28 yıl önce vefat eden 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın kızı Zeynep Özal, "Babam hep ülkesi için hizmet etti. Halkla iç içeydi, onların dertlerini dinlerdi. Gençlerin fikirlerini önemsiyordu. Ancak tüm bunlara rağmen, babama 'diktatör' diyorlardı. Diktatör olsa halkla iç içe olur muydu? Onların dertlerini, düşüncelerini dinler miydi? Babam 'diktatör' sözüne çok üzülüyordu. Şimdi de Cumhurbaşkanı Erdoğan için aynısını yapıyorlar. Babama yaptıkları gibi ona da 'diktatör' diyenler var. Gerçekten ayıp, çok yanlış buluyorum. Erdoğan diktatör olsa herkes fikrini açıkça söyleyebilir miydi ya da tenkit edebilir miydi? Bakıyorum herkes fikrini, eleştirilerini söylüyor" dedi.
Zeynep Özal, babasının Turgut Özal'ın ölüm yıl dönümünde Sabah gazetesinden Tuğba Kalçık'a açıklamalarda bulundu.
Babasının çok özel olduğunu söyleyen Özal, "Hiç unutmadığım bir sözü var; 'Öldükten sonra yaptıklarımı daha iyi anlayacaklar' diye. Gerçekten öyle oldu. Babam hep ülkesi için hizmet etti. Halkla iç içeydi, onların dertlerini dinlerdi. Yeniköy'deki evimize gelirken taksi durağı vardır. Mutlaka o durağa uğrar, onlarla çay içmeden eve gelmezdi. İnsanlara hep hoşgörülü davranırdı. Gençlerin fikirlerini önemsiyordu. Onlarla da temas içindeydi..." dedi.
Özal, şöyle devam etti:Ancak tüm bunlara rağmen, babama 'diktatör' diyorlardı. Diktatör olsa halkla iç içe olur muydu? Onların dertlerini, düşüncelerini dinler miydi? Babam 'diktatör' sözüne çok üzülüyordu. Şimdi de Cumhurbaşkanı Erdoğan için aynısını yapıyorlar. Babama yaptıkları gibi ona da 'diktatör' diyenler var. Gerçekten ayıp, çok yanlış buluyorum. Erdoğan diktatör olsa herkes fikrini açıkça söyleyebilir miydi ya da tenkit edebilir miydi? Bakıyorum herkes fikrini, eleştirilerini söylüyor.
Muhalefet yapmak iyi olan şeyi eleştirmek değil. Yanlışı eleştirirsin ama doğruyu da takdir etmek gerekir. Babamın muhalefet anlayışı buydu. Şimdi öyle değil. Muhalefet yapmak için her şey eleştiriliyor. Babam yol, baraj, köprü yaptığında yine eleştirildi. Babamın da çok üstüne geldiler. Şimdi de Erdoğan'a benzer şeyleri yapıyorlar. Yollarımız muhteşem oldu, kazalar azaldı. Şehirlerarası seyahat konforlu oldu. Osmangazi Köprüsü gibi bir köprü yapmak babamın en büyük hayallerinden biriydi. Taşımacılık çok önemli bir atılım. Ben de kullanıyorum, şahane bir köprü. İstanbul Havalimanı gurur duyulacak bir proje. Bazıları yıkılsın istiyor. Böyle bir vizyonsuzluk olabilir mi?
Ülkemiz savunma sanayinde de çok güzel bir noktaya geldi. Babam yaşasaydı gurur duyardı savunma alanındaki atılımlarımızdan. Babamın da hayaliydi çünkü savunma sanayimizi üst noktalara taşımak. Sağlıkta da çok iyiyiz. Oğlumun biri Belçika'da yaşıyor. Pandemi sürecinde neler yaşadığına şahidim. Ülkemizin hastaneleri çok iyi, sağlık çalışanlarımız da muhteşem. Ben Mersin'in bir ilçesinde oturuyorum. İlçemde bile iki tane her açıdan son teknoloji ile donatılmış devlet hastanesi var. Halka böyle hizmet götürmek çok önemli. Bunlar takdir edilmeli. Babam 'Halkım yapılan tüm hizmetleri görür ve kıymetini anlar"'derdi. Yani kim ne derse desin, halkımız da görüyor.
Özal, "Siz hem başbakanlık, hem de cumhurbaşkanlığı köşkünde yaşadınız, külliyeyi nasıl buluyorsunuz?" sorusuna şöyle yanıt verdi:
"Ben iki köşkte de yaşadığım için yakından biliyorum, böyle bir külliye ihtiyaçtı. Köşklerde Cumhurbaşkanı ofisleri ve yabancı misafirlerle görüşmeler için çok eksiklikler vardı. Türkiye için gerekliydi. Bu şahsa değil ülkemize ait... Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanlığı makamına yakışan bir külliye oldu. Bu nedenle yapılan eleştirilere hiç katılmıyorum."
"Siyasi rakipleriyle saygılı bir ilişkisi vardı. Babam biraz önce de söyledim; Rahmetli Türkeş'i çok severdi. Rahmetli Erbakan'ı da çok zeki ve çalışkan bulurdu. Rahmetli Demirel, İnönü ve Ecevit ile de iyi ilişkileri vardı. Babam Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı da tanıyordu. Onu çok beğeniyordu ve çok çalışkan buluyordu. Babam sadece Türkiye'deki değil, dünyadaki liderlerle de güzel bir ilişki yürütüyordu. Yurt dışından sık sık ziyarete gelen siyasetçiler olurdu."