ABD Başkanı Donald Trump'ın ABD'nin Türkiye'den ithal ettiği çelik ve alüminyum üzerindeki gümrük tarifesi oranlarının iki katına çıkarılmasına yönelik kararı, 13 Ağustos pazartesi günü itibariyle uygulamaya koyulacak.
Böylelikle, Rahip Brunson krizi sonrasında Türkiye'nin İçişleri ve Adalet Bakanlarına yönelik diplomatik yaptırım kararı alan ABD, 1974'teki Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında ilk kez NATO üyesi olan Türkiye'ye karşı bir ekonomik yaptırımı hayata geçirmiş olacak.
DW Türkçe'ye konuşan Çelik Federasyonu Başkanı Namık Ekinci, ABD'nin yatırım kararının Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarına aykırı olduğunu vurgulayarak, "Bu karara karşı Trump hükümetine ABD'de dava açmaya hazırlanıyoruz" diyor.
ABD Başkanı Trump, cuma sabahı kendi Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, ABD'nin Türkiye'den ithal ettiği çelik ve alüminyum üzerindeki gümrük tarifesi oranlarını iki katına çıkartarak bu ürünlere sırasıyla yüzde 50 ve yüzde 20 gümrük vergisi uygulamak için talimat verdiğini bildirmişti.
Trump'ın paylaşımı sonrasında Türk Lirası'nın Dolar karşısındaki erimesi hızlanarak rekor seviyelere çıkarken, Türkiye'nin kredi riskinin temel göstergesi olan risk primi (CDS) de 437 puana kadar yükseldi.
Brunson krizinin önümüzdeki günlerde çözülememesi halinde, ABD'nin yeni ekonomik yaptırımlar için de harekete geçebileceği belirtiliyor. Bu noktada Halk Bankası davasından çıkabilecek ağır bir para cezası ve ABD'de iş yapan Türk şirketlerine yönelik kısıtlamaların gündemde olduğu kaydediliyor.
Peki ABD'nin Türkiye'den yaptığı çelik ve alüminyum ithalatına getirdiği ek vergiler, Türkiye ekonomisini nasıl etkileyecek?
Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) verilerine göre, 2017 sonu itibariyle Türkiye'nin 11,5 milyar dolarlık toplam çelik ihracatının yaklaşık yüzde 10'u ABD'ye gerçekleştiriliyor. ABD'nin toplam çelik ithalatında Türkiye'nin payı ise yüzde 3,7.
Ek gümrük vergisine konu olan demir çelik ve alüminyum ürünlerinde Türkiye'nin ABD'ye ihracatı, 2017 yılında 1,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu miktar, aynı yıl 157 milyar dolar olan toplam ihracatın binde 7'sine denk geliyor.
ABD'ye bu alandaki ihracat çok düşük gibi görünse de, yaptırım kararı Türk çelik üreticilerinin küresel ölçekteki müşterileri ile uzun vadeli ilişkilerine zarar verme tehlikesi taşıyor. 200'e yakın ülkeye ihracat yapan Türk çelik sektörü, üretim bazında bakıldığında dünyada 8. sırada yer alırken, ihracatta ise ilk 10 ülke içerisinde bulunuyor.
ABD yönetiminin Mart ayında Arjantin, Brezilya ve Güney Kore hariç tüm ülkeler için uygulamaya koyduğu yüzde 25'lik ek vergi uygulamasına rağmen, toplam ihracatını artırmayı başaran Türk çelik sektörü, 2018 yılı Ocak-Temmuz döneminde geçen senenin aynı dönemine göre miktar bazında yüzde 2,4 artış, değer bazında ise yüzde 26,7 artış ile 8,4 milyar dolarlık ihracata imza attı. Ancak bu dönemde ABD'ye olan ihracat 250 milyon dolar geriledi.
