Recep Tayyip Erdoğan ve Vladimir Putin, 8 Ocak'ta İstanbul'da oryantalist bir şatafatla düzenlenen törende Rus gazını Avrupa'ya taşıyacak olan TürkAkım'ın açılışını gerçekleştirdi. Türk Cumhurbaşkanı için bu, kendi sahasında bir maçtı ve abartılı methiyelerin tadını çıkarmaması için de hiçbir neden yoktu. Çünkü Erdoğan, istediğini almıştı.
Yani, Rusya'dan başlayıp Karadeniz'den geçen, oradan da Boğaz'ın batısından Türkiye'nin Avrupa ayağına uzanan yeni doğal gaz boru hattı, Türkiye için öncelikle kayda değer bir fiyat indirimi sağlayacak. Rus gazını daha önce Ukrayna, Moldova, Romanya ve Bulgaristan üzerinden alan Türkiye, artık geçiş ücreti ödemeyecek, ayrıca geçiş risklerini de yaşamayacak.
Rus Devlet Başkanı Putin ise ev sahibi Erdoğan'dan farklı olarak aslında kendisi için jeopolitik açıdan pek faydalı olmayan bu yeni boru hattıyla ilgili sıkıntısını gizlemek zorunda kaldı. Yarı devlet işletmesi olan Gazprom adına stratejik kararları veren Putin, istediği her şeye ulaşabilmiş değil. Kremlin için TürkAkım'ın tek anlamı, Almanya'ya uzanan Kuzey Akım 2 boru hattı ile birlikte, Rusya ile değil, Avrupa ile yakınlaşan Ukrayna'nın Avrupa'ya gaz sevkiyatı denkleminden çıkarılarak cezalandırılmasıydı.
Bu nedenle her iki boru hattının yapımına aynı dönemde başlandı ve her ikisinin de 10 yıllık Rus-Ukrayna gaz anlaşmasının sona erdiği 2019 yılının sonunda faaliyete geçmesi gerekiyordu. Ancak bu plan, bitme aşamasındaki Kuzey Akım 2 projesinin inşaatını aralık ayında durduran ABD yaptırımları ve başka çeşitli nedenlerle yürümedi.
Gazprom, bu yüzden de en önemli pazarı olan Avrupa'ya gaz sevkiyatına devam edebilmek için Ukrayna ile yeni bir transit geçiş anlaşması yapmak, beş yıllık sevkiyat güvencesi vermek, transit geçiş ücretlerinin zamlanmasını kabul etmek ve ayrıca neredeyse üç milyar dolar da eski borçlarını ödemek zorunda kaldı.
Tüm bunlar da Putin'in jeopolitik planlarını baltaladı ve böylece TürkAkım, anlamlı ya da anlamsız olmadığı tartışmalarıyla yeniden gündeme geldi. Peki, Gazprom ve Rusya'nın yeni koşullar altında şimdiki haliyle yarıya indirilmiş, böyle bir boru hattına gerçekten ihtiyacı var mı?
Bu hattın aslında birbirine paralel dört borudan oluşması gerekiyordu. Hedef ise beş yıl kadar önce Güney Akım olarak adlandırılan hattın Rusya'dan başlayıp Karadeniz üzerinden Bulgaristan'a uzanması ve Rus gazını buradan Avrupa pazarına ulaştırmaktı. Ancak Sofya ile alınan karar Avrupa tarafından onaylanmadı ve plan Brüksel ile Washington'ın itirazlarına takıldı. Putin de Brüksel ve Washington'la pazarlık yapmak yerine, projeyi fazla uzatmadan rafa kaldırdı ve Aralık 2014'de Erdoğan'la Ankara'daki görüşmesi sonrası dört hattın Türkiye üzerinden inşa edileceğini ve Avrupa'ya da gazın Türkiye üzerinden ulaştırılacağını açıkladı.
Kısa bir süre sonra ise Erdoğan hattın dört borudan oluşmasına karşı çıktı. Erdoğan için sadece Türkiye'nin batısından geçecek olan hat önemliydi. Ve pazarlıklar sonrası da Putin ve Erdoğan, iki hat üzerinde anlaştı. Ancak sevkiyat kapasitesinin bu şekilde yarıya indirilmesi, Rus tarafına muhtemelen 7 milyar dolara mal olan TürkAkım'ın gelecekteki karlılığı açısından ölümcül bir darbeydi.
Zira Gazprom, başlangıçta Güney Akım için düşünülen dört hatta gerekli gazı sağlamak için Sibirya'dan başlayarak Rusya'nın Karadeniz kıyılarına ulaşan binlerce kilometrelik iki boru hattı döşemiş, bu da Gazprom'a yüksek miktarda bir harcamaya mal olmuştu. Döşediği bu boru hatlarından birisi şu anda tamamen gereksiz. Ayrıca Güney Akım'ın boru hatlarını denizin derinliklerine döşemek için kiralanan özel gemilere yüksek iptal ücretleri ödemek zorunda kaldı. TürkAkım'ın maliyetini hesaplarken bu harcamaların da dikkate alınması gerekiyor.
Kısacası bu proje için büyük miktarda paralar harcanmak zorunda kalındı ve nihayetinde de Avrupa'ya doğru uzanan üç değil, tek bir hat elde edilmiş olundu. Ayrıca İstanbul'daki törende gözden kaçmış olsa da bu hat da tam kapasite çalışmıyor. Türk tarafındaki altyapı çalışmaları tamamlandı ancak ikinci bir hattan da sevkiyat gerçekleşebilmesi için Avrupa tarafında yeterli büyüklükteki bir bölüm hâlâ eksik.
Bunun sebebi ise Gazprom'un uzun süre Kremlin'in talimatıyla, Yunanistan'dan geçerek İtalya'ya ulaşacak bağlantı hattını beklemesi ve sonuçta transit ülke olarak Bulgaristan'ı saf dışı bırakmasıydı. Bunun sebebi de Slav kardeşlerinin Güney Akım konusundaki uyuşmazlığının bir nevi cezalandırılmasıydı. Moskova da nihayetinde 2018 yılının sonunda gerçeklerle yüzleşti ve Türkiye'nin kuzeybatı komşusunu en akla yakın ortak olarak kabul etti.
Böylece, Rusya'nın girişimiyle inşa edilen TürkAkım'dan Türkiye'nin yanı sıra en çok faydalanacak ülke Bulgaristan olacak. Gazın büyük bir bölümü, bu yoksul ve altyapısı cılız Avrupa Birliği ülkesinde 2020 yılının sonunda tamamlanacak ikinci bir hatla Sırbistan (projenin bir diğer kazanan ülkesi), Macaristan ve Slovakya üzerinden Avusturya'ya akacak. Zaten Kuzey Makedonya ve Yunanistan'a da Bulgaristan'daki hatlar üzerinden sevkiyat sağlanıyor.
Ve her durumda da Sofya transit geçiş ödemelerden faydalanma hakkına sahip. Devlete bağlı doğal gaz şirketi Bulgargaz, Gazprom'la transit geçiş ücretleri konusunda 2030 yılına kadar geçerli olan iyi bir anlaşma yapmıştı. Şirket, gelirlerinin onlarca milyar euro artmasından son derece memnun. Bulgaristan Enerji Bakanlığı, doğal gaz fiyatlarının bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 5 kadar düşeceğini tahmin ediyor. Öte yandan TürkAkım'a bağlı olarak Rus tüketici için doğal gaz fiyatlarında bir düşüş beklenmiyor.