T24 Dış Haberler
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Yunanistan'daki "Enosisci" cuntanın desteğiyle adada Kıbrıslı Türklerin yaşadığı köylere saldırması karşısında Kıbrıs'a çıkıp, adayı de-facto olarak ikiye bölen harekatın ilkini başlattığı başlatmasının üzerinden 48 yıl geçti.
Dimitrios Yoannidis'in cuntası 1973'te Yunanistan'da darbe yaptıktan sonra, onu destekleyen milliyetçi Rumlar 74'te Atina ile ters düşen Kıbrıs lideri III. Makarios'u devirdi. Devamında başını EOKA'nın çektiği milliyetçi gruplar Türk köylerine saldırdı. İngiltere ve ABD'nin ortak harekât konusunda isteksiz kalmasının ardından 20 Temmuz 1974'te Türk Mukavemet Teşkilatı lideri Rauf Denktaş sabah saatlerinde radyodan meşhur, "Bugün, bu anda kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri Kıbrıs'ın her yanında havadan ve denizden çıkarma yapmaktadır. Gazanız mutlu olsun" anonsunu yaptı. Ecevit-Erbakan liderliğindeki CHP-MSP (Milli Selamet Partisi) koalisyonunun yönetimde olduğu Ankara'nın emriyle bu anons eşliğinde saat sabah 06.00'da TSK havadan ve denizden adaya çıkarma yaptı.
20 Temmuz'da başlatılan harekatın ardından garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin "Kıbrıs'ta anayasa düzeninin yeniden kurulması amacıyla" Birinci Cenevre Konferansı için 25 Temmuz'da toplandı. 6 gün süren konferansın sonunda ülkelerin dışişleri bakanları Kıbrıs Cumhuriyeti'nde Türk ve Rum olmak üzere iki otonom idare olduğunu kabul etti ve doğacak sorunları ikinci bir zirvede görüşme kararı aldı. Konferansta alınan kararlara rağmen Rum ve Yunan asker ile gruplar Kıbrıs'ın Türk bölgelerinden çekilmedi ve saldırılar devam etti.
İkinci Cenevre Konferansı bu olayların gölgesinde 8 Ağustos 1974'te başladı. Türk heyeti coğrafi esasa dayalı federatif bir devlet modeli önerirken görüşmelerde Rum tarafı bunu kabul etmedi. Türk heyeti, toplantıda anlaşmaya varılmasının mümkün olmadığı kanısına varınca dönemin Dışişleri Bakanı Turan Güneş, bakanın kızı Ayşe Güneş Ayata'dan gelen "Ayşe tatile çıksın" parolasını Ankara'ya bildirdi. Başbakan Bülent Ecevit, ikinci harekatın emrini verdi. Türk birlikleri konferansın bitiminden yaklaşık 2 saat sonra, 14 Ağustos 1974 sabah 4.30'da harekete geçti. TSK, adayı bölen hattı çekerek Kıbrıs'ın yüzde 38'inde kontrolü sağladı. Bugün 'Yeşil Hat' olarak bilinen bu sınır, 48 yıldır adayı bölüyor.
Kıbrıs Türk Federe Devleti 1976'da kurulsa ve 15 Kasım 1983'te de self determinasyon (kendi kaderini belirleme) hakkı kullanarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ilan etse de KKTC'de ilk harekatın yıl dönümü olan 20 Temmuz "Barış ve Özgürlük Bayramı" olarak kutlanıyor.
20 Temmuz 1974'te Başbakan Ecevit'in yaptığı konuşma, Kıbrıs harekatının da sembol anlarından biri oldu.
Ecevit, TSK'nın adaya çıktığını "Biz aslında savaş için değil, barış için ve yalnızca Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için Ada'ya gidiyoruz." ifadeleriyle dünyaya duyurmuştu.
20 Temmuz kutlamaları için KKTC'de törenler düzenleniyor. Başkent Lefkoşa'daki törene Türkiye'den Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay katılıyor.
