Türk Ceza Hukuku Derneği (TCHD) Yönetim Kurulu, 1128 akademisyenin Güneydoğu’da yaşananlar için devleti işaret ederek “Bu suça ortak olmayacağız” dediği bildiriyi ve bildiri hakkında yapılan suçlamaları değerlendirdi.
Kurul, 6 sayfalık açıklamasında “Barış için Akademisyenler Girişimi” çatısı altında imzalanan bildirinin “kanuna aykırı eylemlere teşvik etmediğini” ve “ifade özgürlüğü kapsamında korunması gerektiğini” savundu. Bildiriye yöneltilen ‘terör propagandası’ suçlamasına ilişkin hukuki bir dayanak olmadığı belirtilen raporda, “Türk milleti ve devletini aşağılama” suçunu düzenleyen TCK 301. maddenin uygulanmasının da özgürlüğü kısıtlayıcı olacağı aktarıldı. 301. madde konusunda yargı makamlarına seslenilen raporda, “Maddenin, kapsam ve amacını aşar şekilde, hatalı bir yorumla yeniden özgürlüklerin sınırlanmasının bir aracı olarak uygulanmasına fırsat tanımamak yargılama makamlarının asli görevlerindendir” denildi.
Metnin son paragrafında da şu ifadelere yer verildi:
“Benzer şekilde başlayan ve Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin öldürülmesiyle sonuçlanan süreç daha hafızalarda taze iken, imzacı akademisyenlere yönelik nefret söylemi ve somut ölüm tehditleri, bizleri açıklama yapan akademisyenlerin yaşam güvenliği ve vücut bütünlüğü bakımından derin endişeye sevk etmektedir. Bütün bu nefret ve tehdit içeren söylemler ve hukuka aykırı uygulamalar derhal sonlandırılmalıdır.”
Başkanının Hasan Fehmi Demir olduğunu ve Yönetim Kurulu’nun Mehmet İpek (Genel Sekreter), Salih Oktar (Başkan Yardımcısı), Yrd. Doç. Dr. Gülşah Kurt (Başkan Yardımcısı), Yrd. Doç. Dr. Barış Erman (Genel Sekreter Yardımcısı), Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar (Genel Sekreter Yardımcısı), Prof. Dr. Duygun Yarsuvat (Üye), Prof. Dr. A. Köksal Bayraktar (Üye), Yrd. Doç. Dr. Güçlü Akyürek (Üye) ve Yrd. Doç. Dr. Sinan Altunç’tan (Üye) oluştuğu TCHD’nin ilgili açıklamasının tam metni için tıklayın.
"Barış için Akademisyenler Girişimi"nin bildirisi 1128 akademisyenin imzasıyla 11 Ocak'ta kamuoyuna duyuruldu. Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bazı yetkililer imzacıları "ihanet"le suçlarken metne imza atan bazı akademisyenler "terör propagandası" suçlamasıyla gözaltına alındı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın TCK. 301'den soruşturma başlattığı bildiri hakkında, suç örgütü liderliğinden yargılanan Sedat Peker imzacıları hedef alarak "Akan kanlarınızda duş alacağız" dedi. Peker hakkında soruşturma başlatılırken, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) "Teröre destek veren bu bildiri, akademik özgürlük ile bağdaştırılamaz. Bu bildiri ile ilgili olarak hukuk çerçevesinde gereği yapılacaktır" dedi.
Barış için Akademisyenler Girişimi adıyla duyrulan bildirinin tam metni şöyleydi:
"Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız!
"Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur'da, Silvan'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir.
"Bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye'nin kendi hukukunun ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir.
"Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz.
"Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz. Müzakere görüşmelerinde toplumun geniş kesimlerinden bağımsız gözlemcilerin bulunmasını talep ediyor ve bu gözlemciler arasında gönüllü olarak yer almak istediğimizi beyan ediyoruz. Siyasi iktidarın muhalefeti bastırmaya yönelik tüm yaptırımlarına karşı çıkıyoruz.
"Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz."