Tunus'ta İslâmcı itidar ve muhalefet arasındaki krizin büyüdüğü bildirildi. Başbakan Ali El-Urayyid tüm taraflara işbirliği çağrıları yaparken, muhalefet, bağımsılardan oluşan alternatif bir hükümet kurulması talebinde bulundu. Tunus'ta iktidardaki İslamcı Ennahda Partisi ile muhalefet arasındaki gerilimin tırmandığı bildirildi. Muhalefet kanadının önemli isimlerine düzenlenen suikastlardan iktidar partisini sorumlu tutuan göstericilerin sayısı artarken, Ennahda da muhalefeti "Mısır'dan darbe ithal etmek'le suçladı. Tunus'taki siyasî kriz ve son gelişmelerle ilgili Deutsche Welle gazetesinde yayımlanan haber şöyle, Arap Baharı diye anılan halk ayaklanmalarının ilk durağı Tunus, bu sefer iktidardaki İslamcılara karşı giderek yoğunlaşan gösterilere sahne oluyor. Diktatör Zeynel Abidin Bin Ali'nin devrilmesinin ardından 2011 ekim ayında yeni anayasayı hazırlamak üzere seçilen kurucu meclis işlemez hale geldi. Anayasa taslağı üzerinde İslamcılar ve laikler arasında yaşanan anlaşmazlıklar, anayasa sürecini tıkarken on binlerce Tunuslu iktidardaki İslamcı Ennahda Partisi’nin istifasını talep ediyor. Alman Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi dış politika uzmanlarından Joachim Hörster, ülkede iki cephe arasında uçurumun derinleştiğine dikkat çekiyor: “Uçurumun derinleştiğine inanıyorum. Kurucu meclis seçimlerinde çoğunluğu elde edenler, yani İslamcılar, Ennahda Partisi, ezici çoğunluğuna rağmen anayasada azınlıklara da siyasî hedefleri ile ilgili söz hakkı tanımak zorunda olduğunu anlayamadı.”
Ülkede gerginlik, 25 Temmuz’da muhalif politikacı Muhammed İbrahimi’nin öldürülmesinin ardından daha da tırmandı ve muhalefet sokaklara döküldü. Daha önce şubat ayında da muhalefet lideri Şükrü Belıyd sokak ortasında öldürülmüş, iki muhalif politikacının aynı silahla öldürüldüğü ortaya çıkmıştı. Muhalefet, bu cinayetlerin arkasında Ennahda’nın olduğunu iddia ediyor. Muhalefetin bir kesimi tüm partileri kapsayan bir milli birlik hükümeti kurulmasını talep ederken, bir kesim geçici hükümetin feshedilmesini ve Başbakan Ali El-Urayyid'in istifasını istiyor. Türkiye ’deki AKP modelini örnek aldığını sıkça dile getiren, ılımlı İslamcı bir çizgi izleyen Ennahda ise geri adım atmamakta kararlı. Parti Başkanı Raşid El-Gannuşi Başbakanlık makamından vazgeçmeyeceklerini, kurucu meclisin feshedilmesinin de söz konusu olamayacağını belirterek muhalefeti demokrasiye saygılı olmamakla suçluyor.
El-Gannuşi, “Onların ve bizim protesto gösterilerimiz arasında çok açık bir fark var. Gözü olan herkes kapsamı ve hedefleri açısından aradaki bu farkı görebilir. Bizim protestolarımız geçiş sürecinde ilerlemeyi destekliyor, onlarınki sürecin toptan ortadan kaldırılmasını. Onların hedefleri demokratik değil. Demokrasilerde hükümetler değişebilir ama sokaklar yoluyla değil. Gösteriler, diktatörlükleri devirir. Bu nedenle bu gösteriler devrimle bağdaşmıyor. Bunlar devrim karşıtı… Biz devrimi Mısır’a ihraç ettik, onlarsa Mısır’dan darbe ithal ediyorlar” ifadelerini kullanıyor.
Diktatör Bin Ali’ye karşı iki buçuk yıl önce birlik olan siyasî partiler şimdi ise parçalanmış durumda. Bu bölünmenin sonucu olarak anayasa süreci de tıkandı. Anayasa metninin aslında 2012 ekim ayında hazırlanmış olması gerekiyordu. Berlin Hür Üniversitesi'nden Tunuslu siyaset bilimci Hamadi El-Auni, uzlaşmaya varılamamasından iktidarın sorumlu olduğu görüşünde. El-Auni, şu anki anayasa taslağının Ennahda tarafından başından sonuna kadar sansürlenerek kendi görüşlerine uyacak şekilde değiştirilmiş olduğunu belirtiyor. İbrahimi'ye yönelik suikastın ardından 217 üyeli mecliste 70’i aşkın milletvekili, Ennahda’yı protesto için meclisi boykot etmiş, kurucu meclisin başkanı Mustafa Bin Cafer anayasa çalışmalarını askıya almıştı. Kurucu meclisin eylül ayına kadar yeni anayasa ve yeni seçim kanununu hazırlayarak meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine giden yolu açması öngörülüyor. Ama laik ve İslamcılar arasındaki anlaşmazlığın aşılamaması durumunda bu hedefin tutturulabileceği şüpheli.