Türk Tabipleri Birliği (TTB) yönetiminin düşürülmesi talebiyle açılan davanın ön inceleme duruşmasında, TTB avukatları reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme, ret talebinin bir üst mahkemeye gönderilmesine karar vererek, duruşmayı 8 Şubat'a erteledi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında, 'kimyasal silah' açıklamaları sonrası soruşturma başlatılmıştı. İstanbul'da gözaltına alınan Fincancı, 27 Ekim'de Ankara'da sulh ceza hakimliğince tutuklanmıştı. Soruşturma sonunda Fincancı hakkında ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçundan 1 yıl 6 aydan 7 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle açılan dava Ankara 4’ncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ‘yetkisizlik’ kararı verilerek İstanbul’a gönderildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, ayrıca, Fincancı ve TTB Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınmaları talebiyle bir davaname hazırlayarak, Ankara 31’nci Asliye Hukuk Mahkemesinde gönderdi.
Savcılığın talebiyle Ankara 31’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davanın bugün görülen ön inceleme duruşmasına, görevden alınması istenen konseyin bazı üyeleri ile avukatları katıldı. Duruşmayı, bazı CHP ve HDP milletvekilleriyle Dünya Tabipler Birliği temsilcisi de izledi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı davanamenin özetinin okunmasının ardından söz alan TTB Merkez Konseyi üyelerinin avukatları, başsavcılığın duruşmayı takip etmemesi nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılmasını istedi. Talebi değerlendiren hakim, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda başsavcılığın duruşmalara katılmasını emredici bir hüküm bulunmaması nedeniyle avukatların istemini reddetti.
Davanamede TTB Merkezi Konseyi Başkanlığı ve Şebnem Korur Fincancı'nın hasım olarak gösterildiğini, fakat davanamenin düzenlendiği tarihte kimlerin Merkez Konseyi üyesi olduğuna dair bir tespitin yapılmadığını bildiren avukatlar, görevine son verilmesi istenen kişilerin söz haklarının ihlalinin hukuka aykırılık teşkil edeceğini öne sürdü. Avukatlar, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesini talep etti. Hakim, bu talebi de reddetti. Fincancı'nın avukatı Oya Meriç ise TTB Merkez Konseyi Başkanının, kurul üyeleri içinden seçildiğini, bu nedenle müvekkilinin görevden alınmasına yönelik müstakil bir talebin ileri sürülemeyeceğini söyledi ve usule ilişkin itirazda bulundu.
Avukat Meriç'in itirazının da reddi ve duruşmada tahkikat aşamasına geçileceğinin belirtilmesi üzerine söz alan avukatlar, eşitlik ilkesine aykırı hareket ettiğini öne sürdükleri hakimin reddini istedi. Reddi hakim talebi üzerine mahkeme, ret talebinin incelenmesi için mütalaa evrakının bir üst mahkemeye gönderilmesine hükmetti ve davayı erteledi.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi’nin görevden alınması için açılan davanın duruşması Ankara 31’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut, duruşma öncesi “TTB Merkez Konseyi tüm baskılara rağmen mesleğin etik ilkelerinden, meslektaşlarının emeği için mücadele etmekten ve toplumun sağlık hakkından taviz vermeksizin bilimsel doğruları savunmaya devam edecektir” açıklamasını yaptı. Birçok meslek örgütleri ve sendikalar TTB’ye destek için Ankara Dışkapı Adliyesi önünde bir araya geldi.
Türk Tabipleri Birliği (TTB), Merkez Konseyi’nin görevden alınması için açılan dava Ankara 31’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma öncesi birçok demokratik kitle örgütleri, sendikalar, meslek odaları Ankara Dışkapı Adliyesi önünde bir araya geldi ve basın açıklaması yapıldı.
Dünya Tabipler Birliği temsilcisi ve CHP milletvekilleri Ali Şeker, İbrahim Kaboğlu, Sezgin Tanrıkulu ve Orhan Sarıbal ile HDP Grup Başkanvekili Beştaş’ın da katıldığı basın açıklamasında, sendika ve demokratik kitle örgütleri temsilcileri söz alarak TTB’ye destek verdi.
TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut, yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
“Türk Tabipleri Birliği (TTB) bu topraklarda 70 yıldır hekimlerin örgütlü sesi, kolektif iradeyle sağlık hakkı için mücadele yürüten, anayasal korunma altında kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütüdür. 6023 sayılı yasamızda birliğin hizmetleri olarak ilk sırada ‘halk sağlığına ve hastalara fedakârlık ve feragatle hizmeti ideal bilen meslek geleneklerini muhafaza ve geliştirmeye çalışmak’ ve daha sonrasında da ‘azalarının maddi ve manevi hak ve menfaatlerini korumak’ şeklinde belirtilmektedir. TTB, tüm hekimlerin haklarını koruma ve toplumun nitelikli sağlık hizmeti alması için çalışan bir meslek örgütü olmasının yanı sıra, özellikle son günlerde yaşadığımız adaletsizliğe karşı mücadele eden demokratik kitle örgütüdür.
TTB şimdi yine hedeftedir. TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı haksız ve hukuksuz bir şekilde hâlâ tutuklu olarak cezaevindedir. Bununla kalınmamış, seçimle göreve gelen Merkez Konseyi’nin amaç dışı faaliyet göstermesi iddiasıyla görevden alınması için dava açılmıştır. Yetmemiş anayasal koruma altında olmasına rağmen TTB için yasa değişikliği gündeme getirilmiştir. Bunlar da az gelmiş olacak ki bir de Merkez Konseyi’nin tüm üyeleri hakkında asılsız iddialarla soruşturma başlatıldığı bilgisi alınmıştır. Bunun yalnızca TTB ile de sınırlı olmadığı açıktır. İktidarın sorunu seçilmişlerle, demokratik aygıtlarladır. İktidarların, istedikleri gibi hareket etmediğinde seçilmişler yerine atanmışları koyması, demokrasilerin değil otoriter yönetimlerin uygulamalarıdır.
Anlaşılan o ki iktidar, yıllardır uyguladığı neoliberal sağlık politikalarına, Sağlıkta Dönüşüm Programı’na, sağlığı özelleştirmeye karşı mücadele eden bir örgütü ortadan kaldırmak ve/ya işlevsiz hale getirmek için elinden geleni yapmaktadır. Başkanını algı operasyonları ile özgürlüğünden mahrum bırakmakta; merkez konseyini asılsız iddialarla suçlamakta; görevden almaya çalışmaktadır.
Her şeye rağmen TTB Merkez Konseyi tüm baskılara rağmen mesleğin etik ilkelerinden, meslektaşlarının emeği için mücadele etmekten ve toplumun sağlık hakkından taviz vermeksizin bilimsel doğruları savunmaya devam edecektir. Hekimlik mesleğinin toplumsal sorumluluğunu omuzlarında hisseden TTB’nin örgütsel bütünlüğü, dün susmadı bugün de susmayacaktır.
Türk Tabipler Birliği’ne destek veren Dünya Tabipler Birliği Temsilcisi Jacques de Haller şunları kaydetti:
“İki yıl önce Dünya Tabipler Birliği olarak kabul ettiğimiz ulusal düzeydeki hekimler birliğinin bağımsızlığıyla ilgili karar önergemizde hükümetlerin ulusal düzeydeki tıp örgütlerinin çalışmalarına bağımsız bir biçimde çalışmalarına herhangi bir müdahale olmamasını talep ettik. Aynı zamanda bu karar önergemizde hükümetlerin tıp örgütlerinin ulusal düzeydeki çalışmalarının ardındaki mantığı anlaması gerektiğini talep ettik. Bunu da hekimlerin çalışma koşullarını aynı zamanda hizmet sundukları toplumun daha iyi olma halini sağlamak için gereken tıbbi kanıtlar için olduğunu ifade ettik. Dünya Tabipleri Birliği olarak bugün burada Türkiye’deki hekim arkadaşlarımız, Türk Tabipleri Birliği ile dayanışma içerisinde olduğumuzu ifade etmek, onlara desteğimizi sunmak için buradayız. Dünya Tabipleri Birliği milyonlarca üyesi olan hekimler adına buradayım ve bu da milyonlarca hekimin sizleri desteklediği anlamına geliyor.”
Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Gürkan Altun’un da destek açıklaması şöyle:
“Keşke buraya pandemiden bu tarafa kesintisiz bir şekilde görünür olan ve gerek birey olarak gerek toplumun sağlığı için mücadele eden sağlık çalışanlarının temsilcileri tabiplerimize teşekkür etmek için bulunsaydık. Keşke onların üzerindeki bu kara bulutları dağıtmak için dayanışma adına değil de onları övgülere boğan, onlara özlük haklarını veren, onlara daha iyi hekimlik yapmalarını sağlayan uygulamaları burada kutlamak için bulunsaydık. Yarın TTB Merkez Konseyi Başkanı’nın duruşması var ve propaganda suçuyla yargılanıyor. Oradan umutla, hukuka uygun karar bekliyoruz ama o umudu yeşertmek için bugün burada TTB Merkez Konseyi üyelerinin tamamı görevden alınmasına yönelik bir davanın öncesinde yine birlikteyiz, yine dayanışıyoruz. O umutları bugün de yeşerteceğiz karar sonucu ne olursa olsun.”
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ise şunları kaydetti:
“TTB üzerine oynanan algı operasyonlarını, hedef göstermelerini, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği olarak kınadığımızı bir kez daha belirtmek istiyorum. Hepinizin bildiği gibi TTB, tıpkı TMMOB gibi özerk, demokratik, anayasal bir meslek kuruluşudur, kamu kurumu niteliğindedir. Anayasa’ya göre bu kuruluşların iki görevi vardır; bunlardan birincisi, üyelerinin hak ve çıkarlarının korunması, mesleğin, kamu yararına verilmesini sağlanması, mesleki dayanışmanın tesis edilmesidir. Ama Anayasa’ya göre ve kuruluş yasamıza göre bizlerin çok daha önemli bir görevi vardır. Meslek alanlarımıza ilişkin uygulanan politikaların ve hayata geçirilenlerin, meslek süzgecinden geçirilip halk yararına ve kamu yararına verilmesi için gerekli çalışmaların yürütülmesidir. TTB’de yıllardır halkın sağlık hakkına sahip çıkmak için sağlıklı bir ülke yaratmak için tümüyle sağlık sisteminin iyileştirilmesi için fedakârca mücadele etmektedir.”
KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan’ın destek mesajı da şöyle:
“Onlarca hukuksuzluğa, Anayasa’nın, uluslararası sözleşmelerin yok sayıldığı karara imza atan yargı bu siyasi iktidarın vesayeti altında onlarca karara imza attı. Bugün umuyor ve bekliyoruz ki bu dava ilk duruşmada düşecek.”
DİSK Bölge Temsilcisi Tayfun Görgülü’nün TTB davasına ilişkin konuşması da şöyle:
“Ülkemizde bugüne kadar yapılan sağlık alanında hangi gelişme varsa hepsinin altına emeği olan, alın teri olan hekimlerimize yapılan saldırıların devam ettiğini ne yazık ki görüyoruz. İnsanlık tarihinin ve bilimin dünyada yarattığı değerlere, tıp etiğine saldırı olduğunu değerlendiriyoruz. Bu çabaların, çağ dışı yaklaşımların ve bundan dolayı da büyük üzüntü duyuyoruz. Bunları kabul etmiyoruz, kabul etmeyeceğiz. Hekimlerimizin ve TTB’nin her zaman yanındayız, yanında olmaya devam edeceğiz.”
CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker de şunları söyledi:
“TTB’ye yapılan bu saldırı, uzun yıllardır hedef gösterilmesi iktidarın hedefe konması boşuna değil. Çünkü onlar halkın eşit ulaşabilir ücretsiz sağlık hizmeti alması gerektiğini yıllardır savunuyorlar ve iktidar bunun için bir şey yapmıyor. Bu meslek odaları ülkenin geleceğini savunuyor, şehirlerin geleceğini savunuyor. Halkın sağlığını savunuyor ve bu konuda da hiçbir taviz vermiyorlar. Bu meslek odaları bizim onurumuz, gururumuz…”