TURGUT KAZAN'DAN YARGITAY'IN KARARINA İTİRAZ ANKARA (A.A)

-TURGUT KAZAN'DAN YARGITAY'IN KARARINA İTİRAZ ANKARA (A.A) - 06.01.2011 - Avukat Turgut Kazan, belli suçlarda tutuklama süresini 10 yıl sayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi kararına karşı itiraz yoluna gidilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu. Kazan'ın başvuru dilekçesinde, ''Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin, CMK'nun 250/1-c maddesinde belirlenen suçlar için tutukluluk süresini 10 yıl kabul etmesi ve haklarındaki hüküm temyiz edilmiş olanları tutuklu sayıp 'süre dolmuştur' gerekçesiyle tahliye etmesi kararına'' karşı, CMK'nun 308. maddesi uyarınca itiraz yoluna başvurulmasının talep edildiği belirtildi. CMK'nın 102/2. maddesinin ilk cümlesinde, ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren işlerde ''tutukluluk süresi en çok iki yıldır'' denildiğine dikkat çekilen dilekçede, ikinci cümlede yer alan ''zorunlu hallerde uzatılabilir, uzatma süresi toplam üç yılı geçemez'' kuralını, ''2+3=5 yıl'' olarak anlayıp uygulamanın mümkün olmadığı savunuldu. Dilekçede, ''Çünkü tutukluluk gibi bir konuda, 'süre en çok iki yıldır' denildikten sonra üç yıl daha uzatılabileceği kastedilmiş olamaz'' denildi. Birinci fıkrada kullanılmayıp, ikinci fıkrada kullanılan ''toplam'' sözcüğünün, ana ve uzatma sürelerindeki tüm uzatmaları kapsadığı iddia edilen dilekçede, bu nedenle ağır cezalı suçlarda, uzatmalarla uygulanacak tutuklama süresinin en çok üç yıl olacağı ve üç yılı aşamayacağı öne sürüldü. CMK'nun 102. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ''toplam'' sözcüğünün, bazı anayasal kuralları hayata geçirebilmek ve ağır cezalı işlerde tutukluluk süresini üç yılla sınırlamak için konulduğunun belirtildiği dilekçede, Yargıtay 9. Ceza Dairesince yapılan değerlendirmenin yanlış olduğu, bu yanlış karar için CMK'nun 308. maddesi uyarınca itiraz yoluna gidilmesi gerektiği savunuldu. Aynı dairenin, haklarında hüküm kurulmuş ve dosyaları temyiz incelemesinde olan kişiler için tutuklama süresini sınırlayan kuralları uygulayıp tahliye kararı vermesinin yasaya aykırı olduğu öne sürülen dilekçede, ''Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 5. maddesi ile bu maddeyi yorumlayan AİHM kararlarına baktığımız zaman, tutuklama süresinin ilk derece mahkemesince verilen karar tarihine göre hesaplandığını görüyoruz'' denildi. İlk derece mahkemesince haklarında hüküm kurulanlar için tutukluluk süresini sınırlayan kuralların uygulanamayacağı savunulan dilekçede, ''Nitekim CMK'nun 108/3 maddesindeki 'en çok otuzar günlük sürelerle tutukluluğun incelemesi' kuralının, temyiz aşamasında uygulanmadığını/uygulanamayacağını hatırlatıyoruz. Dolayısıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesinin bu uygulaması da yanlış olduğu için CMK'nun 308. maddesi uyarınca itiraz yoluna başvurulmasını istiyoruz'' denildi.