DW Türkçe'ye konuşan Çelik Federasyonu Başkanı Namık Ekinci, ABD'nin 13 Ağustos'ta yürürlüğe koyacağı yeni yaptırımlar sonrasında ABD'ye gerçekleştirilen yaklaşık 1,1 milyar dolarlık çelik ihracatının tamamen sıfırlanacağını söylüyor. ABD pazarına yıllık toplam 2 milyon ton civarında ihracat gerçekleştirdiklerini kaydeden Ekinci, "Zaten yüzde 25 ek vergi üzerine yüzde 50 daha vergi getirilmesi ABD'ye ihracatımızı tamamen bitirecek bir gelişme. Bu kararın hiçbir hukuki geçerliliği yok' diyor.
Çelik sektörünün son dönemde ABD'nin siyasetine malzeme olduğunu belirten Ekinci, "Trump yönetimi seçimlerde kendilerine destek veren yerli çelik sektörüne hoş gözükmek için, dış politikada çelik ithalatını bir silah gibi kullanıyor. Bundan da en fazla Türkiye etkileniyor" diye konuşuyor.
Trump'ın yaptırım kararının ABD piyasasından çok Türkiye'ye zarar vereceğini dile getiren Ekinci, şöyle konuşuyor:
"Bu nedenle biz sektör olarak ABD'deki avukatlarımız kanalıyla, Trump'ın bu kararına karşı orada bir dava açmaya hazırlanıyoruz. Sadece Türkiye'ye yönelik bir ekonomik yaptırım kararı ABD yasalarına da Dünya Ticaret Örgütü kurallarına da uygun değil. Ama bu dava süreci bile bizim 2-3 yıl ABD'ye ihracatı unutmamız anlamına geliyor. O yüzden dileğimiz bu sorunun siyasi yollarla çözümlenmesi."
Türkiye'de hükümet kanadından yapılan ilk açıklamalar ise, ekonomik yaptırımlara ilişkin kısa sürede olumlu bir sonuç alınamayacağını gösterir nitelikte.
ABD'nin yaptırım kararına sert tepki gösteren Ticaret Bakanlığı, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, ABD'nin yaptırım kararının Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarına aykırı olduğunu vurguladı. Açıklamada, "ABD yönetimi tarafından alınan kararlarda asıl kaybeden iki ülkenin üreticileri, özel sektörleri ve ihracatçılarıdır" denildi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy da, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, "ABD Başkanı Donald Trump'ın, çelik ve alüminyum ihracatımıza ek vergi uygulama kararını devlet ciddiyetiyle bağdaştırmak mümkün değildir" değerlendirmesinde bulundu.
DW Türkçe'ye konuşan Türkiye'nin en büyük çelik üreticilerinden biri olan Tosyalı Holding'in sahibi ve Türkiye Çelik Üreticileri Birliği Başkanı Fuat Tosyalı, "Ekonomimiz ve üretimimiz yalnızca ABD odaklı değil. Madem ABD bizimle ticaret yapmak istemiyor, biz de başka pazarlara yöneliriz. ABD bizim tek pazarımız değil" değerlendirmesinde bulunuyor.
ABD'ye yapılan ihracatın 'telafi edilemez' bir büyüklükte olmadığını kaydeden Tosyalı, "ABD tarafından alınacak her kararın bir gerekçeye dayandırılması lazım. Bu ekonomik kararın gerekçesi nedir? Bu uygulamanın ABD'deki tüketiciler açısından da izah edilebilecek bir tarafı yok" diyor.
Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Aslan da zaten ABD yönetiminin Mart ayında başlattığı ek vergi uygulaması ile birlikte ABD'ye ihracatın miktar bazında yüzde 44, değer bazında ise yüzde 31 gerilediğine dikkat çekiyor. Yeni dönemde Türkiye'nin ABD pazarındaki kayıpları telafi etmek için farklı coğrafyalara yöneleceğini dile getiren Aslan, "Yeni dönemde ABD yerine Güneydoğu Asya, Batı Afrika, Orta ve Güney Amerika bölgelerine yoğunlaşacağız" diye konuşuyor.
Aram Ekin Duran / İstanbul
© Deutsche Welle Türkçe