'Türk'
T24 - Sevan Nişanyan, "Türk" sözcüğünün kökenleri üzerinde durduğu yazısında bu konuda öne sürülen iki tezi irdeliyor. Nişanyan'ın Taraf gazetesindeki "Kelimbaz" köşesinde yayımlanan (28 Kasım 2009) "Türk" başlıklı yazısı şöyle:Türk Eski çağda bazı Kürt aşiretleri ormanda kuru dallar üzerinde yürürken “tırak tırık turuk” gibi sesler çıkarmışlar, o yüzden Türk adını almış derler. Doğru mudur bilmem. Ne yalan söyleyeyim, böyle şeylere inanmak zormuş gibi geliyor bana, askerde beynini eğitim zayiatı vermemişsen eğer. Diğer olasılıklar iki tane. Biri törimek (“düzenlemek, yasamak”) fiilinden *törük = “bir töreye veya yasaya bağlı olan”. Diğeri tür (“kök, asl, soy”) adının kökünden *türük = “bir kökten veya soydan gelen”. Bundan öte kimsenin bir şey bildiği yok, tahminle yetinmek zorundayız. Şık bir ikilem değil mi? Sanki antropolojinin temel bir problemini örneklemek için tasarlanmış: Kavimlerin kökeni siyasi midir, etnik midir? Buyurun, iki tez, iki seçenek. Daha önce de sözünü ettim, aşiret ve kavim adlarının birçoğunun kökeni SİYASİ bir olaydır. En eski veya en ilkel toplumlara geri gidin, değişmez: Çeşitli boylara mensup insanlar önemli bir siyasi (veya dinî, sosyal) olay nedeniyle biraraya gelir, maceralara atılır, bir topluluk oluştururlar. Sonra bunu bir yeminle veya bir yasayla kutsallaştırırlar. “Törimek” fiilinin arkasında da sanki böyle bir hikâye varmış gibi duruyor. Topluluk oluşunca ne olur? İnsanlar birbiriyle evlenir, beş on kuşak sonra herkes akraba olur. Bu sefer “biz büyük bir aileyiz” fikrini temellendirmek için ortak bir ata, ortak bir soy varsaymak gerekir. Oğuz Kağan’ın 24 oğlu, Yakup’un 12 oğlu, Rojkanların 24 boyu gibi teoriler üretilir, varolan toplum çeşitliliği bunlarla tevil edilmeye çalışılır. Hele topluluğa dıştan katılanlar bu teoriyi daha büyük bir şevkle benimserler ki kimse kalkıp “sen yabancısın, bizden değilsin” diye onları üzmesin. “Türemek”ten türük sözcüğü de bu yöne işaret ediyor. Arapların, Yunanlıların, Cerssmenlerin, Slavların, Kürtlerin... aşiret ve klan adlarına bakın. Az çok anlaşılır olanların hepsi bu iki sınıftan birine girer. Daha doğrusu, gerçekten çözülebilenlerin hemen hepsi siyasi niteliktedir – Denizden Gelenler, Serbestler, Göçenler, Yağmacılar, Uzunsakallar, Çengelmızraklılar, Kızılkülahlar vb. Ama hemen hepsi efsanevi bir atadan türemiş olmayı tercih ederler, Uzunsakal Ata’nın, ya da Denizgelen Sultan’ın hikâyesini ballandıra ballandıra anlatırlar.