"Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi"nin yüzde 51.4 "evet" oyuyla kabul edildiği halk oylamasına giden süreçte "Hayır Partisi"ni kuran ve ardından 2019'da yapılacak seçimlerde cumhurbaşkanlığa aday olacağını açıklayan Tuna Bekleviç, kendisine yönelik olarak "Eşekli partisinde tutunamayınca dümeni AK Parti’ye kırmıştı. O da olmayınca sapıttı gitti" diyen Star yazarı Ersoy Dede'ye tepki gösterdi. Bekleviç, kişisel Twitter hesabında yaptığı paylaşımlarda "Bizim bir yere yanaşmadığımızı biliyorsunuz. 'Reis' diye ifade ettiğiniz zat 2008’de Kapatma davasında sıkışınca 'bizi kurtar' diye bize yanaştı" ifadesine de yer verdi.
Bir dönem bazı eski AKP'li vekillere danışmanlık da yapan Bekleviç, şunları söyledi:
"Bugünkü yazınızda ismimden bahsettiğinizi duydum. Seçtiğiniz kelimeler bende ciddi 'şaşkınlık' yaratması yanı sıra hakkımda 'eleştiri sınırlarını' fazlası ile aşan sözlerinizi size hiç yakıştıramadığımı söylemek isterim. Yine de sözlerinize açıklık getireyim. Bizim bir yere yanaşmadığımızı biliyorsunuz. 'Reis' diye ifade ettiğiniz zat 2008’de Kapatma davasında sıkışınca 'bizi kurtar' diye bize yanaştı. Aynı kişi 'eşekli' parti diye tanımladığınız parti sayesinde partisinin kapatılmaktan kurtulduğunu çok iyi biliyor. 2008’de kapatma davası yanlıştı. Bugün yine 'Reis' diye ifade ettiğiniz zata karşı demokrasi dışında” bir girişim söz konusu olursa biz yine kapatma davasındaki gibi davranırız.
"Yazınızda ifade ettiğiniz Sedat Peker denen zat hakkında suç duyurusunda bulunduğumuz doğrudur. Solcuları kastederek ifade ettiği sözler çok açıktı. Suç duyurusu sonrasında ilgili kişi ile muhatap olmamak ve polemiğe girmemek için bu konuda başka bir girişimimiz olmadı. Tamamen hükümetin kontrolünde olduğu hissedilen bir yargı sisteminde 'suç duyurusundan' bir sonuç almayı düşünmedik. Sadece bu sözlerinin kayda girmesi için suç duyurusunda bulunmaya karar vermiştik. Ben 'Reis' diye ifade ettiğiniz zatı, sizin tanıdığınızdan daha iyi tanırım. Bugün bu tür yazılarla Sedat Peker desteği vermeniz faydasızdır. Reis, Peker gibi kişilerin kendi ayağına bağ, sırtına yük olduğunu bilir; bu saatten sonra bu isimlerin yanında durmak istemez. Ne size, ne Sedat Peker’e, ne de Tayyip Erdoğan’a hakaret etmem. İnsanlara hakaret edemem. Bugüne kadar kimseye etmedim. Kimden gelirse gelsin 'darbelere' kategorik olarak karşıyım.
"AK Parti’ye yakın olduğum dönemde bile partiyi var eden cemaatlerle hiçbir zaman ilişkim olmadı. Yorumsuz olarak yapılan bir suç duyurusunun bile, asla hak etmediğimiz bu sözlerinizle karşılık bulması muhalefete karşı tahammülsüzlüğü göstermesi açısından çok talihsiz buluyorum. Son olarak 'Kaybetmek' konusuna gelince bağımsız Cumhurbaşkanlığı adaylığı kanundaki koşulları sağlayan her vatandaşımız için demokratik bir haktır. Müsaade ederseniz 2019’da kimin kaybedip kaybetmeyeceğini 'sandık' göstersin; ne dersiniz?"
Dede, bugün (4 Mart 2018) "Saadet Partisi neyin pazarlığını yapıyor?" başlığıyla yayımlanan yazısında Bekleviç ile ilgili olarak şu görüşe yer vermişti:
"Sedat Peker hakkında dava açılmış. 15 Temmuz alçak, hain, kalleş darbe girişiminin yıl dönümünde yaptığı bir konuşmada; “Eğer birileri Bastille Ayaklanması başlatmaya kalkarsa biz de onları en yakın bayrak direklerinde sallandırırız” demiş.. Tuna Bekleviç adında bir kaybetmiş var.. Eşekli partisinde tutunamayınca dümeni AK Parti’ye kırmıştı. O da olmayınca sapıttı gitti. Savcıya suç duyurusunda bulunmuş..‘Sedat Peker insanları bayrak direğine asacakmış’ diye.. Ben o konuşmayı bilmiyordum. Ama 15 Temmuz’un sene-i devriyesinde hem Gebze’de hem de Arnavutköy’de meydan buluşmasına konuşmacı olarak gittim. Her iki buluşmada da meydanlar ‘idam, idam’ diye inliyordu. O günlerde duyduğum en hafif yorum; 'Halka kurşun sıkan darbeci teröristler bayrak direklerinde sallanmadıkça kimsenin yüreği soğumayacak' yorumuydu. Ve en mutedil olan kimse, o söylüyordu bunu (...)"