Reyhan Oksay
(Cumhuriyet/Bilim ve Teknik - 28 Aralık 2012)
Türkiye’nin yüksek çözünürlüklü optik gözlem uydusu GÖKTÜRK-2 geçen hafta Çin’in Jiuguan Fırlatma Üssü’nden Long March -2D roketi ile fırlatılarak uzaydaki yolculuğuna başladı.
Türk medyasında geniş yer bulan bu haber beraberinde çeşitli tartışmaları da getirdi. Uydunun donanım ve yazılımının yerlilik oranları, GÖKTÜRK-1’in ne olduğu, RASAT isimli uydunun kaybedilip kaybedilmediği gibi tartışmaların arasında bir başka önemli konu kaynayıp gitti. O da GÖKTÜRK-2’nin yapımında emeği geçen onlarca TÜBİTAK çalışanının geçen kasım ayında TÜBİTAK’ın yönetimindeki değişikliklere bağlı olarak işten ayrılması ve bu önemli projede onların emeklerinin hiç anılmaması. Oysa GÖKTÜRK-2 projesi geçen Kasım ayında hemen hemen tamamlanmıştı.
TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü (UZAY) ve TUSAŞ İş Ortaklığı tarafından üretilen GÖKTÜRK-2, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Gansu Eyaleti’ndeki Jiuquan Uzay Fırlatma Merkezi’nden uzay yolculuğuna başladı. GÖKTÜRK-2, fırlatıldıktan 12 dakika sonra saat 686 kilometre yüksekteki yörüngesine oturdu.
TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü Müdür Vekili Tamer Beşer, GÖKTÜRK-2’de uçuş bilgisayarının, yer istasyonu haberleşme sistemlerinin yüzde 100 yerli olduğunu belirtirken, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak yazılımların yüzde 100’ünün, donanımın ise yüzde 80’inin Türk mühendisler tarafından yapıldığını söyledi.
Uydunun fırlatılması sırasında ODTÜ yerleşkesinde protestocu öğrencilere yönelik şiddet eylemleri, Başbakan’ın okulu aşağılayan söylemleri arasında uydunun ne kadarının yerli olduğu tartışılmaya başlandı.
Görüşlerine başvurduğumuz bir uzman ise bu tartışmaların yersizliğine değinerek şu bilgileri verdi: “GÖKTÜRK-2 gibi önemli projelerde uluslararası işbirliğine gidilir. Bu projede İngiliz, Fransız, Alman mühendislerinin emeği vardır. Örneğin uydunun kamerası yerli değil, ama kamera üretim projesi bu çalışmalara paralel olarak yürütülüyor. Diğer parçalarla ilgili diğer projeler üzerinde de çalışılıyor.”
Yazılım, gözlem uydularının kalbidir. Güvenilir bir kaynaktan aldığımız bilgiye göre GÖKTÜRK-2’nin uçuş bilgisayarı, görüntüleri yere indirmek için yapılan haberleşme sistemleri yüzde yüz yerli. Uzmanlara göre bir uydunun tüm kontrolünün elimizde olması için şifreleme algoritmasının Türkiye’de yapılmış olması yeterli.
Göz Ardı Edilen Emekler: Görüşlerine başvurduğumuz bir uzman, uydunun ne kadarı yerli, ne kadarı yabancı olduğu konusundaki tartışmalar arasında çok önemli bir konunun göz ardı edildiğinden yakınıyor.
Geçen yıl Kasım ayında TÜBİTAK yönetimiyle ilgili Kanun Hükmündeki Kararname gereğince siyasallaştırılan kurumdan toplam 500 kişinin ayrıldığını belirten uzman, TÜBİTAK’ın UZAY biriminde eski ekipten geriye yalnızca birkaç kişi kaldığını ve bu ayrılan kişilerin gerek RASAT gerekse GÖKTÜRK uydu projelerine çok büyük emek verdiğine dikkat çekiyor.
GÖKTÜRK-2 projesinin geçen kasım ayında büyük ölçüde tamamlanmış olduğu göz önüne alındığında, projenin başarısında bu kişilerin ne kadar büyük bir payının olduğu da anlaşılıyor. Bu kadar büyük miktarda çalışanın aynı anda işten ayrılması doğal olarak devam eden projeleri olumsuz etkiliyor. Kaldı ki söz konusu uzman da TÜBİTAK’ta çalışmaların bir yıl içinde 10 yıl geriye gittiğini söylüyor.
Rasat ve GÖKTÜRK-1 Ne Durumda? Söz konusu uzmana göre RASAT’ın uzayda kaybedildiği bilgisi de doğruları yansıtmıyor. Türkiye’nin ilk yerli gözlem uydusu RASAT, 17 Ağustos 2011 tarihinde başarılı bir şekilde uzaya fırlatılmıştı. Şimdi de yörüngesinde sağlıklı bir şekilde çalışıyor. 3 yıllık ömür biçilen uydunun 5 yıl dayanacağı düşünülüyor. Benzer şekilde GÖKTÜRK-1 projesinin devam ettiğini belirten uzman, bu uydunun GÖKTÜRK-2’den daha gelişmiş bir model olduğunu ve projede çoğunlukla yabancı kuruluşların görev aldığını belirtiyor.