Türbana serbestlik getirecek Anayasa değişikliğinin iptaliyle ilgili gerekçeli karar belli oldu: Düzenleme laikle ilgili "Değiştirilmesi teklif edilemez" hükmüne aykırıdır. Anayasa Mahkemesi’nin bugünkü Resmi Gazete’de yayımlanan türban kararının gerekçesinde, düzenleme "dinin siyasete alet edilmesi", "laiklik ilkesine açıkça aykırı", "Cumhuriyetin temel nitelikleri dolaylı biçimde değiştiriyor, işlevsizleştiriyor" diye ağır şekilde eleştirildi. Türbanın kronik bir sorun haline geldiği üye olduğumuz Avrupa Konseyi ülkelerinin hiçbirinde böyle bir sorun olmadığı vurgulandı. Ancak, "demokratik barış ve uzlaşı" yöntemi yerine din istismarı yapılarak çözüme de anayasanın izin vermediği uyarısı yapıldı. Bu kararla, türban 3. kez mahkemeden döndü. Bu gerekçeye Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ve Sacid Adalı katılmadı ve karşı oy verdi.
Gerekçeli karar özetle şöyle: "Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları gözetildiğinde, Anayasa’nın 10. ve 42. maddelerinde yapılan düzenlemenin, yöntem bakımından dini siyasete alet etmesi, içerik yönünden de başkalarının haklarını ihlale ve kamu düzeninin bozulmasına yol açması nedeniyle laiklik ilkesine açıkça aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır."
Karşı üyeler: Mahkeme haddini bilmeli Gerekçeli kararın tam metni"Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen Cumhuriyetin temel niteliklerini dolaylı bir biçimde değiştiren ve işlevsizleştiren bu düzenleme Anayasa’nın 4. maddesinde ifade edilen değiştirme ve değişiklik teklif etme yasağına aykırı olduğundan, Anayasa’nın 148. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen teklif koşulunun yerine getirilmiş olduğu kabul edilemez. Din istismarı iktidarın sorunları çözeceğine yönelik inancı zedeler. Toplumsal sorunların Anayasa’nın açık hükümleri çerçevesinde ve demokratik barışı ve uzlaşıyı esas alan yöntemlerle çözümü yerine, dinin, din duygularının veya dince kutsal sayılan şeylerin istismar edilmek suretiyle kullanılmasına Anayasa izin vermemektedir. Bireysel bir tercih ve özgürlük kullanımı olsa da, kullanılan dinsel simgenin tüm öğrencilerin bulunmak zorunda olduğu dersliklerde veya laboratuar ortamlarında, farklı yaşam tercihlerine, siyasal görüşlere veya inançlara sahip insanlar üzerinde bir baskı aracına dönüşmesi olasılığı bulunmaktadır. Bu olasılığın ortaya çıkması durumunda taşınan dinsel simgenin başkalarının üzerinde yaratacağı baskı ve olası eğitim aksamaları ile kamu düzeninin bozulması karşısında, üniversite yönetimlerinin ve kamu kurumlarının müdahalesine olanak verilmemesi, herkesin eşit eğitim hakkından yararlanmasını engelleyebilecektir.
1989 ve 1991 kararları Mahkeme, bu kararın Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kararları ile uluslararası içtihatlarla aynı yönde olduğunu ifade etti. Mahkemenin 1989 ve 1991 tarihli türban kararları anımsatılan gerekçeli kararda, "Laiklik karşıtı eylemlerin odağı oldukları" gerekçesiyle kapatılan Refah Partisi (RP) ve Fazilat Partisi’nin (FP) karar gerekçelerinde yer alan türbana ilişkin saptamalara da yer verilmesi dikkat çekti. Türban düzenlemesine ilişkin "iptal" kararının, İHAM’ın kararları ile paralellik taşıdığına da vurgu yapan yüksek mahkeme kararında, İHAM’ın "Leyla Şahin" ve İsviçreli anaokulu öğretmeni "Lucia Dahlab" hakkında verdiği kararları da örnek gösterdi.