12 Eylül’de Diyarbakır Cezaevi’nde ağır işkenceler gören Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk, “İşkence altında Evren’in bir gün yargılanacağı aklıma gelmezdi” dedi. Türk, “12 Eylül dağa çıkışı körükleyen bir şeydi” tespiti yaptı.
12 Eylül 1980 Darbesi’nin ardından Diyarbakır Cezaevi’nde yoğun işkencelerden geçirilen isimlerden Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk, 12 Eylül yargılamasında Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın aldığı müebbet cezası için Star gazetesinden Erdinç Akkoyunlu’ya konuştu.
Kenan Evren’in bir gün yarılanabileceğini işkence görürken hiç düşünmediğini belirten Türk, “Yeğenim tahliye edildi, mahkeme çağırdı. Mahkemenin kapısına gidip, ailesini, kardeşini bırakıp dağa gitti. İşkence, hukuksuz yargılamalar dağa çıkışı körükleyen bir şeydi. 12 Eylül olmasaydı, 12 Eylül’ün Kürt politikası olmasaydı PKK bu kadar güçlenmezdi” dedi.
Diyarbakır Cezaevi’nde uzun süre fiziki ve ruhi işkence gören, tahliye olduktan sonra bile cezaevinde ezberletilen 52 marşı unutmamak için uykusunda tekrarlayan Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın yargılanmasına intikam gözüyle bakmadığını söyledi.
Darbeleri yargılamanın önemli olduğuna işaret eden Türk, “Ama 90 yaşına gelmiş insanların cezaevinde yatması değil, darbe hukukun yargılanması önemli. Darbeyi yaptıran güçler ortaya çıkmazsa, çok önemli değil. Evren, darbe yaptı fakat Diyarbakır zindanında 35 insanımız işkenceyle öldürüldü. Bu işkenceyi yapanlar, zulüm karşısında kendisini yakan insanların hukuku ne olacak? Darbe tüm boyutlarıyla ele alınmalı. Toplum ‘Evet bunlardan hesap soruldu’ dediği noktaya gelmeli” diye konuştu.
İşkence görürken Evren’in bir gün yargılanacağına ilişkin beklentisi olmadığından söz eden Ahmet Türk, “Maalesef bunların bir gün yargılanacağını düşünemiyorduk. Güç kimdeyse kanun odur, yasa odur diyorduk. Tartışılması gereken bir şey var. Darbeyi yapanlar, anayasayı yapanlar bugün yargılanıp suçlu bulunuyorsa; bugünkü anayasanın meşruluğu kalmamıştır. Aslında bunun tartışılması lazım. Bunlar yargılanıyorsa, kendilerinin iktidarı gücüyle yaptıkları anayasa suçlu bulunuyorsa, bugün anayasanın meşru olduğunu söyleyemeyiz. Meşruluğunun kalmadığının kararının verilmesi lazım anayasa hakkında” ifadelerini kullandı.
12 Eylül’ün Kürt siyasal hareketini silahlı harekete dönüştürmesindeki rolünden bahseden Ahmet Türk, “Elbette ki, bu zulmü yaşayanları gençleri çok iyi biliyorum. Tahliye edilenler bile, mahkemeye gelmekten korkuyorlardı. Cezaevinde işkence göz önüne gelince, mahkeme normal olarak yargılama için çağırdığı zaman, silahını alıp dağa çıkıyordu. Şahidiyim” dedi.
Kendi yeğeninin de cezaevinde işkence gördüğünü belirten Türk şöyle devam etti:
“Yeğenim tahliye edildi, mahkeme çağırdı. Mahkemenin kapısına gidip, ailesini, kardeşini bırakıp dağa gitti. O, mahkemeye gitmek cesaretini bile gösteremedi... Çok yerde söyledim. Hepimiz dua ediyorduk, ‘Allah bir gün önce canımızı alsın’ diye. Çıkınca birçok insanla ‘Böyle düşünüyordum’ diyordum, herkes ‘Aynı şeyi biz de istiyorduk’ diyordu. Öyle bir dönemi yaşadık. 12 Eylül dağa çıkışı körükleyen bir şeydi. 12 Eylül olmasaydı, 12 Eylül’ün Kürt politikası olmasaydı PKK bu kadar güçlenmezdi.”
12 Eylül yargılamasının yeni anayasa için de fırsat sayılması gerektiğini anlatan Ahmet Türk, “Anayasayı yapanlar yargılanıp ceza alıyorsa, bugün hiç kimse ‘Bu anayasanın arkasındayız’ diyemez. Bir an önce değiştirilmesi gerekiyor. Türkiye bir ırk devleti değil. O anlayış geçmiş. Aynı ırktan insanlar demokrasi olmadığı için artık karşı karşıya geliyor. Demokrasiye sahip çıkalım” diye konuştu.
PKK’nın kaçırdığı çocuklarını isteyen anneler için de konuşan Türk, “Ben anneleri anlıyorum, duygularını anlıyorum. Ama bu savaşı bitirmek lazım. Bugün bu çocuklar gelse bile yarın başka çocuk gidecek. Yetişkin gidecek. Orta Doğu’da Kürtleri potansiyel tehlike görmekten vazgeçmek gerekiyor. Kürtlerle Türklerin bin yıllık geçmişi var. İstenirse bu geçmiş Türklere de Kürtlere de büyük katkı sağlayacak” dedi.