"Türk Hazine’si ‘şer güçlerden’ borç alıyor"

"Türk Hazine’si ‘şer güçlerden’ borç alıyor"

Karar yazarı İbrahim Kahveci, Türkiye'deki özel sektörün dış borcunu ödemeye başladığını ancak Hazine'nin dışarıdan borçlanmaya devam ettiğini söyledi. Kahveci, "Hazine şer güçlerden borç para almayı artırıyor" diyerek, "Hatta bu yıl henüz ödemesi gelmemiş olmasına rağmen sermaye piyasalarından yapacağı borçlanmanın yüzde 80’nini şimdiden almış bile" ifadesini kullandı.

"16 yıldır ülkemize gelen 650 milyar dolar yabancı sermayenin ülke ülke dağılımına baktığımızda, bunların yüzde 80’ni aşan kısmının AB ve ABD olduklarını görüyoruz. Bir taraftan her türlü sermaye desteği gerçekleşecek, ama diğer yandan ‘şer güç’ teorisini söyleyeceğiz" diyen Kahveci'nin bugünkü (21 Mart 2019) yazısı şöyle:

Ekonomiye geçen yıl ‘şer güçler’ saldırmış ve bizde aldığımız tedbirlerle şer güçleri püskürtmüştük.

Dolar 7,20 liraya çıkmış ama şimdi 5 liradaymış...Oysa doları 8,0-10,0 lira bekleyenler varmış o zamanlar.

***

Şimdi size Hazinenin şer güç operasyonlarını aktaralım:

2018 yılında yurtdışından 7 milyar 714 milyon dolar borçlandık. Hazine nakit gerçekleşmeleri verisine göre 2018 yılı dış borçlanma (Milyon TL):

Dış borç kullanımı: 36.834 TL

Dış borç ödeme: 31.965 TL

Geçen yıl yaklaşık olarak 1 milyar dolar fazladan net dış borçlandığımızı söyleyebiliriz.

Gelelim 2019 yılına..

Hazinenin sitesinde yer alan “Türkiye Dış Borç Ödeme Projeksiyonları” verisine göre durum şu: (Ocak-Ekim 2019)

Toplam ödenecek dış borç: 80 milyar 122 milyon dolar

Kamunun ödeyeceği dış borç: 17 milyar 277 milyon dolar

Kalan 62 milyar 845 milyon doları da özel sektör ödeyecek.

Aslında çevirecek diyelim. Çünkü borçların hepsinin ödenmesi beklenemez. En azından bir kısım borçlar yeniden borçlanarak ödenmektedir.

Nitekim Hazine dün yaptığı 1 milyar dolarlık dış borçlanma ile 2019 yılı ilk 3 ayında şimdiden 6,4 milyar dolarlık dış borçlanmayı (sermaye piyasalarından tahvil satımı) tamamladığını açıklıyor. Yıllık dış borçlanma hedefinin 8 milyar dolar olduğunu ve bu borçlanmanın yüzde 80’ini şimdiden bitirdiğini açıklamış oluyor.

Hazine ocak-şubat 2019 nakit gerçekleşmelerine bakıyoruz:

İlk iki ayda 29 milyar 352 milyon lira karşılığı dış borç alınmış. Buna karşılık sadece ve sadece 1 milyar 052 milyon liralık dış borç ödenmiş. Yani Hazine bu yılın ilk iki ayında 29 milyar 300 milyon lira karşılığı net dış borç almış oluyor.

İhalelere baktığımızda da bunu görebiliyoruz: 16 Ocak günü 2 milyar dolar, 31 ocak günü ise 1,25 milyar euro dış borçlanmaya bir de 21 şubat günü 2 milyar dolarlık daha dış borçlanma eklenmiş. Hazine nakit dengesine girmemiş olan 1 milyar dolarlık son borçlanmada var tabii...

İşin özeti şu: Özel sektör 2018 1. çeyrekte 325 milyar doları aşan dış borcunu ödemeye başlamış. 2018-3.Ç sonuçlarına göre özel sektörün dış borcu 305,9 milyar dolara geriliyor.

Ama kamu, yani Hazine şer güçlerden borç para almayı artırıyor. Hatta bu yıl henüz ödemesi gelmemiş olmasına rağmen sermaye piyasalarından yapacağı borçlanmanın yüzde 80’nini şimdiden almış bile.

Hazine sadece dış borçlanmada aşırıya gitmemiş. Aynı zamanda iç borçlanmada da fazladan borçlanıyor. Yine yılın ilk 2 aylık nakit gerçekleşmelerine göre Hazine 40,1 milyar lira iç borçlanmaya gidiyor. Oysa aynı dönemde iç borç ödemesi sadece 11,1 milyar lira. Net iç borçlanma böylece 28,9 milyar liraya ulaşıyor.

***

Buraya yazdıklarım elbette ekonomik nedenlere dayalı bir düzenin sürdürülmesidir. Hazine gelecek projeksiyonlarına göre belki de dövizi frenlemek için vs nedenlerle erken dış borçlanmaya gitmiş olabilir. Veya başka nedenlerle...

Lakin burada uyuşmayan bir anlayış var. Siyaset meydanlarında “Şer güçler” olarak tanımladığımız bir olgu var. Hem ekonominin şartları çerçevesinde para ilişkilerimiz sürecek, hem de meydanlarda ‘şer güç” ya da “dış güçler saldırdı” gibi argümanlarla şeffaf bilgi akışını sağlamayacağız.

Asıl mesele de zaten burası.

16 yıldır ülkemize gelen 650 milyar dolar yabancı sermayenin ülke ülke dağılımına baktığımızda, bunların yüzde 80’ni aşan kısmının AB ve AB olduklarını görüyoruz. Bir taraftan her türlü sermaye desteği gerçekleşecek, ama diğer yandan ‘şer güç’ teorisini söyleyeceğiz.

İşte burası nasıl izah edilecek bilemiyorum. Ya da bu teoriyi hiçbir delil sunmadan nasıl söyleyeceğiz... anlamıyorum.