Kıbrıs Barış Harekatı'nın 48. yılı etkinlikleri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın Atatürk Anıtı'na çelenk sunması ile başladı.
Başkent Lefkoşa'daki Atatürk Anıtı'nda düzenlenen törene, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre, KKTC Başbakanı Ünal Üstel, TBMM Başkanvekili Celal Adan, Bakanlar, Türkiye ve KKTC'den milletvekilleri, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, KKTC'nin 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Türk Silahlı Kuvvetleri adına Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Sezai Öztürk, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Zorlu Topaloğlu'nun yanı sıra askeri erkan ve diğer yetkililer katıldı.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar törende, "Devletimizden, bağımsızlığımızdan ve egemenliğimizden hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz." dedi.
Ada’nın egemen eşit ve ortak sahibi Kıbrıs Türk halkının hakkına, hukukuna, varlığına ve egemenliğine kasteden teşebbüsü ebediyen tarihe gömen, Kıbrıs Türkü’nün barış ve özgürlük ortamına kavuştuğu Kıbrıs Barış Harekâtımızın 48. yıldönümü münasebetiyle Milletim ve şahsım adına Zat-ı Devletleri’ni ve şahsınızda tüm Kıbrıs Türk halkını en kalbi duygularımla tebrik ediyorum.
Tarihsel süreç içerisinde her daim barışa ve çözüme olan bağlılığını kanıtlayan Kıbrıs Türk halkı, maruz bırakıldığı hukuk ve insanlık dışı kısıtlamalara rağmen, birlik ve dayanışma bilinci ve hukukuna sahip çıkma kararlılığıyla her türlü sınamanın üstesinden gelebilecek kudrete ve iradeye sahip olduğunu her vesileyle göstermiştir.
Ortak tarihi tecrübemiz ışığında, şüphesiz ki, Kıbrıs’ta adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme ulaşılması ancak sahadaki gerçekleri esas alan bir çerçeveyle mümkün olacaktır. Bu anlayışla, Zat-ı Devletlerince geçtiğimiz yıl Cenevre’de sunulan, öncelikle Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi, bunu müteakip Ada’da iki devletin kendi aralarında işbirliği modellerini müzakere etmesine yönelik çözüm vizyonuna tam destek verdiğimizi bir kez daha ifade etmek isterim.
Türkiye, Ada’daki iki taraf arasında, her iki halkın yararına olacak şekilde işbirliği yapılmasına yönelik Zat-ı Devletlerince yapılan önerileri de aynı anlayışla desteklemektedir.
Şüphesiz ki, bu önerilerin hayata geçirilmesi; ayrıca, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü temelinde bir çözüme ulaşılması sadece Kıbrıs’a değil, Doğu Akdeniz bölgesinin barış, refah ve istikrarına da önemli katkılar sağlayacaktır.
Bununla beraber, hiç kimse, Anavatan Türkiye’nin, Kıbrıs Türk halkının ilanihaye çözümsüzlüğün mağduru olarak kalmasına seyirci kalmasını beklememelidir. Bu adaletsizliği ortadan kaldırmak, Kıbrıs Türk halkının lâyık olduğu müreffeh yarınlara ulaşmasını sağlamak maksadıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile sarsılmaz dayanışma anlayışımız içerisinde haklı mücadelemizi sürdüreceğiz. Türkiye’nin yükselen bölgesel ve küresel rolü, şüphesiz ki, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin istikbali için en büyük güvence olmaya devam edecektir.
Bu vesileyle, Büyük Türk Milleti ve şahsım adına Kıbrıs Türk halkının Barış ve Özgürlük Bayramını gönülden kutluyor, bu kutlu mücadelede canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle, kahraman gazilerimizi şükran ve saygıyla yâd ediyor, Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin refah, esenlik ve mutluluğunun ilelebet devamı için en iyi dileklerimi iletiyorum.