: “Cezasızlıkla” sonuçlanan uzun ve sürüncemede bırakılan hukuki süreçlere izin verilmemeli

Türk Tabipleri Birliği, sağlıkta yaşanan şiddetin her geçen gün arttığına dikkat çekerek, 'cezasızlıkla' sonuçlanan uzun ve sürüncemede bırakılan hukuki süreçlerin sağlıkta şiddete dolaylı destek anlamına geleceğinin bilinmesi gerektiği belirtti. TTB,  "Buna izin verilmemelidir" açıklamasını yaptı. 

TTB tarafından yapılan yazılı açıklamada, "Pandemi koşullarına rağmen sağlık kurumlarımızda şiddet bir türlü önlenemiyor. Ölümle sonuçlanan vakaların, ağır yaralanmalara yol açan saldırıların yanı sıra medyaya yansımayan yüzlerce fiziksel ve sözel şiddet vakası hekimler ve sağlık çalışanları için gündelik hayatın bir parçası olmaya devam ediyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB) olarak, sağlıkta şiddetin sadece cezalarla ve tutuklamalarla çözülemeyeceğini en iyi bilen, bunun için somut önerilerini onlarca raporla Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere hükümete ve TBMM’de bulunan tüm siyasi partilere sunan bir hekim meslek örgütüyüz. Bir kez daha yinelemek isteriz ki; ülkemizde yukarıdan aşağıya yayılan şiddet dilinden ve kültüründen güç alan, sağlıkta dönüşüm programının büyüttüğü tüketim odaklı sağlık piyasasında kışkırtılmış 'memnuniyet' beklentileri karşılanmayan 'müşterilerin' hekimlere şiddet uygulamayı hak gören anlayışını bitirmek zorundayız." ifadesini kullandı. 

TTB'den yapılan açıklamada şunları kaydedildi:

"Sağlıkta şiddetin sosyal, siyasal, kültürel boyutlarına dair vurgularımızı unutmamakla birlikte öldürülen ya da ölümün kıyısından dönen meslektaşlarımızın mağduriyeti ve bu saldırıların yüzbinlerce hekim ve sağlık çalışanı üzerinde yarattığı moral çöküntü önemsenmeli, saldırganların caydırıcı ceza almaları sağlanmalıdır. Sağlıkçılara saldırmanın kolay ve “cezasızlıkla” sonuçlanan uzun ve sürüncemede bırakılan hukuki süreçler haline getirilmesinin bir anlamda sağlıkta şiddete dolaylı destek anlamına geleceği bilinmeli ve buna izin verilmemelidir.

Bu nedenle TTB ve tabip odaları olarak; kamuoyunu uyarmak, yetkilileri tedbir almaya zorlamak ve saldırganların caydırıcı cazalar almasını sağlamak üzere meslektaşlarımıza yönelik şiddettin bütün dava süreçlerini yakından takip etmeye devam ediyoruz.

2019 yılı ekim ayında İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi asistanı Dr. Kadir SONGÜR’e jiletle saldıran ve  boyun damarlarını da içine alan 12 cm’lik kesi ile yaşamsal tehlikeye yol açan saldırganın yargılandığı davayı da TTB ve İzmir Tabip Odası olarak yakından takip etmekteyiz.

Bu davada gelinen aşamada; İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, görevi başındaki hekimin hayatını tehlikeye sokacak nitelikte yaralanmasına neden olan saldırganın 20 yıl ağır hapis cezası ile cezalandırılmasını öngören kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi - İstinaf tarafından 29.04.2021 tarihli kararı ile bozulmuş ve sanık Adli Tıp Kurumu’nca muayenesi ve gözlemi yapılarak “atılı suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirebilme yeteneğinin önemli derecede azalıp azalmadığı” hususunda rapor düzenlenmesi talebiyle Adli Tıp Kurumu’na yönlendirilmiş durumdadır. Kuşkusuz meslektaşımızı ağır yaralamış dahi olsa herkes gibi bu saldırganın da haklarının korunması, usulde ya da esasta bir eksiklik ya da yanlışlık varsa kararın bozulması gerekli olabilir.

Ancak karakol, savcılık, mahkeme ve istinaf süreçlerinde olduğu gibi şimdi de sanığın “akli yetisinin” yerinde olup olmadığı hususunda “Adli Tıp Kurumu’nun muayene, gözlem ve raporlama” süreçlerinin de herhangi idari, siyasi ya da başka bir etki gücü müdahalesi olmadan, tıbbın gerekleri ve adli tıbbın içtihatları doğrultusunda karara bağlanacağına inanıyor ve her aşamasında olduğu gibi davanın “Adli Tıp Kurumu” aşamasının da tarafımızca yakından takip edeceğinin bilinmesini istiyoruz.

Davanın bütün aşamalar tamamlandıktan sonra adil biçimde ve sağlıkta şiddetin önlenmesinde suçun cezasız kalmayacağının toplumsal olarak algılanmasını sağlayacak nitelikte bir kararla sonuçlanmasına dair beklentimizi yineliyoruz."