Türbanın Türkiye’de sembolik bir olay olduğunu söyleyen The Times gazetesi başyazarı Binyon, türban tartışmalarının Atatürk reformlarını sorgulamak anlamına geldiğini söyledi. The Times gazetesi başyazarı Michael Binyon, Vatan gazetesinden Jan Devletoğlu’nun sorularını yanıtladı. Türkiye'yi 10 yıl sonra nasıl görüyorsunuz? AKP önümüzdeki yıllarda da iktidarda kalabilir mi? AKP'nin geleceği önümüzdeki yıllar içinde laikler tarafından da tasvip edilen ılımlı normal bir parti durumuna gelip gelmemesine bağlıdır. Çünkü laikler ve asker AKP ' ye karşı bir kuşku içinde. Parti hakkında kapatılma davası açıldı. AKP karşısına çıkan engellere karşı mücadele verirken, aynı zamanda da Türkiye'nin AB ilişkilerini geliştirdi. Kürtlere yeni haklar tanıdı. Ama bu başarıyı devam ettirebilmesi için AKP'nin orta yolu izleyip izlememesine, İslami görüşlerinde aşırıya kaçmamasına bağlı. Peki Başbakan Erdoğan'ın bir lider olarak performansını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kurnaz bir politikacı. Kendine karşı olan güçleri anında kavrayan çok zeki bir politikacı. Yanlışlık yaparsa umudunu yitirmiyor. Aslında Davos'taki tavrı iç politika tiyatrosuydu. Milliyetçi duyguları okşadı ve anında bu hareketinin karşılığını aldı. Türkiye'nin kendisinden ne beklediğini biliyor. Çok oyunsal (dramatik) ve iç politikaya yönelik gereksiz bir davranış ama karşılığını aldı. Türkiye'deki türban konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz? AKP türbanı ön plana çıkararak, seçime yönelik bir yatırım yapıyor mu? Türban konusu AKP’nin inandığı bir konu . Türk toplumunda geniş bir kitle türban konusunu destekliyor ama aynı zamanda büyük şehirlerde laikler ve bazı entelektüeller tarafından karşı çıkılıyor. Türban, Türkiye’de sembolik bir olay. Dışarıdan bakıldığında çok şaşırtıcı geliyor. Çünkü, örneğin İngiltere'de her yerde türbanla dolaşabilirsiniz. Ama İngiltere'de İslam'ın devlet fonksiyonlarında yeri yok. Böyle bir tehlike de yok. Ancak Türkiye'de durum farklı, devlet fonksiyonlarında devletin işleyişinde din rolünün olup olmaması önemlidir. Modern Türkiye'nin dini, devlet işleyişinden ayırmasının üzerinden uzun yıllar geçti. Bu konuya bu açıdan bakarsanız durum farklı olur. Atatürk'ün gerçekleştirdiği birçok reforma meydan okuma anlamı taşır. Hatta Atatürk reformlarının sorgulanması gibi bir durum yaratır. Türkiye' deki anamuhalefet partilerini nasıl buluyorsunuz? Muhalefetteki partiler bölünmüş, zayıf halde. AKP konusunda çok değişik ve şüpheci bir tavırları var. AKP'nin ılımlı orta yol bir parti olmadığını söylüyorlar. Bazen bu düşüncelerinde haklılar. Ancak bazı muhalif partilerin demokratik bir seçimle iktidara gelen AKP'yi yasa dışı ilan etmesi mantıksız. Diğer bir sorun da muhalefetin sırtını askere dayaması. Asıl böyle bir davranış demokratik değildir. Modern demokrasiler askeri arkasına alarak hareket etmez. Laik olduğunu söyleyen muhalefetin orduyu siyasete alet etmesi doğru değildir. AKP'nin Ortadoğu ve Kafkaslar politikasına bakarsanız Türkiye'nin Neo İslamcı bir politika izlediğini söyleyebilir misiniz? Hayır. Türkiye'nin menfaatleri ve politikası Güney Arabistan'a uzanmıyor. Bu politika yıllar önce, 1922'de sona erdi. Şimdi Müslüman dost ülkeler ve Türkiye'nin komşuları var. Türkiye'nin bu ülkelere karşı kültürel, dini ve bazen de siyasi sempatisi olması doğaldır. Türkiye Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilerini zamanımıza uyarlayarak yeniden düzenlemektedir. Ergenekon duruşmalarım nasıl değerlendiriyorsunuz? Her şey duruşmaların sonucuna bağlı. Eğer Ergenekon iddiaları ispatlanırsa Türkiye açısından çok tehlikeli olur.