Muğla’nın Marmaris İlçesi’nden yelkenli teknesiyle çıktığı ve ’Dostlarla Devri Alem’ adını verdiği dünya turunu 1.5 yılda tamamlayarak dönen denizci Cumhur Gökova ve eşi Maisa Gökova, Hint Okyanusu’nda Somalili korsanlarla iki kez karşılaştıklarını anlattı. Hayatta kalmalarını korsanların Türk bayrağı ve Türk askerine olan saygısından kaynaklandığını belirten Cumhur Gökova, "Sakın kimse o bölgeye gitmesin. 10 gün boyunca hiç uyumadan yol aldık" dedi.
Mustafa Sarıipek'in Hürriyet gazetesinde yer alan haberi şöyle: Yelkenci ve yelken okulu sahibi 62 yaşındaki Cumhur Gökova ile eşi 32 yaşındaki Maisa Gökova, 10 Ekim 2010 tarihinde 11.45 metrelik ve soyadlarını taşıyan tekneleriyle ’Dostlarla Devri Alem’ adını verdikleri dünya turuna çıktı. 1.5 yıl sonra 10 Nisan 2012 Salı günü maceranın başladığı yere yani Marmaris’e geri dönen çift, başlarından geçen ilginç olayları anlattı.
Gökova çifti Somalili korsanlarla iki kez karşılaştıklarını ve ikisinde de Türk bayrağı sayesinde kurtulduklarını söyledi. Yola çıkmadan önce ön çalışmalar sırasında korsanların aktif olduğu bölgeleri çok iyi bildiklerini belirten Cumhur Gökova, şunları anlattı:
"Bu bölgede yol alacağımız ilk 8 gün çok tehlikeliydi. Son iki günlük bölüm ise tehlikesi biraz daha az olan sulardı. Burada bir Fransız çiftin vurulduğunu, bir diğer çiftin de teknelerinin delik deşik edildiğini canlarını zor kurtardıklarını biliyorduk. 2011 yılında o bölgeyi hiçbir yelkenli geçmemişti. Maisa’nın tehlikeye girmemesi için ’ya uçakla geç Mısır’da bekle, ya da Türkiye veya Kafkasya’ya dön’ dedim. Bir gün süre istedi. Tam o sırada büyük bir şans eseri Aden Körfezi’nde korsanlarla mücadele etmek için bölgeye gönderilen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin TCG Giresun fırkateyni limana girdi. Emir komutanın bu sene Türk gemisinde olduğunu biliyorduk. Kendilerine ziyaret ettik. Çok güzel karşıladılar ve sohbetler ettik. Her komutan kendi uzmanlık alanında brifing vererek korsanlara karşı nasıl davranmamız gerektiğini anlattı. Korsanların, esir aldıklarını öldürmek gibi bir düşüncelerinin olmadığını, sadece para almak amacında olduklarını, karşılaştığımızda onlara karşı misafirperver davranmamızı söylediler. Komutanlardan birisi ’Korkma yenge sen uydu telefonunu kaldırdığın anda ben helikopterle nerede olursanız olun 20 dakikada gelir sizi kurtarırım’ deyince Maisa rahatladı ve ’Tamam ben de geliyorum’ deyince yola devam ettik."
Korsanların bölgeye gelen teknelerden haberleri olduğu için acenteleri tekneye davet edip sohbet ettiğini kaydeden Gökova, "Teknemizi kendimiz yaparak 35 bin dolara mal ettiğimiz, paralı insan olmayıp emekli öğretmen olduğumuz, parasız seyahate çıktığımız türünden bilgiler ile rotamızı yanlış verdik. Yola çıktık. Her iki saatte bir Giresun gemisinden komutanlar arayıp bize genel durum hakkında bilgi verdi. Bu korsanlar zaten bir balıkçı teknesi görünümündeymiş. Yoksa gözleri bantlı kolları çengelli değil. Silahlarını gizleyip saldırı anında çıkarıyorlarmış. Sadece kaçmak için teknelerinin motorları çok güçlüymüş. Zaten savaş gemilerini gördükleri anda da silahları denize atıp balıkçı gibi davranıyorlarmış. Bütün bunları aklımıza kazıdık" diye konuştu.
Türk komutanların korsanlara farklı davrandığını anlatan Gökova, "Korsanlar yakalanacaklarını anladıkları zaman silahlarını denize attıkları için, Türk komutanlar ellerinde silah bulunmayan kişileri olay anında da yakalamadıklarından onlara bir brifing verip, yaptıklarının yanlış olduğunu, eğer korsanlarsa bundan vazgeçmelerini yoksa öldürülebileceklerini, bizim ülke kanunlarımıza göre suçüstü yakalanmadıkları için serbest bırakacaklarını söyleyip gönderiyorlarmış. Bu davranış da Türk askerine karşı korsanlarda büyük saygı uyandırmış. Türkler ve Türk bayrağına bir düşmanlık beslemediklerini anlattılar. Biz bunu yaşadık" dedi.
Tehlikesi yüksek alanda seyrederken iki kez korsanlarla karşılaştıklarını belirten Gökova, "Komutanların sözlerinden sonra teknemize daha büyük olan ikinci Türk bayrağını astık. Bir gece yol alırken süratli bir tekne yanımıza yaklaştı çevremizde 360 derece tur attı. Biz onlara el sallarken onlar bayrağımıza baktı ve bize yanaşıp sigara var mı diye sordular. Olmadığını söyleyince çekip gittiler. Bir gece de fark edilmeyelim diye sessiz ve ışık yakmadan rüzgar gücüyle giderken, 8-10 dakika takip edildik. Ama Türk bayrağını görünce yol değiştirdiler. Zaten subaylarımız bize brifing verirken onlara saygılı davranmamızı, teknemize buyur etmemizi, misafirperver olmamızı öğütlemişlerdi. Bu öğütler işimize yaradı" dedi.
Maisa Gökova da Türk komutanların kendisini cesaretlendirilmesi ile yola devam ettiğini kaydederek, "8 gün boyunca çok tehlikeli bölgeden geçerken tek bir lamba yakmadık. Motor çalıştırmadık. Yelken ile yol alırken uzaktan gelen bir motor gördüm. Tamam dedim geliyorlar. Önce uzaktan çevremizde bir tur attılar. Bizi inceleyip Türk bayrağının farkına varınca da balıkçılar gibi davranıp sigara isteyip el sallayıp gittiler. İkincisinde ise hiç yanımıza yanaşmadan uzaktan takip ettiler. 10 gün boyunca hiç uyumadık desem yalan olmaz. Uyumak bir yana tedirgin ve hep tetikte olmaktan dolayı yemek bile yiyemedik. Bir daha kesinlikle o bölgeye gitmek istemem. Biz Türk askerlerinin sayesinde oradan geçen belki de ilk yelkenli olduk" diye konuştu.