Üst katlarında oturan Bangladeşli komşularının ülkelerine kaçırdığı küçük Tuğba, kurtarıldıktan sonra hayata yeniden başladı. Dakka Büyükelçimiz Şakir Torunlar’ın dedektif gibi iz sürrek buldurduğu 5 yaşındaki Tuğba, yaşadığı travmayı psikolojik destekle atlattı. Türkçeyi yeniden öğrenen, sokakta arkadaşlarıyla oyun oynamaya başlayan Tuğba, okuyup polis olmak istiyor. Hürriyet gazetesinde yer alan habere göre, Bangladeşli komşuları tarafından 2007’de “Umre’ye götüreceğiz” bahanesiyle kaçırıldıktan 16 ay sonra, Türkiye’nin Dakka Büyükelçisi Şakir Torunlar’ın dedektif gibi iz sürmesi sonucu bulunan 5 yaşındaki Tuğba Aksu, yaşadığı travmayı psikolojik destekle atlattı. Türkçeyi yeniden öğrenen ve sokakta arkadaşlarıyla oyun oynamaya başlayan Tuğba, okuyup polis olmak istiyor. Pazarcılık yaparak 5 çocuğunu geçindiren Halil Aksu, Bangladeşli komşularıyla paylaştığı evden, Tuğba’nın dönüşünün ardından taşındı. “Eski evde böcekler vardı” dese de, taşınmanın arkasında yatan neden, yaşananları unutma çabası.‘Rüyamda mübarek zat gördüm’ diye kandırdıSiirtli Halil-Gülten Aksu çifti, 2007 yılında Fatih Kadınlar Pazarı’ndaki evde yaşarken, üst katlarında oturan Bangladeşli Abdülselam Begüm ve eşi Fatma’yla yakınlık kurdu. Halil Aksu’nun anlattığına göre; Unkapanı’ndaki bir pansiyonda çalışan Bangladeşli komşuları iyi birer Müslüman’dı. Çocukları olmadığı için Tuğba’yla yakından ilgileniyorlardı. Fatma Begüm, 2007 Temmuz’unun başlarında, Gülten Aksu’yu ziyaret ettiği bir gün, “Rüyamda mübarek bir zat gördüm. ‘Çok sevdiğin bir çocuğu umreye getir. Çocuğun olacak’ dedi. Tuğba’yı götürelim mi?” diye sordu. Aile, Tuğba’nın gitmesine izin verdi. ‘Kızını sattın’ dediler bu çok zoruma gittiBir ay geçmesine rağmen Abdülselam Begüm ve eşinden haber alamayan Halil Aksu, 19 Ağustos 2007’de polise başvurdu. Polis Bangladeşli ailenin sahte belgelerle yurt dışına çıktığını tespit etti. Devreye Interpol girdi.Halil Aksu ve eşi, kızlarının bulunması için sabah programlarına katıldılar. Bazı seyirciler Aksu çiftini kızlarını satmakla suçladı. Halil Aksu, yaşadıkları için de en çok bu duruma üzüldü. Tuğba’nın saçını okşayıp, “Adam kızını satar mı?” diye soran Aksu, “Tuğba Türkiye’ye geldikten sonra televizyonlara çıkalım diye para verdiler. Biz hiçbirini almadık” diyor. Adı Rabba olmuş Türkçeyi unutmuşHalil Aksu, kızının bulunma sürecini şöyle anlatıyor: “Başbakanlığa, Dışişleri Bakanlığı’na mektup yazdım. Dışişleri Bakanlığı da Bangladeş’e mektup yazmış. Dönemin Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Bangladeş’e gittiğinde kızımı sormuş. Dakka Büyükelçisi Şakir Torunlar da kızımı aramaya başlamış. Dakka’nın bir köyünde kızımı bulmuşlar. Bangladeş’te adı Rabba olarak değiştirilmiş. Tek kelime Türkçe bilmiyormuş. Kızım bulununca Ali Babacan beni aradı; ‘Kızını bulduk. Türkiye’ye getiriyoruz’ dedi. 12 Ocak 2009’da Tuğba’yı Türkiye’ye getirdiler. Bangladeşli polislerin 4 bin dolar tutan masrafını İstanbul Valiliği ödedi. Tuğba geldiğinde Türkçe bilmiyordu. Sürekli ‘abuni (abla)’ diye ağlıyordu. Doktorlar sürekli ilgilendi. Sabrettik, Tuğba’yı kazandık. Şimdi Türkçe konuşuyor, arkadaşlarıyla oynuyor.”