Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı, AKP öncesi ve AKP döneminde ekonomi politikalarını değerlendirdi. AKP'nin dışalım politikasını eleştiren Bursalı, "Tüccar iktidar, 16 yıl boyunca boşa harcadığı veya dışarıdan satın almalarla bol para kazandığı dönemden sonra, şimdi, deniz bitti, borç dağ gibi, işsizlik diz boyu, biz üretmek zorundayız artık, noktasına mı geldi?" diye sordu.
Bursalı'nın "Tüccar kafa ekonomiyi yüksek bilgiye dönüştürebilir mi?" başlığıyla (27 Şuabt 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
Cumhurbaşkanı’nın Suriye’deki harekât için “yakında fethedeceğiz” sözleriyle neyi kastettiğini sonraya bırakalım. Sadece, iki haftadır belirttiğim, “Suriye’nin bölünmesi” üzerine kuşkularımı doğrulayacak gelişmeler yaşayacağız sanki diyeyim şimdilik.. Ve yazıma bu kez “yerli ve milli” söylemindeki büyük tutarsızlıklarla devam edeyim... Sıradan bir habere bakın: “Türkiye (TCDD), 10 adet yüksek hızlı tren siparişiverdi, tutarı 340 milyon Avro..” Nereden alacağı önemli değil. Söyleyeyim, Kore’den, İspanya’dan, Almanya’dan... Türkiye’de kentlerde metro sistemlerinin, ağlarının hızla gelişeceği (doğru) bir politika olarak ortaya çıkınca, yazıp çizdik: “Binlerce vagon, çekici satın alınacak, hepsi yüksek teknolojiyle donatılıolacak.. hele yüksek hızlı trenlere sıra gelince... Ve bütün bunlara milyarlarca, on milyarlarca dolar ödenecek.. İktidarın ilk yapması gereken iş, bu alanda yetişkin tüm yetenekleri, güçleri bir araya getirmek ve ülkemizde bu üretim faaliyetini hızla hayata geçirmek... Yok mu bunlar? Var.” Türkiye’de vagon sanayii çok eski. Tıpkı uçak sanayimizin İspanya’dan bile çok eski olduğu gibi. Fakat uçağı 1950’de tatil ettik. Vagon sanayii kör topal, en alt düzeyde etkinliklerle sürdü. Bugün TÜVASAŞ adıyla vagon üretimi vb. yapıyor ve teslim ediyor. Hatta Bulgaristan’a, Pakistan’a vagon ihraç bile ediyorlar. Sağ olsunlar. İktidar öncesi milli şirketimiz! Hani bunlardan önce çivi çakılmamıştı ya ülkemize!
Yetiş İspanya, Güney Kore! Fakat çağdaş yüksek teknolojinin çok çok gerisinde kaldıkları için, örneğin Güney Kore vb. gibi yüksek teknolojiye egemen ülke şirketleriyle işbirliği halinde üretim yapıyor. Bugün İstanbul’da kullanıyoruz pek çoğunu. İspanya’dan söz ettim. Bu ülke yüksek teknolojide metro vagonu vb. ve uçak üretiminde Türkiye’ye sollayarak, bize her ikisini de satan bir ülke. Metrolarda onları da kullanıyoruz. Son verilen 340 milyon Avro’luk 10 yüksek hızlı tren siparişine dönelim. Bu konuya mesela en az 10 yıl önceden yoğunlaşılsaydı, bugün ülke yüksek hızlı tren üretir hale gelecekti. Yapılacak belliydi: Türkiye ve dünyadan bu konunun güçlerini bir araya getireceksin, parayı bastıracaksın, hedef koyacaksın, zaman vereceksin. Bugün nasıl yerli oto diye tutturdun ve “5 babayiğit”i bir araya getirdin devlet gücüyle, aynen öyle. Gelmediler mi, devletin engin deneyimi var, 1960’ta Devrim arabasını olanaksızlıklar içinde üretmiş bir ülke. Hele günümüzde ülkemizin yetenekleri bu kadar artmışken ve dünyada da parayı bastırıp getirteceğin kalifiye mühendisler vb. varken, haydi haydi yaparsın. Bir de vagon sanayiin oradayken.
‘Bizden ancak ara eleman olur’ iktidarda olunca Ama bu iktidar yapmadı. Çünkü üretici değil, alım-satımcı, tüccar bir kafa iktidardaydı. Ekonomiyi “yüksek teknolojileştirelim” diye bir bakışı, derdi hiç yoktu. Türkiye insanından ancak “ara eleman olur” bakışı iktidardaydı! Dışalım kârlı bir işti. Alırken arada komisyoncuların vardı. Satın alma sırasında yüz binler, milyonlar kasaya giriyordu. Hollanda’dan metrobüsleri alırken, hey belediye, kaç 10 milyon el değiştirdi? Hiç utanmadınız mı, bunları ülkemizde üretmek varken, taa Hollanda’dan satın almaya? Yanıtım hayır, ticaret utanılacak bir şey mi?! Böyle olunca yüksek hızlı trene de 340 milyon Avro daha ödersin. Başbakanlık “Yerlileştirme Yüksek Kurulu” oluşturmuş, geçen ocak ayında yayımladığı genelgeyle. Amaç “sanayimizin ithalata olan bağımlılığınıazaltacak, rekabet gücünü artıracak programların hayata geçirilmesi”... Bir şey çıkmaz buradan, söyleyeyim. Çeşit çeşit yetki ve sorumlulukta ve farklı kurumlardan oluşan bu tür yapılar, boş toplantılar yaparlar sadece (inşallah tersi olur). Tüccar iktidar, 16 yıl boyunca boşa harcadığı veya dışarıdan satın almalarla bol para kazandığı dönemden sonra, şimdi, deniz bitti, borç dağ gibi, işsizlik diz boyu, biz üretmek zorundayız artık, noktasına mı geldi?.. Bunu yapmaları da zor zaten, çünkü tüccar kafayla yapamazlar. Siz bir güneş ülkesini bile doğalgaza vb. mahkûm ettiniz.. çıkarlarınızuğruna... Savunma sanayii mi? Bunu onlar gerçekleştirmedi ki!